Eklendigi tarih 29 Temmuz 2009. Etiketler: Sivasspor, yasin çakmak
Maçın TRT’de olması sevindiriciydi. Çünkü maçı izlemek için D-Smart’ı olan bir yer bulmak zorunda kalmamıştık. Tek ve en büyük dezavantajı maçın yorumcusunun Ömer Üründül olmasıydı. Ve yine maça şu yorumuyla damgasını vurdu.
“Ben Yasin Çakmak’ı daha önce hiç bu kadar kötü oynarken izlememiştim…”
Bir insan hiç mi Türkiye Ligi maçı izlemez. (Bknz. Hacettepe-Fenerbahçe 2009)
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 17 Temmuz 2009. Etiketler: Arda Turan, Baros, Galatasaray, NTV, Rijkaard, tobol
Dün ilk defa izledim yeni Galatasaray’ı. Staj, GSTV,D-Smart, Digiturk derken hiç bir hazırlık maçını izleyemedim. Önce maçın NTV’de yayınlanıyor olmasına, sonra da kadrodaki forvet hattına biraz şaşkınlık gösterdikten sonra bize böyle bir teknik adam gerekliydi diye düşünerek maçı izlemeye koyuldum. Neden böyle bir teknik adam gerekliydi? Çünkü ilk resmi maçta Alpaslan, Yaser, Erhan, Aydın gibi genç oyunculara formayı vermişti Arda ve Baros’u kenarda oturtup. Aynı hareketi Skibbe ya da Gerets ya da Kalli yapsaydı, ki nokta atışı bir örnek veremesem de yapmıştır, hemen bugün bileti kesilirdi. Demem şu ki aslında bu saydığım teknik direktörlerin birbirlerinden tek farkı kariyerlerinin getirdiği güven duygusu, yoksa hepsi genç oyunculara şans verecek kadar aynı cesarette insanlar.
Okiyim ya iyiymiş…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 17 Temmuz 2009. Etiketler: Adebayor, Arsene Wenger, Kaka, Manchester City, Milan, Pato, Shevchenko, Walcott
15.07.2009
Bir broşür transferi daha mutlu sonla tamamlandı. Adebayor, Manchester City’nin sağlık kontrolünden sorunsuz geçmiş. İş buraya kadar geldiyse anlaşma olmuş-bitmiş demektir diyebiliriz. Ancak imza atarken Adebayor’u durdurabilecek tek şey birinin çıkıp “Durun o imzayı atarken tüm dünyada biyolojik silahlar harekete geçecek” gibi bir isyanda bulunması halinde anlaşma düşebilir. Dünya bu her şey olur! mu demek isterken bir anda acaba çok mu dizi izliyorum düşünceleri beni benden alırken aklıma aceto’nun Arsenal ilk üçe bile giremez tezi takılıyor. Okiyim ya iyiymiş…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 17 Temmuz 2009. Etiketler: Barcelona, Cristiano Ronaldo, inter, Laporta, Moratti, Zlatan Ibrahimovic
Haberi duydum ve şaşırdım. Beklemiyordum. Bekleniyordu belki de. Ben neden beklemedim bilmiyorum. Yok biliyorum galiba. Zlatan gibi itici bulduğum bir futbolcuyu, belki de dünyanın en sempatik takımı Barcelona’ya yakıştıramıyordum. Bir de Eto’o gitmek istemiyordu Barca’dan takasla. Ben takasla transfer olmam da nası mantıksız bir düşüncedir. Takas edilmek istediğin kulüp Inter’se neyin egosundasın? Bonservis olarak giren çıkan kulübe. Takas olunca yıllık ücretinden bir şey kaybetmiyorsun ki… Neyse. Neden bu kadar takas muhabbeti geçtiğine geleyim.
Dün gece La gazetta della sport Inter Başkanı Moratti, Barcelona Başkanı Laporta ve Barcelona Sportif Direktörü Txiki Begiristain Milano da buluşup yemek yemiş. Yanlış anlamadıysam hem iade-i ziyaret hem de transfer konuşmak için bir araya gelmişler. Transferdeki isimler ise Zlatan Ibrahimovic ve Samuel Eto’o tabi ki. İki kulüp de birbirinin oyuncusunu isityor. Eh krizdeyken takas yapmak kalıyor ama bu nasıl bir takas ki ben çözemedim. Bu sabah hem AS hem de MARCA gazetelerinde okuduğuma göre Zlatan’ın ederi 35-40 milyon Euro civarında bir para ve Eto’o ve bir yıllık kiralik Hleb’miş. Bunun hesaplamasını nasıl yapıyorlar algılaması kolay değil. Okiyim ya iyiymiş…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 14 Temmuz 2009. Etiketler: Adnan Polat, Alex Ferguson, Antonio Valencia, Cristiano Ronaldo, FIFA, Manchester United, Michael owen, Wayne Rooney
Bugün açıklandı Manchester United’da gelecek sezon kimin hangi formayı giyeceği. En çok merak edilen konu da elbetteki 7 numaranın sahibinin kim olacağıydı. Herkes Cristiano Ronaldo’nun forması diye bahseder olmuş o ‘sihirli’ numaradan. Eski numaralandırma sistmine göre klasik bir sağ açık numarasını, sanki Portekizli oyuncu efsane haline getirmiş gibi konuşuyorlar. Görüldüğü gibi o 7 numaranın hastası değil, 9 numaraya sattı hemen ‘efsane’ numarayı. Gerçi o da biraz Raul etkisi ancak farketmez 77 giyebilirdi =). Zaten Manchester United’a ilk geldiğinde de 7 numara aklında yoktu. Zira Manchester’a ilk geldiğinde 28 numarayı istemiş amaFerguson ona 28 numarayı değil de, ”Manchester’da 7 numarayı efsaneler giyer” diyip 7 numarayı vermişti. (Bknz. Kanatları olmadan uçabilen tek canlı) Sir, bu sefer aynı davranışı Okiyim ya iyiymiş…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 10 Temmuz 2009. Etiketler: Agüero, Alex Ferguson, Atletico Madrid, Diego Forlan, Dimitar Berbatov, Manchester United
Cristiano Ronaldo’nun Real Madrid’e gidişine 94 milyon Euro karşılığında izin veren Alex Ferguson’un yıldız oyunucun yerine illa ki bir planı vardır. Bundan hepimiz eminiz. Belki Macheda parlayacak bu yıl, belki Nani sonunda beklenen patlamayı yapacak, belki Michael Owen muhteşem işleyen makinenin dişlilerine uyum sağlayıp ikinci baharını yaşayacak ve transferlere ‘broşür’ yaklaşımını taşıyacak, belki de Tevez, Rooney’le takımın önder şeytanlarından olarak Ronaldo’yu aratmayacak.
Ama okudum ki Ferguson’un bir diğer planı da Atletico Madrid’in japonca rumuzlu forveti Agüero’yu kadrosuna katmakmış. Sıklıkla takip ettiğim, spoiler blogunun AS gazetesinden arkadaşları bu haberi uçurmuşlar kendisine… Hepimiz biliyoruz ki ispanyada futbolcu kontratlarında futbolcunun serbest kalması için ödenmesi gereken bir maximum tutar yazılır -ki yazılması zorunludur-. Futbolcu içi bu fiyat ödenirse ve futbolcu gitmek isterse bağlasan durmaz. Agüero’nunkinde de 60 milyon Euro yazıyormuş. (Her cent’i helal olsun.) Manchester United bu transferi çok da rahat yapabilecek bütçeye sahip Florentino sağolsun. Fakat AS gazetesine göre Ferguson trink olarak bu parayı çıkarmak niyetinde olmayacak ki Agüero’yu kadrosuna katmak için 40 milyon Euro+Nani teklifinde bulunmayı planlıyormuş. İki kanat-forvet oyuncusunun takası herkesi tatmin edebilir. Ama ispanyolların tercihi Berbatov+20 milyon Euro imiş. Bu demektir ki Berbatov 40 milyon Euro değerinde bir futbolcuymuş. Eder mi ki? Bence etmez de , neye göre, kime göre…
Kun: Ne diyorsun Forlan? Manchester’a gitsem mi, n’apsam bilemedim…
Forlan: Bıdık! gidersen senin kariyerin için sevinirim elbette. Fakat bu uyumu bozmak istemiyorum. Sensiz nasıl gol atarım kanka ben…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 10 Temmuz 2009. Etiketler: Arda Turan, Emre Aşık, Galatasaray, Haldun Üstünel, Metin Oktay
Şu an hafızamı zorlamaktayım. En son birinci ligdeki hangi takım 22 yaşındaki bir oyuncusuna kaptanlık vermişti? Ben bir Gökdeniz’i hatırlıyorum. Çünkü biz de kaptanlık 30 yaşüstü futbolcu işidir hep. Abidir, tecrübelidir, işini bilir. Kişiliği önemli değildir! Galatasaray zamanında Emre’ye bugün yaptığını yapabilseydi, Emre şu anda çok daha iyi yerlerde olurdu. Ya da Inter’e kaçaradaım gitmeyip sabretseydi bugün Arda’nın konumunda olur ve Türk futbolunun gerçekten efsane isimlerinden biri olurdu. Şimdi ne yazık ki en çok olumsuz eleştiri alan ve tartışılan futbolculardan biri.
Arada bir yaptığı yaramazlıklara bile tahammül edilmese de, çok çalışan, dersini iyi yapan her çocuk gibi onun da yaramazlıkları olacak. Olmalı da. Yoksa hayat robot gibi geçmez. Ayrıca ne kadar tevazu sahibi bir insan ki, kendisinin kaptan olduğunun açıklandığı basın toplantısında “Ayhan Akman’a teşekkür ederim. İnanılmaz bir ağabeylik yaptı ve 22 yaşında birine kaptanlığı verdi. Herhalde kendi oğluna verilse bu kadar mutlu olurdu.” diyebildi. Ve o kadar samimi ki “Kusura bakmayın 22 yaşındayım heyecanlandım.” demekten çekinmedi. Ve bu kaptanlığı o kadar hakediyor ki “Ayhan Akman, Emre Aşık,Sabri’ye büyük saygım var.Bu kaptanlığı yaparken desteği onlardan alacağım. Karar alırken onlarla birlikte alacağım.” sözleriyle, takım kaptanlığının bireysellikle değil takımdaşlıkla, takımı bir arada tutarak, takımın abileriyle ortak kararlar-adımlar atarak yürütülebileceğinin altını çizdi. “Ben 10 yaşında iken Harry Kewell’a karşı oynayan takımımı bir kasanın üzerinde izledim.” derken de bu formayı hala o 10 yaşındaki çocuğun yaşadığı heyecanla-tutkuyla taşıdığını anlattı. “Bilinmesini isterim takımda Emre Aşık’ın lafının üzerine laf söylenmeyecektir.” Emre Aşık’ın takımın has abisi olduğunu da herkese duyurarak, Emre Aşık’ın tüm takım için ne kadar önemli bir yeri olduğunu söyledi.
Arda yeni sezonda 10 numarayı giymek istemediğini de söyledi. Yani yine mütevazi bir futbolcu kişiliği olarak 66 numarasıyla devam edecekti futbol hayatına. Fakat göreve geldiğinden beri takımı, teknik direktörü ve transferleri çok iyi yöneten Haldun Üstünel ve Murat Yalçındağ, Arda’ya 10 numaralı formayı giydirmekte ısrar etti ve böylece sarı-kırmızılı takımın kendi efsanesi yarattı. Altyapıdan gelip bu onura erişen Bülent Korkmaz’dan sonra Arda Turan da efsane olmayı haketmişti. Arda Turan’a verilen bu forma bir hakediş tazminatıdır.
Toplantının en baba lafı da Haldun Üstünel’in, bir gazeteciye tokat gibi cevabıdır. “Bu forma Lincoln’ün forması değil, Metin Oktay’ın formasıdır“…
Toplantının tam metni için tıkla. Bir de burada bak.
Yeni efsanemiz hepimize hayırlı olsun.
not: Arda’nın düzenleyeceği takım toplantılarında herkesin gülmekten yarılacağına eminim… =)
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 09 Temmuz 2009. Etiketler: 2006 Dünya Kupası, Atletico Madrid, Mariano Andrés Pernía Molina
Bu Mariano Andrés Pernía Molina. Atletico Madrid’in 32 yaşındaki sol beki. Arjantinli olmasına karşın ikinci pasaportu sayesinde 2006 Dünya Kupası’nda İspanya Ulusal Takımı’nın sol savunma kanadında görev aldı. Geçen yıl da 36 maçta forma giydi.
Bu alttaki de geçen gece Pernia’nın kazadan kurtulduğu araba. Çok da büyük bir sağlık sorunu yaşamıyormuş. Nasıl kurtuldu bilmiyoruz. Ama az kalsın Atletico Madrid formasını çıkarıp, kefeni giyiyormuş. Tanrı korumuş. Verilmiş sadakası olmak böyle bir şey sanırım.
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 09 Temmuz 2009. Etiketler: Barcelona, Cristiano Ronaldo, Djemba-Djemba, Eric Djemba-Djemba, messi, real madrid, The Sun
Bak ya sen şu işe! Yine sadece bize has olmayan bir olay daha! Manchester United’ın eski oyuncularından Kamerunlu Eric Djemba-Djemba The Sun gazetesine demiş ki;
“Cristiano Ronaldo Real Madrid’den daha çok Barcelona’ya sempati duyuyor…“
Ya Djemba-Djemba, senin Danimarka Ligi’nde canın sıkıldı ve başka liglere transfer olmak için gündeme gelme çabalarındasın sanırım. Bırak böyle ucuz hamleleri. Zaten sen söylemesen de The Sun gazetesi bildiğim en dedikoducu İngiliz spor haberleri yapan yazılı basın olarak bunları senin ismini yazmadan da sallayabilirdi.
Allah Allah! Messi’nin babası da, Di Stefano’dan dolayı Real Madrid’e hayranmış ve Messi’ya aldığı ilk yabancı takım forması Real Madrid’miş…
Fotoğraf da fotomontaj heralde ama değilse de iyi yakalamışlar…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 09 Temmuz 2009. Etiketler: andrea dossena, arsenal, Arsene Wenger, chris mavinga, emilliano insua, fabio aurelio, Juventus, kieran gibbs, Liverpool, PSG, Rafael Benitez
Liverpool’un defans oyuncusu Fabio Aurelio, yaz tatilinde çocuklarıyla futbol oynarken sakatlanmış. Ama öyle, kol-bacak şişmesi ya da 2 hafta da geçecek bir kırık değil sakatlığı. Bayaa dizi dönmüş adamın. Artık çocukları makasa mı aldılar, dize taban mı kaldırdılar naptılar anlamadım. Ama Aurelio’nun bu sakatlığı ısınmadan top oynayanlara ders olsun kardeşim. Artık ameliyathane mecburi istikamet oldu Brezilyalı için. Nereden baksan 6 ay sahalardan uzak. Bu da sezon açılışını kaçırdı demek anlamına geliyor. Hani diyorduk ya Rüştü’ye kramponunu temizlerken elini falçatayla kestiğinde geçirdiği sakatlık yüzünden “Sen profesyonel oyuncusun sağlığına dikkat edeceksin. Bu yüzden avrupada oynayamıyor bizimkiler efendim… peh keh teh…” Geçelim bunları arkadaşlar. Hepimiz insanız. Yumurta kırarken tavaya elimiz çarpabilir ve elimiz yanabilir, çay koyarken evdeki köpeğin çaydanlığı üzerine devirebilir vs… Bunlar normal şeyler… Bu haberin ardından Aurelio’nun sakatlığına benzer sakatlıklar ilk 10’u çıkarmış telegraph.co.uk. Of akıllara zarar…
Neyse biraz futbol yönüne dönelim işin. Bu sakatlığın Benitez için farklı anlamları da var tabi ki… Kendisinden istediği verimi alamadığı İtalyan Dossena’yı 7 milyon paund karşılığında Juventus’a satmanın hesaplarını yaparken planlar altüst oldu. Şimdi n’apsam diye kara kara düşünüyordur İspanyol. Bence hiç tereddüt etmeden satma kararının arkasında durabilir. Çünkü geçen yıldan yetiştirmeye başladığı Arjantinli Emilliano Insua o bölgeyi kapatabilecek yetenekte bir isim. Tecrübesi elbette tartışılır ama Arsenalli Kieran Gibbs, benim izlediğim maçlarda formasının ve bölgesinin hakkını vermişti. Ayrıca aynı bölgeye yazın PSG’den transfer edilen Chris Mavinga’nın da önemli katkı sağlayabileceği düşüncesindeyim. Hiç izlemedim 1991 doğumlu oyuncuyu ama Benitez onu Arsene Wenger’in elinden kaptıysa bu çocukta iş vardır.
Fabio Aurelio’ya acil şifalar dileklerimi iletirken, onu en kısa zamanda sahalarda bu güzel-alttaki golüne benzer golleriyle dönmesini bekliyor olacağım.
[vodpod id=Groupvideo.2915732&w=425&h=350&fv=]
BU MAÇIN GOLLERİ İÇİN TIKLA!!- CLICK TO WATCH 8 GOALS OF THIS GAME!!
Kategorisi Genel