Maç sonrası konuşmaları, G.Saray için ne yazalım yarınla başladı, eve dönüş yolculuğunda serviste devam etti. Tespit basitti. G.Saray uzaktan şut atmıyor bu yıl. Belki de atacak fırsatı yaratamıyor ki bu ayrı bir tespit. Geçen yıl Skibbe’nin takıma oturttuğu en önemli düşüncelerden biriydi uzaktan şut atmak. İlk yarılarda 20’ye yakın şutla kaleyi yoklardık. Gol olur ya da olmaz ama öncelikli olarak rakibin sinirini bozar kaleyi bulan şutlar. “Pozisyon veriyoruz, şut attırıyoruz daha temkinli olmalıyız” siniriyle oynayan rakip kendini zorlar ve hata yapma ihtimali yükselir. Sonuç şutlarla kaleyi bulan takımın lehine döner. Ya da beklenmedik yerden atılan şutlar kaleciyi çaresiz bırakır. Şutu beklemeyen kaleci topu ağlarından çıkarır. Beklenmedik şutla bulunan gol rakip kaleciye “Rakip çok iyiydi. İnanılmaz şutlar attılar” bilincini oturtur ve bu düşünceyle oyuna devam eden kaleci kendince her yediği gol “suçsuzdur“, çünkü rakip takım hep “iyidir“. Hayır değildir! Golü atan takım sadece “deniyordur“. Kalli döneminde Lincoln ile başlayan ve takıma yerleşen uzaktan şut atma alışkanlığı tek golle de olsa 3 puanı getirmiş ve sonunda da lig şampiyonu olunmuştu. Serkan Çalık bile 89’da Trabzon’a uzaktan attığı gol ile “terbastı“rıyordu. Bu yıl bu özellik gitmiş. Aklıma bir kaç gol geliyor toplamda attığımız 43 gol içinde… Biri Elano’nun ki… Frikikleri saymam kusura bakmayın. Çünkü onlar zaten bilinçaltından gelen dürtüyle kaleye vurulması gereken toplar olmuşlardır. Zorunluluktur.
G.Saray bir de araya top atmıyor ya da atamıyor. Bu konuda pek çalışılmamış gibi bir izlenim var bende… “Manyak mısın, sen hangi maçı izledin, Baros’un golünü görmedin mi?” demeyin. Bahsettiğim açık alanda koşu yoluna atılan toplar değil. Bunu her takım yapıyor zaten.Hollandalı takımın başına geldiğinden bu yana Rijkaard’ın Barcelona’sı ile karşılaştırılıyor bu takım. Fakat o Barcelona’nın yaptığı ve de yapmaya da devam ettiği bir şeyi Galatasaray henüz sergileyemedi. Bu yüzden de iki maçtır erken gol bulunamayınca ya da erken gol yenince kapalı defansı açmakta zorlanıyor G.Saray. Elbette ve tabi ki yine aynı oyuncularla. “Bunlarla olmaz, Elano ne iş yapar, Musatafa Sarp kim ki, Bu takımın ‘B’ planı yok aaabbbiii” demenin anlamı yok sezonun ortasında. Boş tartışmalarla kafa yormayalım. Bu defansı nasıl açacak peki bu takım? ‘O’ Barcelona’nın yaptığı gibi ceza sahası önünde topun getirildiği yönün açtığı alana sürpriz koşu yapan adama ters ve kısa arapaslar atıp defansın dengesini bozarak. Bu dediğimi bugün bir tek Sabri’nin direğe nişanladığı topta gözlemleyebildim. Bir de Tobol maçıydı sanırım Mustafa Sarp ilk maçında Baros’un verdiği arapasta golle buluşacaktı.
Peki bu taktiği tek cümlede anlattım da biraz ayrıntı vereyim istiyorum. Aşağıda da kendimce çizerek yardımcı olmaya çalıştım. Görsel her zaman daha kolay anlatır.
Bu taktiğin 1 numaralı hareketi; sağ kanatta orta saha ve ceza sahası arasında topu alan Messi, ceza sahasının önüne kadar topu sürer. Ceza sahasının içine girmeden, ceza yayında bekleyen Xavi ya da Iniesta’ya verir. Bu verilen pas 2 numaralı harekettir. Bu süreçte, yani Messi 1 numaralı hareketi tamamlarken çizgi, çizgi oklarla koşu yolları belirtilen Dani Alves, Henry ve orta sahadan süpriz koşu yapan Yaya Toure, Seydou Keita, ya da Iniesta tetiktedir, pozisyon alır. 2 numaralı harekete geçildiğinde ise resmin en altındaki yanlarında yeşil yuvarlak olan adamlar tetiği çekip koşularını yapar. Bu iki işlem aynı anda olmak zorundadır. Çünkü ofsayta ancak o zaman düşmezsin. 2 numaralı hareket-pas gerçekleşirken yanında yeşil yuvarlak olan adamlar depar atmazsa atak tıkanır. Bu yüzden bu adamlar da oyunu iyi takip etmelidir. Top yaydaki Iniesta ya da Xavi’nin ayağına geldiğinde defansın arkasına koşu yapan bu iki adam artık yaydaki adamın insiyafine göre topla buluşur. Ben tercihimi 3 numaralı yoldan-pastan kullandım. Yani orta sahadan defansın arkasına süpriz koşu yapan adama pası verir Xavi ya da Iniesta. Peki bu sırada Eto’o ne yapar? Eto’o yuvarlak içinde 3 yazan yerin altındaki X’tir ve rakip defansı meşgul eder. Messi de Eto’nun sağında kalır ve oradaki rakibi meşgul eder. Forvetlerin meşgul ettiği rakip sayesinde önü açılan orta saha oyuncusu ofsayta düşmeden kaleciyle karşı karşıya kalmıştır. Ama hala çok seçeneğe sahiptir. Çünkü en soldaki mavi yuvarlaklı adam, yani Henry de uyumaz ve oyunu takip ederek rakibini ekarte edip ofsayta düşmeden orta sahadan gelip topla buluşan adamın şut atmaktan vazgeçip pas verebileceği opsiyon olur. Yani sağdaki yeşil X topun ya 4 yolunu takip ederek ağlarla buluşmasını sağlar ya da 5 yolunu seçer ve kendisi sayı yapar. Bu atağı, Xavi’nin topu en sağdan koşu yapan Dani Alves’e gönderdiğini düşünerek yorumlarsak tek fark Dani Alves’in pas verebileceği iki opsiyonu oluşur. Sonuç yine büyük ihtimalle goldür. (Eto’o dememin sebebi bu organizasyonları hep Eto’o’lu dönemde gözlemledim ve böyle aklımda kaldı. Yoksa biliyoruz heralde Eto’o artık Inter’de ve Ibo’lu Barça da bunu uygulamaya devam ediyor…)
Rijkaard duran toplardan gol bulmak konusunda takıma çok şey kattı. Eğer Barcelona’da uygulattığı bu taktiği de takıma yansıtabilirse işte o zaman kapalı defansları çözmekte zorlanmayız. Şu alttaki taktiği uygulatsın yeter. (Yarın faks mı çeksem, mail mi atsam Rijkaard’a bu çizimi, belki taktisyen yapar beni =))