Her şeyden önce 19 Haziran 2011’de Galatasaray’ın transfer politikasızlığı üzerine bir yazı yazmıştım. O günden beridir de hiçbir şeyin değişmediğine şahit olduk. Bir tek Eboue transferi yerinde diyebiliriz o kadar.
Ünal Aysal, başkanlık koltuğuna oturur otururmaz gerçekleşmeme ihtimali yüksek olan klişe vaatlerle başladı işe. 3 yıldız alacaktı. En geç temmuzun başında bitecekti güya bu transferler. Ama olmadı. Olmayacağı da çok belliydi. Olmaması da iyi oldu. Emeklilik dönemi için gelecek Forlan’a, Atletico Madrid’de meydanı boş bulup yıldızını parlatmak isteyecek Reyes’e ihtiyacı da yoktu zaten bu takımın. Üstelik forvet bölgesi ve yabancı sayısı kalabalık olan bir takımın hiç ihtiyacı değildi bu iki isim. Mesela Lucas Neill gibi geriden oyun kurabilme artısı olan bir oyuncunun gönderilip ve yerine bir ton bonservis ödenip Ujfalusi’nin de alınması o kadar gereksiz bir hamleydi. Sırf Atletico Madrid’den 3 oyuncu alacağım hırsı ve o 3 ismin arasında bulunduğu için geldi Ujfalusi bence.
Sonrasında yine gereksiz isimlerle iletişime geçildi. Gereksizliklerini kötü oyuncu olmaları nedeniyle değil, fiyat ve gelecekleri bölgedeki kalabalıklık nedeniyle söylediğim bu isimler Felipe Melo, Podolski ve bilimum ortaya atılan isimlerdir.. Sürekli ve tekrar tekrar Forlan isminin gündeme gelmesi, Forlan’ın transferinin zorlanması, Keita’nın tekrar gündeme gelmesi çok anlamsız işlerdi. Ve hepsi tek kapıya çıkıyordu: Galatasaray’ın belli bir transfer politikası yoktu. Olmadı da. Durup dururken hiç de gündemde olmayan Engin Baytar’ın transferi bunun göstergesidir. Trabzonspor yollarını ayırmak istemeseydi Engin Baytar alınırdı diyen var mı aranızda?
Bir dönem Muntari’nin takıma gelmesi gündeme geldi. Gereksiz ve anlamsız benzetmeler yapıldı bir anda Muntari’ye. Mustafa Sarp’ın siyah olanıymış, o-bu-şu varken ne gerekmiş, attan inip eşeğe binmekmiş Muntari’nin gelmesi falan. Unutmayın ki o beğenilmeyen Muntari Dünya Kupası 4.’sü Gana’nın en iyi oyuncusudur. Appiah yokken takımın lideridir. Gana da futbol ülkesi mi arkadaş diyerek burun kıvıranlar yurt dışında üst düzey liglerde kaç Ganalı var bir baksınlar isterim.. Bunun yanında kiralık olarak bir sene kalacak balon ötesi bir oyuncu olan Felipe Melo’nun seneye gitme ihtimali yüksekken, seneye de takımda kalması muhtemel bonservissiz gelecek Muntari çok iş yapardı bu takımda. Zokora ne ise Muntari de odur.. Inter’de Şampiyonlar Ligi Kupası’nı ben kaldırmadım, Muntari kaldırdı.
Riera transferini eleştiren kafayı da anlamıyorum. Evet yine Forlan,Podolski diyip Riera mı alınacaktı arkadaş denilebilir. Ama bu durum Galatasaray’ın transfer politikasızlığından ibarettir. Bu politikasızlık içerisinde Riera gibi Espanyol’dan bu yana oynadığı futbol ve ağırlıklı olarak uzaktan şutlarla attığı gollerle sevdiğim beğendiğim bir oyuncunun takıma katılması beni tatmin etti. Arda’nın yerine değil de farklı bir oyun taktiğine monte edileceğini düşünelim. Arda’nın yerine geldiğini düşünürsek o açık kapanmaz.
Riera’yı da , Muntari’yi de , Felipe Melo’yu da, Engin Baytar’ı da beğenmeyebilirsiniz, gelsin gelmesin diyebilirsiniz. Kariyeri sizi tatmin etmeyebilir. Bunlar olanaklı şeyler.. Ama transferleri eleştirirken ben “yeni stadımıza bu adamı izlemeye mi gideceğim?” şeklindeki yorumlar yapmayın. Ben o stada Galatasaray’ı izlemeye gidiyorum. Oyuncuları değil. Mustafa Sarp’ı da izlemeye gittik, Hagi’yi de izledik. O formayı sırf bu bakış açısı yüzünden potansiyel genç yetenekler giyemiyor. Sonra da altyapıdan oyuncu çıkmıyor deniyor.. Böyle çelişki olmaz.. Bu kadar da dağınık bir yazı olmaz.. Genel bir toparladık işte.. ve bıraktım dağınık kaldı..