Premier Lig’in ilk trans fotoğrafçısı, İngiltere’deki seçimlere de İşçi Partisi’nden, East Worthing ve Shoreham adayı olarak girdi. Bugün İngiltere’de ve dünya politikasında bu yüzden tarihi bir gün.
Berlin’deki Futbol Onur Haftasının açılış günündeki akşam buluşması için ‘Fan Projekt Berlin’in’ lokalini coşkulu adımlarla sokaklarda arıyordum. Ağaçların lokalin yanındaki antrenman sahasının ışıklarını engellemesi nedeniyle yürüdüğüm karanlık sokağın sonundaki demir parmaklıkları görünce aradığım yeri bulduğumu anladım. 14-16 Temmuz 2016’da İzmir’de, Taraftar Hakları Derneği’nin ev sahipliğindeki Avrupa Futbol Taraftarları Birliğinin (Football Supporters Europe) toplantısında tanıştığım arkadaşlarımla tekrar görüşmenin heyecanıyla içeri girdim. İzmir’deki etkinlik süresi boyunca geçirdiğimiz ilginç tecrübenin ardından bir kez daha görüşmek, birlikte dört gün geçirmek çok keyifli olacaktı.
Girişte kurulmuş mangaldan yükselen şahane kokuların arasından geçerek içeri girdim. İzmir’deyken sabahlara kadar oturup birlikte sohbet ettiğim arkadaşlarımdan Daniela Würbs’le selamlaşmamızın ardından, Brezilyalı arkadaşım Thomas Farines ile bir Latin Amerikalıyla selamlaşılabilecek en sıcak şekilde merhabalaştık. Ardından Tennis Borussia Berlin taraftarı, Fussball Fans Gegen Homophobie (Futbol Taraftaları Homofobiye Karşı) Derneği’nden, 14-16 Temmuz 2016’da tarihlerindeki etkinlikte yaptığı sunumda, Berlin’de bulunduğum etkinliği duyurmasıyla o gün Berlin’de olmamı sağlayan Martin (kısaca Endi) Endemann’la, “Berlin’de görüşürüz demiştim” deyip tokalaşıp sarıldık. Ardından Brighton’lı Mark Doidge’un da bulunduğu masada ilk içkilerimizi yudumlamak için ayakta sohbete daldık.
Mark İngiliz arkadaşını tanıştırdı benimle. Sophie Cook ile meslektaş olduğumuzu fark ettik. Foto muhabiri olduğunu söyledi. Ardından gecenin açılış konuşması için Endi’ye açtık kulaklarımızı. Önümüzde üç gün daha vardı. Sophie ile daha çok konuşma şansımız olacaktı.
Uluslararası etkinliklerde başka ülkelerden özellikle meslektaşlarımla iletişimi kuvvetli kılmaya çok önem verdiğimden nerede çalıştığını sordum Sophie’ye ertesi gün yakaladığım ilk fırsatta: “Program sunucusuyum ve ayrıca Bournemouth futbol kulübünde çalışıyorum. Kulübün fotoğrafçısıyım.” Bildiğimiz Premier Lig’deki bildiğimiz Borunemouth takımında çalıştığını duyunca şaşırdım. Daha önce böyle bir şeyi duyacağımı bilsem, dünyanın, en azından futbol dünyasının tersine dönmeye başladığını söylerdim etrafımdakilere alaycı bir şekilde. Ama gerçekti.
Cinsiyetçiliğin, ırkçılığın futbolcular arasında yapılan anketlerde en yüksek çıktığı, tribünlerinden de bu iki ayrımcı yaklaşımın eksik olmadığı, yayın gelirlerini 3 milyar dolara pazarlayabilmiş, tüm dünyanın gözlerini ayırmadığı Premier Lig’de, hepsi bir kenara, erkek ‘maço’ kültürün zirve yaptığı futbolda, saha kenarında kulübün temsilcisi olarak trans bir birey bulunuyordu. Sophie’nin futbol dünyasında yıktığı duvarların, varlığı ile futbol ve spor dünyasında ne kadar büyük bir değişim yaratabileceği düşünceleri kafamda tek tek sıralandı. Karşımda dünyanın en cesur insanlarından biri vardı.
Berlin’deki bulunduğum etkinlikte oturumlara verilen aralarda mütemadiyen bir araya geldik Sophie ile. Yeni bir LGBT TV projesinden bahsediyordu. Elinde mini kamerasıyla kısa videolar çekiyor, röportajlar yapıyordu. Birbirimizin ülkelerindeki futbol ortamlarına dair bilgi alışverişinde bulunuyorduk. Türkiye’deki futbol ortamındaki cinsiyetçi tutum hakkında kısa bir röportaj da yapmıştı benimle. Ben de onunla bir röportaj yapacaktım Berlin’deyken ilk fırsatta. O fırsat bir türlü gelmedi. Sophie ile sosyal medya üzerinden irtibatımızı sürdürdük. Sosyal medya hiperaktifiydi. Bu süre içinde bir türlü kendisiyle ortak bir zaman belirleyip kısa bir röportaj yapma imkanı bulamadık. Fakat attığı her adımı, verdiği her röportajı büyük bir heyecanla okudum.
7 yaşından bu yana kendini kadın olarak olarak hisseden, iki çocuk sahibi, 50 yaşındaki Sophie iki sene önce cinsel kimliğini açıklama cesareti göstermiş. Bournemouth futbol kulübünde ilk ‘Steve’ olarak çalışmaya başlamış. Artık trans birey olarak yaşamaya karar verdikten sonra kulüp onunla bağlarını kesmemiş. Kulübün teknik direktörü Eddie Howe ve kulüp başkanı Jeff Mostyn da bu konuda ona çok büyük bir destek göstermiş. Howe, “Senin için ne yapabilirim?” diyerek destek vereceğini göstermiş Sophie’ye. Takımın bir antrenmanı öncesi yardımcı antrenör küçük bir konuşmayla onu takıma tanıtmış: “Arkadaşlar, fotoğrafçımızın geçen yıla göre biraz değiştiğini fark etmişsiniz. Biraz kilo vermiş ve saçını uzatmış. Sizi Sophie ile tanıştırayım” Nasıl bir tepki geleceği konusunda fikri olmayan Sophie, takımın kaptanının alkışlamasıyla yükselen destekle rahatlamış.
Premier Lig’in ilk trans fotoğrafçısı, Avrupa’nın ilk trans haber sunucusu olan Sophie, kendi yürüttüğü LGBT kanalı ve LGBT hakları konusundaki aktifliğinin ardından, İngiltere’deki seçimlere de İşçi Partisi’nden, East Worthing ve Shoreham’dan seçime olarak girdi. Bugün İngiltere’de ve dünya politikasında bu yüzden tarihi bir gün. İşçi Partisi’nin alabileceği oy oranını bugün öğreneceğiz. Sophie’nin meclise girip giremeyeceğini de. Ancak, mecliste kendine yer bulsun ya da bulmasın İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn ve Sophie Cook’un gösterdiği cesaret dünya politik tarihinde ve cinsiyet eşitliği tartışmaları hakkında kilometre taşı olma niteliğinde. Sophie’nin meclise girememesi halinde bile cinsiyet eşitliği konusunda çalışmalarına devam edeceğinden eminim. Onun, cinsiyet eşitsizliğinin zirve yapmış olduğu futbol ortamındaki varlığı bile bu konuda bir çok değişimin yaşanmasına neden olacak.