Kulüpler seviyesinde Avrupa’nın en büyük organizasyonuna bu hafta Türkiye’den yetişen futbol insanları damga vurmuşken yine övünmeyi beceremedik.
Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa futbolunun en üst düzey kulüp organizasyonu Şampiyonlar Ligi’nde yarı final müsabakaları oynandı. İki maçta da ülke topraklarından yetişmiş kişiler sahadaydı. Bir yanda Real Madrid – Bayern Münih maçının orta hakemi Cüneyt Çakır ve yardımcıları, diğer tarafta Roma formasıyla 20 yaşındaki Cengiz Ünder. Maçları farklı bir gözle seyretmemizin nedenleriydi bu isimler. Ancak önemli olan nasıl izlediğimizdi.
Real Madrid – Bayern Münih mücadelesi 2-2 tamamlanırken, Almanya temsilcisi finale veda eden taraf oldu ilk maçtaki 2-1’lik yenilgisi nedeniyle. Maç boyunca rakibine baskı kuran, rakip ceza sahasını baskı altına alan Bayern Münih bir türlü Keylor Navas’ı geçemedi. Ramos da canını dişine takmıştı savunmada. Sonucu değiştiremedi kırmızı beyazlı takım, ancak özellikle Türkiye’deki futbol takipçilerinde sonucu değiştirenin başkası olduğu kanısı hakimdi. Ancak Bayern Münih tarafından ise sonucu değiştirenin hakem olduğuna dair yorumlardansa kendi hatalarına baktıklarına dair yaklaşımları öne çıktı. Heynckes, hakemin kararlarından sızlanmaktansa kendi hatalarına bakmaları gerektiğini vurguluyordu. Ulreich’in yaşadığını ani ve anlık bir durum olarak açıklayarak kalecisini de herkesin önüne atmadı. Thomas Müller ise böyle maçların oyuncular kadar hakemler için de zor olduğunu ve mağlubiyeti kendilerine bağlamaları gerektiğini söyleyerek olayın üzerinde fazla durmadı. Yoğurtlarının ekşi olduğunu itiraf ediyordu Almanlar. Marcelo ise tüm dürüstlüğüyle, topun eline çarptığını söylemezse yalan söyleyeceğini açıkladı.
Topyekûn suçu kendinde bulmak ve kendi hatalarını görmek üzerine yapılan açıklamalara karşın, ‘içimizdeki’ Bayern’liler ya da anti-Madridista’lar ise Alman temsilcisinin mağlubiyetinin tek gerekçesinin Cüneyt Çakır olduğunu vurguluyordu. Çakır, yardımcı hakemi ve çizgi hakemi üçgeni arasındaki Marcelo’nun eline topun çarpmasını penaltı olarak değerlendirmeyince Bavyera ekibinin elenmiş olmasının tek sorumlusu hakemler oldu. Kimilerine göre Çakır’ın bu kararı Bavyera ekibinin emeğinin çalınması manasına gelebilmekteydi. Bu görüşe göre Cüneyt Çakır ve ekibi Bayern Münih’in kaleye gönderdiği 22 şutun 8’ini kurtaran Keylor Navas’ın da mı emeğini çalmış oluyor Cüneyt Çakır?
Yarı – finalin diğer maçında ise Altınordu projesinin ilk büyük yıldızı Cengiz Ünder, Roma formasıyla yedek başladı Liverpool karşılaşmasına. İlk maçta yeteri kadar verimli olamamıştı Cengiz. İkinci maçta da yedek başlamış olması genç yıldızın yeteneklerini sorgulattı. Bu seviye için yetersiz olmadığı konusunda çeşitli eleştiriler aldı. Hayatında ilk defa Liverpool’da Anfield Road’a çıkmış biri için fazla yüksekten bakan bir eleştiri tavrı bu. Ve hata yapmanın fazla kabul edilemez olduğu bir maçta, hücum presi ya da ‘Gegenpressing’i en iyi uygulayan ve bu taktikle topla hücum alanında buluşmasına izin vermeyen rakibine karşı etkisiz olması kadar gayet doğal bir şey olamaz.
Yıllar boyunca Avrupa futbolunun en üst seviyesinde kulüpler olarak bulunmayı kendimize hedef koymamıza rağmen bunda ülke olarak fazla muvaffak olamadık. Buna karşın adı Dünya Kupası finalini yönetecek hakemler arasında geçen ekiple, bireysel yeteneği ile geleceği çok parlak olan Cengiz Ünder sayesinde, o seviyedeydi ülke futbolu geçen hafta. Bu seviyeye kadar ulaşmış kişileri eleştirmek yerine övünmeyi başarabilecek düşünsel kapasiteye erişebildiğimiz zaman Fenerbahçe – Beşiktaş Türkiye Kupası yarı final mücadelesi gibi maçlar yarıda kalmaz.
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/05/05/kabul-edelim-yogurdumuz-eksi