Eklendigi tarih 14 Temmuz 2009. Etiketler: Adnan Polat, Alex Ferguson, Antonio Valencia, Cristiano Ronaldo, FIFA, Manchester United, Michael owen, Wayne Rooney
Bugün açıklandı Manchester United’da gelecek sezon kimin hangi formayı giyeceği. En çok merak edilen konu da elbetteki 7 numaranın sahibinin kim olacağıydı. Herkes Cristiano Ronaldo’nun forması diye bahseder olmuş o ‘sihirli’ numaradan. Eski numaralandırma sistmine göre klasik bir sağ açık numarasını, sanki Portekizli oyuncu efsane haline getirmiş gibi konuşuyorlar. Görüldüğü gibi o 7 numaranın hastası değil, 9 numaraya sattı hemen ‘efsane’ numarayı. Gerçi o da biraz Raul etkisi ancak farketmez 77 giyebilirdi =). Zaten Manchester United’a ilk geldiğinde de 7 numara aklında yoktu. Zira Manchester’a ilk geldiğinde 28 numarayı istemiş amaFerguson ona 28 numarayı değil de, ”Manchester’da 7 numarayı efsaneler giyer” diyip 7 numarayı vermişti. (Bknz. Kanatları olmadan uçabilen tek canlı) Sir, bu sefer aynı davranışı Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 10 Temmuz 2009. Etiketler: Agüero, Alex Ferguson, Atletico Madrid, Diego Forlan, Dimitar Berbatov, Manchester United

Cristiano Ronaldo’nun Real Madrid’e gidişine 94 milyon Euro karşılığında izin veren Alex Ferguson’un yıldız oyunucun yerine illa ki bir planı vardır. Bundan hepimiz eminiz. Belki Macheda parlayacak bu yıl, belki Nani sonunda beklenen patlamayı yapacak, belki Michael Owen muhteşem işleyen makinenin dişlilerine uyum sağlayıp ikinci baharını yaşayacak ve transferlere ‘broşür’ yaklaşımını taşıyacak, belki de Tevez, Rooney’le takımın önder şeytanlarından olarak Ronaldo’yu aratmayacak.
Ama okudum ki Ferguson’un bir diğer planı da Atletico Madrid’in japonca rumuzlu forveti Agüero’yu kadrosuna katmakmış. Sıklıkla takip ettiğim, spoiler blogunun AS gazetesinden arkadaşları bu haberi uçurmuşlar kendisine… Hepimiz biliyoruz ki ispanyada futbolcu kontratlarında futbolcunun serbest kalması için ödenmesi gereken bir maximum tutar yazılır -ki yazılması zorunludur-. Futbolcu içi bu fiyat ödenirse ve futbolcu gitmek isterse bağlasan durmaz. Agüero’nunkinde de 60 milyon Euro yazıyormuş. (Her cent’i helal olsun.) Manchester United bu transferi çok da rahat yapabilecek bütçeye sahip Florentino sağolsun. Fakat AS gazetesine göre Ferguson trink olarak bu parayı çıkarmak niyetinde olmayacak ki Agüero’yu kadrosuna katmak için 40 milyon Euro+Nani teklifinde bulunmayı planlıyormuş. İki kanat-forvet oyuncusunun takası herkesi tatmin edebilir. Ama ispanyolların tercihi Berbatov+20 milyon Euro imiş. Bu demektir ki Berbatov 40 milyon Euro değerinde bir futbolcuymuş. Eder mi ki? Bence etmez de , neye göre, kime göre…
Kun: Ne diyorsun Forlan? Manchester’a gitsem mi, n’apsam bilemedim…
Forlan: Bıdık! gidersen senin kariyerin için sevinirim elbette. Fakat bu uyumu bozmak istemiyorum. Sensiz nasıl gol atarım kanka ben…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 30 Mart 2009. Etiketler: Alex Ferguson, Fabio Capello, Fenerbahce, louis saha, ole gunnar solskjaer, Paul Scholes, Ruud van Nistelrooy, Ryan Giggs, Wayne Rooney
Fabio Capello: “Rooney bizim jokerimiz; hatta çılgın jokerimiz. O her yerde oynayabilir ve bu yetenekleri açısından bizim için çok değerli bir futbolcu. Ne istiyorsak onu yapıyor, ihtiyaç duyduğumuz her bölgede açığımızı kapatıyor. Bu yönüyle çok özel bir kabiliyet. O çok iyi ve biz onsuz yapamayız. Rooney için Tanrı’ya şükrediyorum.”
Manchester United’a geldiğinde 19 yaşındaydı. Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 09 Aralık 2008. Etiketler: 2008 yılında Avrupanın En iyi Futbolcusu, Alex Ferguson, Ballon d'Or 2008, Beckham, Bryan Robson, Cristiano Ronaldo, Cristiano Ronaldo Biyografisi, Cristiano Ronaldo'nun kariyeri, Eric Cantona, George Best, Giggs, Kaka, Kırmızı Şeytanlar, Manchester United, messi, Premier Lig, Sporting Lisbon, Torres
(Cumhuriyet Spor Eki Sayı:124 / 9.12.2008)
George Best‘in hızı ve golcülük becerisi, Bryan Robson‘ın oyun zekası, Cantona‘nın havalı gol sevinçleri, Beckham‘ın ölümcül frikikleri… Yukarıdaki oyuncular kendi içinde farklılık gösterse de, hepsinin ortak bir özelliği var. Hepsi de, Manchester United’ta giydikleri 7 numaralı formayı efsaneleştirdi. Ama Kırmızı Şeytanlar’a, şimdiye kadar yukarıda saydığım özelliklerin bir arada bulunduğu başka bir oyuncu gelmedi.
“Bir çok genç oyuncu United’ta kupa kazandı. Bunu ben neden başaramayayım ki? Daha çok gencim ve elimden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğim” sözleriyle Manchester’a ilk geldiği yıllarda bu kadar fazlasını yapabileceğini tahmin ediyor muydu bilinmez ama Ferguson ona 28 numarayı değil de, ”Manchester’da 7 numarayı efsaneler giyer” diyip 7 numarayı verirken geleceği görmüş gibiydi. Öyle ki geçtiğimiz sezon Manchester United formasıyla oynadığı 49 maçta attığı 42 golle sadece United efsanesi değil, dünya futbolunun efsanesi haline geldi. Messi,Torres,Kaka gibi yıldızları geride bırakıp, “France Football” dergisinin her yıl aday futbolcuların oylarıyla belirlediği Avrupa’nın En İyi Futbolcusu, yani “Ballon d’Or” (Altın Top) ödülünü kazandı.
Portekiz’deki özerk Madeira bölgesinin 100bin kişilik başkenti Funchal’de 5 Şubat 1985’te dünyaya geldi. Tam adı “Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro” olan futbolcu ikinci adını, babasının o dönem en çok sevdiği aktör olan eski ABD Devlet Başkanı Ronald Reegan’dan almış. Futbola doğduğu bölgenin amatör futbol kulübü CF Andorinha’da 8 yaşında başlayan Ronaldo, 2 yıl sonra ada kulübü Nacional Madeira’ya transfer oldu. Burada yetenekleri farkedilen genç oyunucu, Portekiz’in başkenti Lizbon’un yolunu tuttu.
12 yaşında altyapısına girdiği Sporting Lizbon’un A takımına 16 yaşında çıkıp 2 sene boyunca yeşil-beyazlı ekibin formasını giydi. Sporting’in Manchester United ile karşılaştığı 2003-04 sezon açılışı maçında Kırmızı Şeytanlar’ın defansını dağıtarak Alex Ferguson’ın dikkatini çekti. Ferguson daha önce hiç izlemediği bu oyuncunun takıma katılması için harekete geçti ve çok geçmeden onu United’lı yaptı.
Takıma ilk katıldığında çöp gibi bir delikanlı olan futbolcuya, o zamanki oyunuyla birçokları tarafından “Bu şımarık,bencil,çelimsiz çocuktan hiçbir şey olmaz” yorumları yapıldı. Ferguson’ın yavaş yavaş forma şansı verdiği genç kanat oyuncusu yapılan eleştirilere karşın ilk sezonunda çıktığı 40 maçta 6 gol attı. Aynı yıl ülkesinin ev sahipliğini yaptığı Avrupa Şampiyonası’nın da altın karmasına girdi.
Ertesi yıllarda ilk 11’de oynadığı maç sayısını arttıran genç futbolcu eleştirilmeye devam etse de gol sayısı ve kazandığı ödül sayısındaki artış, Ferguson’un önderliğinde emin adımlarla ilerlediğini gösteriyordu. İlk sezonlarında oldukça savruk bir görüntü sergileyen futbolcu, takım oyununa uyum göstermekte zorluk çekiyor ve topu her zaman ayağına
istiyordu. Kaptanı Giggs, bunu altyapısının eksikliğine bağlarken zamanla bunu aşacağını düşünüyordu. Bitiricilik konusunda da sıkıntı yaşayan yetenek, Ferguson’ın bitmek bilmeyen şut antremanları sayesinde kendini geliştirip, 2006-07 sezonunda şampiyon olan takımın 23 golle en çok gol atan oyuncularından oldu.
Daha 25’ine bile gelmemiş olsa da ilk geldiği yıllara göre aşırı yol kateden bu top cambazı artık düşmüyor, yorulmuyor, durmuyor, rakip defansı dağıtıyor, oyun disiplininden kopmuyor. Bencil değil bilakis oyun kurucu. Fizik gücü,tekniği, oyun zekâsı ve yaratacılığı üst düzeyde. Çalım repertuarı gördüğümüzün en genişi, hızı ve hızlanmasıyla henüz dünyada eşi benzeri olmayan falsolar alabilen şutlarıyla rakip kaleyi gole boğuyordu. Kafa vuruşlarındaki başarısı ise birçok forvette olmayan düzeyde. Bu özellikleriyle Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi’nin son gol kralı oldu. George Best’e “Yeni George Best olarak lanse edilen birkaç oyuncu olmuştu ama ilk defa Ronaldo’ya yapılan bu benzetme benim için iltifat oluyor” dedirten bu yıldız, artık sadece futbol tarihinin en başarılı teknik direktörlerinden Sir Alex Ferguson’ın değil, Avrupa’nın bir numaralı futbolcusu.
Kategorisi Genel