Etiketler | "Antalyaspor"

Özlemişim böyle takımı


Ali Sami Yen’deki son maçlardan biri daha geride kaldı. Lige iyi başlayamamıştık ancak son iki maçta oynanan futbol ve bir çok sakata karşın alınan 4 puan bir şeylerin yoluna girdiğini göstermekte sanki. Hele de orta sahada savaşan zaman zaman da dövüşen bir Galatasaray olduğunu görmek buna işaret gibi sanki.

Maçın başında Kadıköy’deki baskıyı yine gördük. Harika bir baskı kuruldu ileride ve Antalyaspor kitlendi bir şey yapamadı. İlk 10 dakika böyle geçtikten sonra biraz daha ortaya taşındı maç. Bu sırada maç öncesi dediğimiz gibi gelişmeler oldu ve Misimovic’in hızlı ara paslarına Pino ve Sabri müthiş hareketlendiler. Paslar golle sonuçlanmadı ama olsun. Pino’nun muhteşem deparlarını görmek bile heyecan kattı. Ne diyo lan bu lavuk…

Kategorisi GenelYorum (0)

Günün maçı: Galatasaray-M.P. Antalyaspor


Maça kısa bir süre kaldı. Kadroyu öğrendim. Yazmak için kadroyu öğrenmeyi beklediğimi söylersem yalan olur hacı. Tahmin edilemeyecek bir kadro da çıkarmamış Hagi. Ayhan yerine Barış, Elano yerine Serkan!

Geçen haftanın iyi isimlerinden Ayhan sonunda kart cezalısı oldu ve yedek kaldı. Yerine oynayacak kişinin ondan iyi olduğu için gerçekleşen bir sevincim yok. Bir şekilde ilk 11’de giyemeyecek ya Ayhan o yeter… Elano’nun hastalanıp oynamayacak olması da ne üzdü ne de sevindirdi. Bugüne dek bir şey yapmamıştı zaten. İlginç olan dizilişimizin nasıl olacağı… Ne diyo lan bu lavuk…

Kategorisi GenelYorum (0)

Çalışmak gerek…


Yıllardır göremediğimiz belki de hasretini çektiğimiz bir puan tablosuyla karşı karşıyayız. Bursaspor, Trabzonspor, Kayserispor,… diye devam ediyor. Devamını kesip attığımı sanmayın en önemli kısmı orası. Fenerbahçe ve Antalyaspor diğer sıraları doluruyor. İlk 3 sırada İstanbul takımlarının bir tanesinin bile bulunamamasının nedeni bu sıralamada yatıyor.

Sezon başlangıcında Fenerbahçe, Antalyaspor’u Kadıköy’de 4-0 yenerek beklentilerin üzerinde bir açılış yapmıştı.  Şahsen ligin en kötü defansına sahip olduğunu düşündüğüm Antalya ‘nın işinin bu gidişle zor olacağını tahmin ediyordum. Fakat bugüne bakınca 4 yediği takımla 9. hafta sonunda aynı puanda olduklarını görüyorum. Bu durumda Fenerbahçe’nin değil de Antalyaspor’un değişim, gelişim için daha fazla adım attığını, çalıştığını anlıyorum. O zaman “şu iyi, bu kötü” tartışmasındansa Antalya daha çok çalışıyor, bizim daha çok çalışmamız gerek tartışması yapmak gerek. Bu arada Antalyaspor’un, Fenerbahçe’nin fikstürünü takip ettiğini göz önünde bulundurursak karşılaştırmanın anlam kazandığını da görebiliyoruz.

Bakalım Antalyaspor bu akşam Galatasaray karşısında neler yapabilecek.

Kategorisi GenelYorum (0)

10 yıl sonra görüşürüz…


Sonunda hep beraber Skibbe’yi gönderdik. Ardından da sağolsun güzel türkçemizin kıvraklığı sayesinde en azından michael_skibbe2_754962arkadaş arasında geyiğin dibine vurduk. En canlı örneği olarak Kocaelispor maçından sonra eve “Ben böyle işi Skibbe!” diyerek girdim. Eh tabi o zaman daha kovulmamıştı. Ancak tam da o saatlerde radikal kararlar alınıyordu hakkında. Eve girdiğimdeki sitemim Skibbe gitsin amaçlı değildi. Yenilgiyeydi, Adnan Polat’ın yine bir teknik direktörü  kovacağınaydı. Kovuldu ve değer verip dinlediğim yorumcular, “aman gitti de ne iyi oldu” gibi cümlelerle “biz demiştik zaten”e getirdiler. Kendilerini geleceği gören bir yorumcu olarak gösterip, doğru tahminde-yorumda bulunduğunun altını çizip prim yapmak mıydı niyetleri bilemedim-anlam veremedim. Fakat hakkında bir kaç kelime tuşlamaya vakit bulamadığım Bordeaux ve Kocaeli maçları hakkında, hatta Kayseri ve Antalya maçlarında da kuracağım bir kaç “dilek-şart kipinde” cümleyle, oh gitti de kurtulduk düşüncesindekileri Skibbe’nin gidişi hakkında biraz beyin fırtınası davet ediyorum. Yapacaklarım sadece Şeytan’ın avukatlığıdır. Dedim ya -se,-sa cümleleri olacak bunlar…

Skibbe’nin gönderilişinin sebebi olarak ocak’tan itibaren alınan kötü sonuçlar gösterildi. Ocak’ta oynadığımız maçlara bakalım. Oynadığımız futbolun iyiliğine kötülüğüne bakamayacağım ama çok rezildik diyebileceğim maçımız bir tek Antalyaspor maçı idi. Hayatımda daha sıkıldığım bir maç olmamıştı. Diğer maçlarda ise eksiklere karşın hep üst düzey mücadele ve tümünde de kılpayı kaçan galibiyetler mevcut.

Bakınız ki, sezonun ikinci yarısına Sivasspor’la deplasmanda oynadığımız ilk maçta Ümit Karan’ın nasıl bir kırmızı kartla oyundan atıldığını gördük. Hala mantıklı bir açıklaması yok. Defansta Servet, Meira,Emre Güngör sakatlığı veya kart cezası sebebiyle oynayamadı. Hakan Balta stoperde mecburcuydu. Evet gollerde hata yapmış olabilir ve denilebilir ki o zaman Semih Kaya, Murat Akça gibi genç stoperlere şans verseydi… Diyelim ki o iki genç oyuncu sahaya sürülseydi ve o oyuncular hata yapsalardı – Stoper pozisyonunda oynuyorlar diye hiç hata yapmayacaklar diye bir şey yok. -ve bu hataları da golle sonuçlansaydı “bu önemli maçta neden 18 yaşındaki çocukları lincoln_kartoynatıyorsun ” diye eleştirilecekti. Eleştirilmeyecek miydi? Bu maçta sakat veya cezalı olduğu için oynayamayan Servet, Meira, Emre Güngör takımda olsaydı..

Kupada oynanan Sivas maçlarında da eksiktik. Ancak deplasmandaki ikinci maçta öne geçmedik mi? Geçtik. Yediğimiz golü kim çıkarabilirdi ki? De Sanctis de yiyebilirdi o golü. Tertemiz bir gol yedik. Maçı da eksiklere karşın berabere bitirip penaltılara götürmüştük. Turu penaltılarla geçebilirdik. Petkovic günündeydi. Bizimkiler gününde değildi… Sonuçta elendik iyi oynayarak. Eksiklere karşın. Ama Sıvas’ı eleyebilirdik. Ya eleseydik!?

Bir fiyasko bir kırmızı kartın çıktığı maç da Kayseri maçıydı. Dünyada örneği yok. 2 metre uzaktaki Lincoln ayağını uzatıyor sadece ve top çarpıp taca çıkıyor. Ya çarpmasaydı Selçuk Dereli yine kart gösterebilecek miydi? O maçta çok iyi başlamışken ve Lincoln de oldukça iyi bir oyun sergilerken maçtan ucubik bir kartla oyun dışı kalmasaydı o maçta puan kaybedilir miydi??

Antalyaspor maçında kötü oynadğımızı itiraf ediyorum. Etmeliyiz de ancak o maçta da Baros’un direkten dönen topu, verilmeyen bir penaltı ve yine kırmızı kart gördüğü için takımda olmayan Lincoln’süz oynamıştık. O maçta o pozisyonlar gol olsa, Lincoln takımda olsa o maçta o kötü rezil felaket oyuna karşın en azından maçı kaybetmezdik.. Ve kaybetmeseydik o Antalya maçını?

Sonrasında ise sadece kadro ve maç öncesi yorum yapabildiğim Bordeaux maçı oynandı. Sahaya 3-5-2 de dense 3-4-3 çıktık. Oldukça tehlikeli, riskli, maceracı bir taktikti. İlk yarıda sağ tarafta çok açıklar vermiştik nitekim de oradan gelişen atak sonrası Wendel’in attığı şut az kalsın gol oluyordu. Fakat maç boyunca çok iyi defans yaptığımızı, abartılan Gourcuff’u sahadan silmiş olduğumuz gerçeğini kim inkar edebilir? Maçın başında Kewell o golü atsa, ikinci yarıda kontraataklarla yakaladığımız pozisyonları gole çevirebilisek…

barosKocaeli maçında Skibbe’ye dibine kadar eleştirebiliriz. Çünkü 3-5-1-1 bu maçta tutmadı. Tutar gibi yaptı. Öne bile geçtik. Hatta Topal golü bulunca ben çok sevindim. Fakat De Sanctis’in bireysel bir hatası geldi ki o da evlere şenlikti. Tutabileceği topu saçma sapan bir yere yumrukladı o da gitti Taner’in ayağına oturdu. Nefis de bir gol oldu. İkinci gol üçlü defansta daha önce beraber oynamamış üç stoperin pozisyon alma hatasından kaynaklandı. Birbirlerine çok yakın durunca ceza yayının hemen önünden arkalarına atılan bir pasla oyundan düştüler. Hacıoğlu da kaval kemiğiyle bir gol attı. Yediğimiz diğer goller hep müdahale eksikliğinden kaynaklandı. Durum 3-2 iken kaçırdığımız bir penaltı var ki.. işte ya o gol olsaydı ardından dört gelmez miydi? Rakiplerin puan kaybetmişken “kötü oynarken de kazanmasını bildik” diyerek Skibbe’yi hafiften köşeye çekip, “Bordeaux maçında olmasın bunlar adam ol, takımı adam gibi oynat” denecekti. Baros’un kaçırdığı penaltı gol olsa Skibbe Sami Yen’deki Bordeaux maçında takımın başında olmayacak mıydı?

Skibbe değil miydi, Benfica, Berlin, Olympiakos zaferlerini kazandıran takımına?? O maçlarda müthiş oynamıyor muydu Galatasaray? O maçlar bugüne ne kadar uzak ki? Kaç adam bu gerçeği göz önüne alabiliyor Skibbe’nin ardından. Bir İbrahim Altınsay, bir de Uğur Vardan‘ı okudum bugün Radikal’de… Bir onlar bu açıdan yazmış. Bu açıdan bakmış olaya. Bir bu yazılar var benim gördüğüm. Sizin gördüğünüz, duyduğunuz başka var mı?

Skibbe gitti, sonuçların bir anda değişmesi beklenecek. Bülent futbolculuğunda da güçlü karakterli biriydi. skibbe_ankaragucumaciPrensipliydi. Bu özelliği özel hayatında da böyle. Teknik adamlığında da prensiplerinden vazgeçmemişti Bülent. Öyle olmaya da devam edecek… Yine öyle olacak, başkanla takışacak vs. Benim Bülent hakkındaki tek endişem ya sonuçlar ters giderse… Polat onu gönderirse… Bülent’e yazık olmayacak mı?..

Danke Schön Herr Skibbe. Takımdan ayrılırken gösterdiğin açık sözlülük, efendilikten dolayı. Senin gibilere ihtiyaç var…  10 yıl sonra bir daha görüşmek üzere… Ölmez sağ kalır-sa-k

Kategorisi GenelYorum (0)

MHK mı, UEFA mı?


FIFA kokartlı hakem Selçuk Dereli, UEFA Kupası’ndaki Manchester City-FC Kobenhavn 3. tur rövanş maçında düdük selcuk-dereliçalacak. 2-2 tamamlanan ilk maçın rövanşında görev alacak Dereli’nin yardımcılıklarını, Cem Satman ve Emre Eyisoy yapacak. Bülent Yıldırım ise karşılaşmanın 4. hakemi olacak.

Manchester’daki karşılaşmanın gözlemciliğine ise UEFA tarafından önemli bir atama yapıldı. Bu sezon Avrupa’da 6. karşılaşmasını yönetecek Dereli’nin performansını yakından takip eden UEFA, (A) Milli ve kulüpler düzeyinde Türkiye’nin maçlarında birçok kez düdük çalan eski hakem ve halen UEFA Hakem Kurulu Üyesi olan İskoç Hugh Dallas’ı görevlendirdi.

Dereli’nin yöneteceği Manchester City-FC Kopenhag karşılaşması, perşembe günü TSİ 21.45’te başlayacak ve TRT 3‘ten naklen yayınlanacak.

Ligimizin en çok tartışılan hakemi oldu Galatasaray-Kayserispor maçı sonrası. Gerekçesi malumunuz Lincoln‘e gösterdiği ikinci sarı karttı. Bu yüzden Lincoln takımını yalnız bırakmıştı ve belki de tamamlayamadığı Kayseri, oynayamadığı Antalya maçlarında kaybedilen puanlar yüzünden Skibbe gitti. Belki o kırmızı kart olmasa Kayseri maçında iyi futbol oynayan Lincoln maçı farka götürecekti, Antalya maçında skoru takımının lehine taşıyacaktı vs… Skibbe’nin kötü sonuçlar almasında suçlu Selçuk Dereli’dir demiyorum canım. Sadece şeytanın avukatlığı bu yaptığım…

FRANCE SOCCER UEFA CUPSelçuk Dereli’yi izleme fırsatı tanıyacağo için TRT’ye teşekkürler. Çünkü kendisini bu maçta farklı izleyeceğiz. En azından ben verdiği her karara dikkat edeceğim. Kayseri maçında Lincoln’e kart gösterdiği pozisyonun bir çok örneğini Bordeaux-Galatasaray maçında gördük. Ne sarı kart verildi ne de bir uyarı, futbolcu hakemden oyuncunun açılmasını istemedikçe kimse hakem bu tür pozisyonlara müdahale etmedi. Bakalım Selçuk Dereli Lincoln’e verdiği sarı karı bu maçta gösterebilecek mi? Kendisine kart göster işareti yapana sarı kart verebilecek mi? Göreceğiz. Eğer Süper ligde gösterip, UEFA maçında gösteremiyorsa, hakemlerin MHK talimatlarına göre hareket ettiğini ve MHK’nin ne kadar çağ dışı yöneltildiğini anlayacağız.

İsviçreli hakem Claudio Circhetta bir önceki maçta Wendel’e aldatmaya yönelik hareketten dolayı sarı kart göstermişti. Kendisini alkışlarla protesto eden Bordeaux’lu futbolcuya, herkesin protesto etme hakkı vardır diyerek,  ikinci bir sarı kart göstermemişti…

Kategorisi GenelYorum (0)

Blanc mı akıllı, Skibbe mi?


Cevaplanması o kadar basit bir soru değil. Ama bazen bu soruyu 95 kelimede cevaplandırıp bir tahmin yapmamız isteniyor. Ki bir çok parametrenin sonucu belirlediği futbol oyunu hakkında 95 kelimeyle maçı yorumlamak çok zor. Neyse ki gönlümüzce yazabileceğimiz -mahkemeler kapatmadıkça- böyle serbest kürsülerimiz mevcut.

gorcuffDaha önce de belirttiğim gibi Bordeaux’nun şampiyonlar liginden gelmiş olması turun çoktan kaybedildiğinin bir göstergesi değil kesinlikle. Bir kere futbolun en basit gerçeğine göre maç oynanmadan kaybedilmez. (klişelerin hastasıyız) Bu yüzden bu akşam şanslar eşit diyebilirim. Fakat iki takımın formu da iyi değil. Bordeaux en son Marsilya’ya kaybetti ki bu da şampiyonluk yolunda aldığı en büyük darbeydi. Üstelik mağlubiyet de bir harakiri de söz konusu. (Golü Bordeaux’lu Chamakh kendi kalesine atmıştı) Ardından da Grenoble gibi vasat düzeydeki bir takıma puan kaybettiler kendi evlerinde. Marsilya maçından önce de Lille deplasmanında öne geçtikleri maçta 1-2 geriye düşüp, akşamki maçta da en büyük kozları olacak Gourcuff’un golü ile beraberliği yakaladılar. Ligin ilk yarısında Lille ile oynadıkları maçta yine öne geçen taraf olmalarına karşın maçta 2-1 yenik ayrılmışlardı. Ligin ilk yarısında Nice ile oynadıkları maçta da son 15 dakikada yedikleri iki golle maçtan yine bir puanla dönmüşlerdi. Haftasonu Grenoble ile oynadıkları maçta da 1-0 öne geçen taraf yine Bordeaux olmuştu. Ancak yine yine 15 dakika kala yedikleri golle bir puana razı olmak zorunda kaldılar. Bordeaux’nun bu yıl dikkat çeken ve yarım yamalak izlediğin maçı ise deplasmanda oynadıkları ve 3-0 geriye düşüp 4-3 kazandıkları Monaco maçı. Yamulmuyorsam da bu maç tam UEFA’da son 32 cassiodesouzasoareslincolnkuraları çekildikten sonra oynanmıştı ve Bordeaux korkuttu başlıkları ile kendine yer bulmuştu gazetelerde. Fakat bu maç aslında Galatasaray için bir umut ışığı. Çünkü burada önemli olan Bordeaux’nun maçı 3-0’dan gelip 4-3 kazanması değil önemli olan. önemli olan bu takımın Monaco gibi son yıllarda oldukça vasat olan bir takımdan 3 gol birden yiyebiliyor olmaları.  Zaten kazanmaları gereken bir maçı geriden gelip kazanmış olmaları çok normal. Şampiyonluğun adaylarından biriler. Attıkları son iki gol de 88 ve 89’uncu dakikada ceza sahası içine gönderilen duran toplar sonrası gelen goller. Yani her takımın bulabilmesi mümkün türde olan goller. Burada irdelenmesi gereken şey bu takımın nasıl 3 gol yiyebildiği. Skibbe eğer bu maçı izlemişse Bordeaux’ya gol atmanın ne kadar kolay olduğunu çözmüştür. İleriye çıktıklarında defanslarında büyük boşluklar verdiklerini söylememiz mümkün ve savunma olarak da çok hamleli oynamıyorlar. Bu yüzden Lincoln, Kewell, Baros gibi oyuncular çok daha rahat oynayacaklardır.

Rakibi çok yerdik. Ama Galatasaray da gerçekten iyi bir durumda değil şu anda. Sarı – Kırmızılı takım ligde kötü bir performans sergiliyor ama rakip takımın teknik direktörü Laurent Blanc maç öncesi basın toplantısında “Benfica ve Berlin deplasmanlarında nasıl oynadıklarını biliyoruz” diyerek aslında Galatasaray’ın UEFA Kupası maçlarını dikkate aldığını bu yüzden de korkulacak bir takım olduğunu söylüyor. Evet Antalya’ya kaybettik, Kayseri maçında çok şanssız bir şekilde 3 puanı alamadık ancak bu takım UEFA’da farklı oynuyor. Benfica maçında rakibe bakınca Aimar, Nuno Gomes, Reyes göz korkutucu gol silahlarıydı fakat Galatasaray orada futbolun nası oynanacağını gösterdi. Attığımız gollerden belli! Tabi ki şans da bizim yanımızdaydı Benfica da oldukça gol kaçırmıştı. Berlin maçında ise yine atak nasıl yapılır bunun en iyi derslerini verdik. Fakat o maçta defans nasıl yapılmazın da örneklerini sergiledik. O 10 dakika benim için hiç geçmemişti.

Bu maç Skibbe’nin son şansı değil belki ama değerlendirmesi gereken en önemli şanslardan birisi. Bu akşamki maçtan olumsuz sonuçla dönülmesi halinde yönetimin -bence gereksiz olan- radikal kararlar alacağı çok açık. En azından Skibbe sene sonu gönderilme ihtimalinin farkında olacaktır. FBL-EUR-C1-FRA-ENG-CHELSEA-BORDEAUX

Galatasaray’ı bu maçta bir adım öne çıkaran en önemli şey ise yine rakip takım teknik direktörünün açıklamaları: Geçen yılki maçta Galatasaray’ın üstüne gidince gol yemiştik, sonra da çok pozisyon vermiştik. Şimdi geçen yıldan daha güçlüler. Hücum yönü kuvvetli bir takım. Defansın arkasında Servet ve Meira iyi bir ikili. Arda’yı da çok beğeniyorum. Ayrıca Kewell oynayacak mı oynamayacak mı merak ediyorum. Bizim için Fransa Ligi şampiyonluğu öncelikli hedefimiz. Daha sonra Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı amaçlıyoruz. Şampiyonlar Ligi’ne katılmak, kulübe büyük bir ekonomik getiri demek. UEFA’da şampiyon bile olsanız kulübünüz iyi para kazanamaz. Öncelikle Fransa’da lig şampiyon olmak istiyoruz. UEFA’da da ilerleyebildiğimiz kadar ilerleyeceğiz…

GALATASARAY TEKNIK DIREKTORU MICHAEL SKIBBEBu açıklamaları takımının üzerindeki UEFA Kupası baskısını azaltmak için söyleyebilir fakat farkında mısınız bilmem ama o baskıyı alırken lig mücadelesinde bir baskı yaratmış oluyor Blanc bu durumda. Yani aslında bir yerden feragat edebiliriz derken şampiyonluk yarışında yarattığı baskıyla da şampiyonluğu tehlikeye atıyor. Hangi akıllı adam bunu yapar ki? Rakibini yanılgıya düşürmek isteyen akılıı bir adam bunu yapabilir.

Blanc’ın ne kadar akıllı olduğunu bu akşam göreceğiz. Aynen Skibbe’nin de öyle. Ancak eğer Bordeaux gerçekten UEFA’dan bir beklentisi olmayan konumda ise, maddi gelirdense Kadıköy’de kupa kaldırmanın yaratacağı gururu yaşamak isteyen ve bu yüzden UEFA’da final oynamayı daha çok hedefleyen Galatasaray daha çok baskın olan taraf bu akşam. Kaybededebiliriz ancak Benfica ve Berlin maçlarındaki gibi oynarsak en azından tur için avantajlı bir skorla döneceğimizi düşünüyorum…

Kategorisi GenelYorum (0)

Şifo’nun nefesi yetecek mi?


Sezon açılışını, Hikmet Karaman’ın görevine daha ilk maçına çıkamadan son vererek yapan Antalyaspor, ardından takımın başına getirdiği Joseph Jarabinsky ile de çok geçmeden yollarını ayırdı. Çek hoca, öne geçtiği Trabzonspor, G.Antep, İstabul B.Ş.B. ve Hacettepe maçlarından puan alamayarak kendi ipini çekmiş oldu.

Teknik kulübe bu kez Malatya ve Sarıyer’deki başarısız tecrübelerinden sonra Ulusal Takım kariyerine kendi isteğiyle son veren Mehmet Özdilek’e emanet edildi. Özdilek’in Antalya kariyeri tartışmaya açık başlasa da, iki puanla ligin dibinde aldığı takımı 16 hafta sonunda 13 puanla 16. sıraya yükseltti. Süper Lig’e ara verilen şu günlerde Antalyaspor, Fortis Türkiye Kupası grubunda son maçında G.Antep’i yenip son sekize kaldı.

Devamının gelip gelmeyeceği bilinmez. Ama Antalyaspor’un iki buçuk ayda geldiği nokta, Özdilek’in başarılı olduğunu söylemek için yeterli neden oluşturuyor. Özdilek bu başarıyı nasıl elde etti?

Antalyaspor’a gelme nedenini “Elimde sihirli değnek yok, ama bir şeyler değiştirebileceğimize inandığım için bu görevi kabul ettim” sözleriyle açıklayan genç teknik adam, ilk maçında (ligin 9. haftası) takımına sezonun ilk galibiyetini yaşattı. Ertesi hafta, Sivasspor’u 2-1 ile geçerek ekibine, şampiyonluğa oynayan bir takımdan puan almanın moralini aşıladı. Bu iki galibiyet bile ligin ilk sekiz haftasında eleştirilen oyuncuların özgüveninin yerine geldiğunu gösteriyordu. İlk sekiz haftada 18 gol yiyen takım Özdilek’le çıktığı lig maçlarında 6 gol yerken, kupada Trabzonspor’dan 3 gol yedi. Kırmızı – Beyazlılar savunma yapmayı ve kolay maç kaybetmemeyi Özdilek’le öğrendi. Tek yenilgisini, yedi hafta sonra F.Bahçe karşısında aldı.

ANTALYASPOR DA MEHMET OZDILEK ILK MACINA CIKTIAra transfer döneminde huzuru bozan oyuncuların gönderilip, ligi bilen oyuncuların kadroya dahil edilmesi Özdilek’in yaptığı en akılcı işlerden. Hazırlık kampında yeni oyuncuların takıma uyumunu hedefleyen teknik adamın bunda başarılı olduğunu Tita’nın performansından anlıyoruz. Brezilyalı, yeni takımıyla ilk resmi maçında (Gaziantep) gol atmakla kalmadı, sevincini yedek kulübesine kadar taşıdı. Özdilek’in o maça üç forvetle çıkarak takımın oyun yapısında gözle görülür bir değişimi başlattığı da gözden kaçmadı.

2006-07 sezonunda Bülent Korkmaz, Kayseri Erciyesspor’u 11 puanla -tıpkı Mehmet Özdilek gibi- ligin en dibinden teslim almıştı. Korkmaz yönetiminde Erciyes 26 puan toplayarak lige tutundu, ancak son haftalardaki Rize maçında, uzatmalarda gol yiyerek ligde kalma şansını yitirmişti. Erciyes o sezon Federasyon Kupası’nda Trabzonspor ve Galatasaray’ı eledi. Tartışmalı finalde Beşiktaş’a kaybetti. Ancak ligden düşmesine rağmen UEFA Kupası’na katılma şansı bulan belki de ilk kulüp oldu.

Süper Lig’de gelecek haftalarda ikinci bir Kayseri Erciyes-Bülent Korkmaz mücizesinin yaşanması muhtemel gözüküyor. Mehmet Özdilek’in takımın başına daha erken geçmiş olması bu hikayenin Erciyes’inkine göre “daha” mutlu sonlanacağını düşündürüyor.

Kategorisi GenelYorum (0)

“Türkü Baba”* Detone Oluyor…


Bir önceki sezonun en değerli oyuncusuydu. Büyük takımdan Anadolu takımına gidip tekrar başka bir büyük takıma dönmek gibi bir başarıyı gösterdi. Geçmişte böyle oyunculara rastlamak çok zordur. Çünkü birçoğu büyük takımda oynamanın ağırlığına değil “İstanbul”a yenildiler.

Fernbahçe’den gönderilme sebebi Shevchenko’yu tutamaması olarak gösterildi. Ancak her zaman tersini iddia ederek, “O maçta Shevchenko’yu marke etme görevi başkasınındı ama şimdi söylemeyeyim en iyisi…” dedi. Sivas’ın Bülent Uygun’la yakaladığı çıkışta takım az gol yiyen ünvanı alırken savunmanın en göze batan oyuncusu oldu. Büyük bir takımdaki performansıyla ulusal takıma girmekte zorlanan “dev adam” Sivas’taki oyunuyla çatlak seslere karşın Ulusal takıma sık sık çağrılmaya başlandı.

Sözlemeşi bitince, yönetimin finansal kötüye gidişi düzeltme adına attığı başarılı bir adımla büyük paralar isteyen Tomas’ın alternatifi olarak Galatasaray’ın kadrosuna dahil edildi. Geçmiş performansına bakılınca herkes gelişi hakkında iki kere düşünmeye başladı.

Futbolda geçmişin değil geleceğin olduğunu geçen sezonki performansıyla çok iyi kanıtladı. Song’un yanında sırıtacağı, yokluğunda ise tek başına defansı idare edemeyeceği söylendi çok zaman. Ancak Afrika Kupası döneminde Emre Güngör takviyesiyle kısa zamanda uyumu sağlayıp çoğu zaman defansta, zaman zaman da sahada tek başına “güreşti” rakip takım forvetleriyle. Maçlarda kilidi çözen gollere de imza atarak taraftarın sevgilisi Ulusal takımın da vazgeçilmezi oldu. Avrupa Şampiyonası’nda sakatlığına karşın iki kişilik oyunuyla da Avrupalı’nın da dikkatini çekerek günümüzde ülkemizin en önemli defans oyuncusu haline geldi.

Ulusal Takımın ve Galatasaray’ın başarılarındaki kilit isim şu sıralar geçen sezon gösterdiği yüksek performanstan uzak bir görüntü çiziyor. Özellikle son üç maç üstüste defansında bulunduğu takımların defansif hatalarla gol yemesi dikkatimi çekti. Önce Belçika maçında, ardınan Antalya ve son olarak da Bellinzona maçında yenilen son golün ortak noktası defansif hatalardı. Kocaelispor maçındaki bireysel hatasıyla bu sayı dört oluyor.

Herkes bilir ki yan toplarda tehlikeli bölgeye toplaşan rakip takım oyuncularını topa müdahale etmemeleri için defansı yapan takım oyuncuları adam paylaşımı yapar. Bu paylaşımı yapma görevi de topu karşılayacak kalecinin ve defansın en kıdemli oyuncusunun görevidir. Ancak Ulusal Takımda Volkan ve Servet, Tuncay’ın tutması geren Sonck’u, Tuncay’ın yerine giren Halil Altıntop’a Sonck’u tutması gerektiğini hatırlatmayarak golü yememize sebep oldular. Maç sonrası Servet bunu konsantrasyon eksikliğine bağlayıp hatasını kabul etti. Antalyaspor maçında yine bir yan top organizasyonunda yenilen gol sonrası aynı tür açıklamayı yaptı. Bellinzona maçında yenilen üçüncü golü sadece ona mal etmek haksızlık olsa da defansif organizasyonu yapması beklenen kişi olan Servet 8 Galatasaraylı’nın arasından La Rocca’nın vurmasına karşı gelemedi.

Son Kocaeli maçında ise yenilen golde Taner’in avrupai bir vuruş yaptığı söylemek gerek. Fakat Servet’in de kaleye sırtı dönük olan oyuncuya pozisyon aldırıp şut attırması defansif zaaflarının zirve yaptığı andı bence. Bu belirgin düşüşü durduracak kişi Servet ve Skibbe’dir. Zira yazın fazlasıyla zafer türküleri okuyan Servet’in sesi yorulmuş gibi. Şu sıralar fazla detone oluyor…

*(Türkü Baba, kamplarda türküyü dilinden düşünmeyen Servet’in lakabıdır.)

Kategorisi GenelYorum (0)

Season Preview 2008/09: Turkcell Super Lig


The Turkish Super Lig begins on the 23rd August. Before the entertainment starts Inside Futbol casts an eye over how the teams prepared for the new season. (insidefutbol)

Ankaragücü

The team from the capital will continue to be a mid-table team. They have lost their strongest midfielder, Giani Stelian Kirita, a Romanian international, but in bringing in 11 players seems to go some way towards making up for his loss. Buying two tall strikers like Mehmet Yilmaz and Leo Iglesias will help the team to score more goals as both will combine well with their best player, the Brazilian Jaba.

Ex-Ankaragücü defender Hakan Kutlu will celebrate his 28th year at Ankaragücü, and has been the manager of the team since he retired from football in 2007. In his first season with Ankaragücü he led the club to 8th place. With a stronger team this term they will fight for a European place, but the question is can they achieve it? Their U-17 player Abdülkadir Kayali is the youngest player in the squad (born in 1991), and he is ready to shine if he gets the chance to play in the first team. English club Manchester City have already made an enquiry about an availability.

Ankaraspor

When they first gained promotion to the Super Lig, their idealistic but not realistic president stated they would be champions within five years. Last season however they were almost relegated. On the bench they have hired Aykut Kocaman again, he started last season with Ankaraspor but was fired after just eight weeks of the campaign. He is the one of the most young and talented managers in the Super Lig and I have no doubt that he will make Ankaraspor a much better side than they were last season.

Although they have lost important players this has been offset somewhat by the capturing of five important first team players from their rivals. From Besiktas Baki Mercimek and from Mehmet Çakir could help the team up the table. Managing to hold onto strikers De Nigris and Neca makes Ankaraspor a frightening team going forward, and with Swedish international defender Fredrik Risp and Slovakian international goalkeeper Stefan Senecky they are going to be hard to score against. They also have a young Liberian talent Theo Weeks, who could be the surpise of the league.

Antalyaspor

The Turkish Super League seems to be the most trigger-happy league when it comes to firing managers. Last year the Çaykur Rizespor board fired their manager in the very first week of the season after losing 4-0 to Galatasaray. Newly promoted Antalyaspor fired their promotion winning manager a week before the season begun and signed their former boss, Czech Joseph Jarabinsky.

In pre-season they brought in 12 players including ex-Galatasaray player Orhan Ak, Volkan Arslan and national team goalkeeper Ömer Çatkiç from Gaziantepspor. If they are to avoid relegation, (but i personally don’t give them a chance), they will surely owe their survival to the performance of those three arrivals, plus the help of the two Polish defenders Bieniuk and Dziewicki.

Besiktas

One of the favourites to win the title. Even though they have a good team, mistakes in the running of the club could bring them trouble. Pre-season began with a declaration from their most well known ultras -which English fans are familiar with after both Liverpool and Tottenham played in Turkey- “Çarsi”. They declared that they have withdrawn their support for the current regime.On the transfer front the team began by losing talented Ibrahim Kas, who signed for Getafe, Baki Mercimek was released by the club, and after losing two central defenders and Gökhan Zan became out of contract, they had just two defenders left. Brought in to address this were Tuna Üzümcü for free and Udinese defenders Tomas Zapotocny and Tomas Sivok for € 6.950 million.

While Besiktas were at their pre-season camp in Austria, two captains of the team got into a fight. After this fight they were transfer listed and told they would be excluded from the team, but they have already been forgiven and are now part of the team again. This behaviour of the board made every fan upset because it wasn’t the first time that the management of the club had made a decision and then simply reversed it.

To build up a strong defensive structure they also bought left back Anthony Seric from Panathinaikos. But his transfer is still on hold, because they have a Gordon Schieldenfeld problem. They signed him in January for € 1.5 million and after he played just a few games decided to be sell him. However, the Black Eagles are still waiting for him to find a new club but there are still no offers to buy him.

The biggest executive fiasco happened over Fahri Tatan’s transfer. The defensive midfielder sold was to Konyaspor and learned that he has been transferred from an SMS message!

Despite problems they still have perhaps the strongest attacking players in the league. Matias Delgado (chosen as new captain after the fight) will be an important player this season, while Holosko, Bobo and Mert Nobre will be relied upon to score the goals. In the midst of all this chaos they are still bringing players to the club. One of them is Aydin Karabulut, a player who should be watched. If Batuhan uses his chances better we will memorize his name in all the Besiktas games. He was also wanted by Manchester City.

Besiktas could win the title but it doesn’t look so easy for them. I do though believe they could do something in the UEFA Cup.

Bursaspor

They were one of the busiest teams’ in the transfer market this summer, selling 14 players and bringing in 12 new faces. After underachieving last season the board brought in Samet Aybaba as manager. He has won the Turkish Cup with two different teams and his pedigree can’t be questioned.

Losing central defenders Egemen Korkmaz and Ismail Güldüren will push them into the trouble though, because, they couldn’t sign good replacements. However, the signing of ex-Kayserispor goalkeeper Ivankov is one the best pieces of business of the summer. Bursa also brought in experienced Yusuf Simsek. Importantly, Belarusian Maxim Romaschenko can be the difference between being competitive in the Super Lig and not.

Denizlispor

A team which once competed in the UEFA Cup and knocked out French champions Lyon but lost to eventual winners Porto in the 2002-2003 season, will try to stay away from the bottom of the table for this season. They finished last season in 7th place, a real surprise given their limited facilities.

According to the transfermarkt.de they are the lowest market value team in the Super Lig. They lost their important first team players like Yusuf Simsek,Gökhan Güleç and the goalkeeper Souleymanou Hamidou. They will try to stay in the league with their youth and unknown players which looks so hard.

Eskisehirspor

The real Anatolian legend has returned to his home. They were the first team which had pushed to be champions in the early years of the Turkish First League. Between 1968-1974 they finished 2nd three times, and twice in 3rd and 4th position. They are the one of the Anatolian teams who won the Turkish Cup in its early seasons too. Also in the 1970-71 season they made history, knocking out Spanish side Sevilla 3-2 on aggregate. But after all this history they were relegated in 1982 to the second league. Even if they had managed to get promoted to first division for a few seasons they couldn’t have stayed up.

In 2007 with help of the minister of finance they signed ex-national team legend Sergen Yalçin and began to build up a very strong squad. Despite the fact that they made a good start to the season they almost lost their chance to win promotion. They finally managed to book their ticket to the Super Lig in the play-off games. They won their first play-off game after a penalty thriller and in the final they won 2-0.

Like every promoted team in Turkey their board have started to change things. They signed a new coach and 16 players. Amongst those 16 players, Tayfun Türkmen, 21 year-old from the Galatasaray youth academy, Oguz Sabankay and ex-Lille and Besiktas player Souleymane Youla are the flamboyant signings with important Super Lig experience.

Every football fan would like too see Eskisehir in the Super Lig for the next few seasons because of their great stadium and atmosphere, but staying up will be tough enough for them.

Sivasspor

Although they failed their European Dream (lost out in qualifying recently) last season’s Anatolian wrestler is still a danger in the Super Lig. They became successful with a limited bench but this year they bought eight players to strenghten the team. Two of them are important first team players including Cameroonian Herve Tum and left winger Faruk Bayar. Selling Bulgarian Ivan Cvetkov though could be the wrong decision. Also if they could hold onto Ugur Yildirim they will be stronger than last year. Even if they don’t manage to scale the heights reached last season they look a sure bet for the top 5.

Trabzonspor

The big brother of all Anatolian teams had a sensational summer buying more than 20 players. After fininshing in an unsatisfactory place in the league former national team manager Ersun Yanal changed the whole team. While buying so many players, he didn’t forget the future and signed 12 players younger than 23. But signing Gökhan Ünal from Kayserispor could be the best signing of the season. He was wanted by Istanbul’s big teams and there was also interest from Russian clubs. We will see what he is going to do.

They signed Rigobert Song, Egemen Korkmaz and Giray Kaçar for central defence, which was easily their worst position last season. Song could be the key player for them this season. They also signed Belgian Cristian Brüls for the future, but loaned him out to MVV Maastricht immediately.

Flying Guinea winger Ibrahima Yattara was made the new club captain, and this extra responsibility could take his performances onto the next level. Yattara can be a really careless player but Ersun Yanal thinks that the captaincy will improve his behaviour. Although they are the one the biggest teams, in my opinion they are going to be the surprise team of the Super Lig.

Gaziantepspor

Just a few years ago Gaziantepspor was the team most sides were frightened of visiting, but they were almost relegated last season. After changing their president of 12 years they lost their place in the top half of the table.

This summer they lost some important first team players but defenders Bekir Irtegün and Armand Deumi will try to help the team’s position to be secure. Their strongest area is undoubtedly midfield. They have some young and experienced players, and if manager Nurullah Saglam can find a good balance for that area they will push themselves to their limits and find their way back to the top half again.

Having just two strikers will make the task of scoring harder. If they don’t sign another striker their job will be hard.

Hacettepe SK

If there is anybody who follows the Super Lig very closely, they could be surprised with the name of this team and ask “who are they!?” If you look at the whole page you didn’t see the name of the Gençlerbirligi OFTAS. Let me summarise: Hacettepe is a district name in Ankara. In early years of the Turkish first league they were competing but they couldn’t stand against the footballing giants and closed in 1988. Gençlerbirligi OFTAS was the feeder club of Gençlerbirligi, both owned by the same president. The president Ilhan Cavcav bought OFTAS seven years ago and left them as a Super Lig team without changing their name. As you understand OFTAS has changed their name to Hacettepe SK. Everybody in Turkey, especially in Ankara from that district got excited after this exchange.

They have tried to hold onto the players that did so well for them last season but lost their best defender Giray Kaçar. They are an unpretentious hardworking team and I think this will bring them the success they need to stay in the league.

Istanbul Büyüksehir Belediyespor

They enjoyed a great campaign last season starting with a 2-0 victory against Fenerbahçe. With the help loan players from bigger teams they finished the season in 12th position. Succesful young and talented former u-17 manager Abdullah Avci will try to move his team up into the top-half this season. 24 year-old Ibrahim Akin and striker Adriano will be the important players for Istanbul BB. They signed Okan Buruk from Galatasaray and I think he will help the team with his experience gained from the national team and Inter Milan. Replacing the retired Mert Korkmaz with Metin Depe is a good transfer. They didn’t choose to make big changes to their team because they believe in stability and supporting their manager like Hacettepe SK.

Kocaelispor

This team went into the transfer market with grand ambitions this summer, trying to sign Dutch legends Patrick Kluivert and Edgar Davids. In the end they settled with ex-Fenerbahçe and national team player Serhat Akin. From time to time he performed very well at Anderlecht but problems with the manager brought him back to Turkey again. Their other good signings are Bülent Bölükbasi from Gaziantepspor, Serdar Kulbilge from Fenerbahçe, Tolga Seyhan from Trabzonspor and Serbian Nenad Jestrovic form Red Star. Ex-national team goalkeeper Engin Ipekoglu is going to manage the team. He showed the Turkish sports media that he could do good things when he was the manager of Bursaspor. He could bring back the former Turkish Cup winners back to a competitive level over the coming years….if he doesn’t get fired.

Fenerbahçe

They continue to sign world class players as a main part of their transfer policy. But how is it logical to pay €14 million for Daniel Güiza while Ronaldinho costs €21 million? As a part of the European Champions Guiza should continue his excellent form from last season (28 La Liga goals) to prove his is truly worth the huge fee. When Galatasaray hired Karl Heinz Feldkamp Fenerbahce fans were critical of his age, but now their club has hired the 70 year-old Aragones. Firing Zico, who is the most successful manager in Fenerbahçe’s history in Europe, seems to be a strange move, but that is a tradition of Fenerbahçe. If you can’t win the title, what ever you do, you will be shown the door.

It wasn’t so hard to implement Aragones’s football mentality for the Spanish national team because most of them were playing as Aragones wants at their clubs. Fast, to feet and surging into the area. But Fenerbahçe’s last five years is related to Alex De Souza. To make him a first team player every manager changed the style of to play with one striker. But Aragones is trying to manage the team how he managed Spain, which looks so hard for Fenerbahçe I think. The strongest part of Spain was the midfield position and Marcos Senna was the key player here. Mehmet Aurelio could have been the Marcos Senna for Aragones, but Fenerbahçe didn’t renew his contract and lost him for free, and are now still trying to fill his position.

According to speculation Marcos Senna could be a Fenerbahçe player soon. We will see. Signing ex-Galatasaray youth player Emre Belözoglu became the one of the most sensational transfers of the summer, simply because when he was playing for clubs outside Turkey he always said that he would only play for Galatasaray if he returned. Emre though chose the money of Fenerbahce and Galatasaray fans were furious.

Even if it looks like they have a strong first eleven their bench is not good enough. There is no experienced goalkeeper behind Volkan Demirel, and also no experienced defenders behind Edu and Lugano. If one them gets injured or suspened Fenerbahçe will be in real trouble.

The European Championships come-back goal-king Semih Sentürk will be the most important player in the team, and will have to perform if the Canaries are to win the title.

Konyaspor

Former U-21 manager Rasit Çetiner has built up a new team, buying 15 and selling 10 players after an unsuccessful season. The players they signed are experienced Super Lig players, including Erhan Albayrak, Ismail Güldüren, Cihan Haspolatli, Fatih Egedik, Sener Askaroglu, and Fahri Tatan. They have a quality squad but if the new signings don’t gel quickly and the squad doesn’t find harmony they could be in a big trouble this season again.

Kayserispor

Maybe they are the team most ready for the new season. Amongst the transfers they made were two highly rated players who were playing for Wigan Athletic before the end of the last season. Signing Julius Aghahowa and Salomon Olembe from the English Premier League is a really big thing for an Anatolian team. These transfers will help the fans to forget Ivankov’s and Gökhan Ünal’s departure. They brought in a replacement number one in the form of Souleymane Hamidou and also loaned Milan Purovic from Sporting Lisbon. Another coming in was U-21 talent Eren Güngör from Altay. He is a player who should work well with youth midfield player Abdullah Eren. After Gökhan Ünal’s departure all responsibilities are on Mehmet Topuz’s shoulders, but he must not try to do everything on the pitch.

Kayserispor will be more successful than last season and I’m sure they are going to make a name for themselves in the group stages of the UEFA Cup.

Gençlerbirligi

Another team that suffered last season through firing their manager so easily. That was the reason they finished in 15th even though they had a strong team. If they can keep faith with manager Mesut Bakkal, who likes to play pressing football, they could push for one of the European places.

Losing powerful attackers Mehmet Çakir and Nigerian international Isaac Promise could not be a easy thing for any team, but the president is one of the best spotters of talent there is. He is the one who brought Geremi Njitap to the football scene. After Isaac’s departure, they signed 21 year-old Australian Bruce Djite as a replacement. For Çakir’s place they snapped up Hertha Berlin’s Bilal Çubukçu. Their defence looks their strongest position. Chilean goalkeeper Nicolas Peric is going to wear a kit reminiscent of Spider-man in matches according to the sport agencies. Watching this team is going to be very interesting.

Galatasaray

We left the last year’s deserved winner to the end. As in previous seasons, a young and hungry team is still ready for success. The squad has been strengthened with Italian goalkeeper Morgan De Sanctis, Champions League winner Harry “Potter” Kewell and Bundesliga winning captain of Stuttgart Fernando Meira. If you compare the careers of these three players with the transfers of their rivals, Galatasaray will once again be top of the tree.Galatasaray probably made the best transfers in Turkey, because there is no player, who has played two Champions League Finals in Turkey except Roberto Carlos. In my opinion though I think the best transfer Galatasaray made was holding onto Arda Turan. He showed that he is a world class talent at Euro 2008, and he will be the team’s most dangerous player this season.

Fernando Meira will cover the loss of Rigobert Song and play alongside Servet Çetin. Meria’s ability to dictate the game from defence will add more power to the team. Harry Kewell’s one goal and one assist in the Turkish Super Cup has put Lincoln’s nose out of joint. He is still searching for the form of his Schalke days, and will have to work harder to claim a place in the first eleven.

Having Shabani Nonda and Ümit Karan as a strikers is such a good thing, but is not enough because if they are both injured or suspened at the same time. This could be a weakness for Galatasaray because there is no other strong striker in the squad. Also the team needs another right back because there is only one Sabri Sarioglu.

Hiring Michael Skibbe is a very smart move to try get consistency from Lincoln and the other young players. Everybody knows that he works very well with youth players,but at a big team like Galatasaray you should be successful besides bringing through youth players. If Skibbe continues to manage the team without making any big changes from last season his path to success will be easier.

Kategorisi GenelYorum (1)


Takip et // Follow

Açık Radyo – Efektifpas

15 günde bir her pazartesi 19.30'da, 94.9 Açık Radyo'dayız. Duyurularımızı takip etmek için Twitter hesabımızı takip edebilirsiniz...

RadyoEfektifpas

Programlarımızın tüm podcast kayıtları online olarak bulunmasa da dinlemek isteyenler için bir kaç adet program mevcut

‘Salvador’ Guti

Johan Cruyff

Arşivler

Bülent Korkmaz – 3

Tottenham Hotspurs

Nazım Hikmet Ran

HaberVesaire Spor

Video Bug Report

Açılmayan bir video varsa resme tıkla, videonun linkini yolla Teşekkürler...

Facebook Hayran Sayfası

Ekim 2024
P S Ç P C C P
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
28293031