Eklendigi tarih 29 Haziran 2011. Etiketler: Almanya, ekvator ginesi, Equatorial Guine, Genoveva Añonma, germany, kadınlar dünya kupası, norveç, world cup
Genoveva Añonma – Equatorial Guine
Almanya’da devam eden Kadınlar Dünya Kupası’nın 4. gününün ilk maçında D Grubunda Norveç ve Ekvator Ginesi karşı karşıya gelecek. Eurosport’tan izlenebilecek mücadele TSİ 16.00’da başlayacak.
Tarihlerinde daha önce birbirleriyle karşılaşmamış iki takımın mücadelesi, Ekvator Ginesi’nin Afrika kıtası dışında ilk defa oynayacağı bir maç olma özelliği de taşıyor.
Maç öncesi Ekvator Ginesi’nin defansı takımın en zayıf olarak gözüküyor. Kupaya katılan takımlar arasında eleme maçlarında kalelerinde en çok gol gören takım olmaları bunda etken. Dünya Kupalarının gediklisi Norveç’inse Isabell Herlovsen, Lene Mykjaland ve Leni Laursen Kaurin ile gol bulma ihtimali bu durumda yüksek gibi görünüyor. Norveç’in daha önceki dünya kupalarında Afrika kıtasından katılan takımlardan karşılaştıkları Nijerya’yı 8-0, Gana’yı da 7-2 yenmeleri İskandinav ülkesininin kazanma ihtimalini kuvvetlendiriyor.
Eli Landsem (Teknik Direktör/Norveç): “Hazırlık dönemimizden memnunum. Kendimize güvenimiz tam. 3 haftadır birlikteyiz ve hazırız. Rakip hakkında bir şeyler bilmediğimiz için bu maça hazırlanmak kolay olmadı.”
Anonman (Kaptan-Forvet/Ekvator Ginesi): “Dünya dördüncüsüne karşı oynamak kolay olmayacak. Zor bir maç bizi bekliyor.”
Kategorisi 1-Futbol, 2011-Almanya, A Takım, Dünya Kupası, Kadınlar Dünya Kupası, Uluslararası Turnuvalar
Eklendigi tarih 27 Haziran 2011. Etiketler: Almanya, germany, gruplar, İngiltere, kadınlar dünya kupası, meksika, women, world cup
Almanya’nın Wolfsburg kentindeki ilk maçta Kadınlar Dünya Kupası’nın B Grubunun iki önemli takımı karşı karşıya gelecek. İngiltere ve Meksika’nın karşılaşacağı mücadele TSİ 19.00’da başlayacak.
Maç öncesi formu yüksek seviyede olan İngiltere 3 puan için bir adım önde gözüküyor. Turnuvaya hazırlık sürecinde dünyanın önde gelen takımları Amerika Birleşik Devletleri ve İsveç’i yenmiş olmaları da bunun bir göstergesi. Meksika ise aynı takımlara karşı yaptığı hazırlık maçlarında sahadan mağlup ayrıldı.
İki takımın kadrosunda da sakat oyuncu bulunmuyor ancak, Meksika başarılı golcüsü Renae Cuellar’dan yoksun gitti Almanya’ya. Cuellar’ın Maribel Dominguez ile yakaladığı uyumu düşününce bu durum bir dezavantaj gibi görünse de Monica Ocampo bu açığı kapayabileceğini gösterdi.
Bu kupaya en son 1999 yılında katılabilen Meksika o turnuvada sadece 1 gol atabilmişti. O golü atan Maribel Dominguez de bugünkü kadroda yer alan tek isim. İngiltere ise 1995 ve 2007’de katılabildiği turnuvaların ikisinde de gruptan çıkmayı başarsa da daha ileri gidemedi. 2007’deki turnuvada yıldızlaşan Kelly Smith de Almanya’da da takımının en büyük kozu olacak.
Maribel Dominguez (Forvet/Meksika): “Şu anda tarihimizin en iyi kadrosuna sahibiz. Farklı yaş kategorilerinde tecrübeler edinmiş oyuncularımız var. Çok dinamik ve yüreğiyle oynayan bir takımız.”
Steph Houghton (Defans/İngiltere): “Rakibe kendi oyunumuzu kabul ettirmemiz gerek. En önemlisi de maça iyi konsantre olmamız ve o sahada çok iyi bir performans göstermeliyiz. ”
Kategorisi 1-Futbol, 2011-Almanya, A Takım, Dünya Kupası, Kadınlar Dünya Kupası, Uluslararası Turnuvalar
Eklendigi tarih 27 Haziran 2011. Etiketler: 2011 Meksika, b grubu, germany, Japonya, kadınlar dünya kupası, kadrolar, world cup women, yeni zelanda
Kadınlar Dünya Kupası’nın ikinci günü B Grubu mücadeleleriyle devam ediyor. Bugün TSİ 16.00’da Almanya’nın Bochum kentindeki Ruhrstadion’da karşılaşacak Japonya ve Yeni Zelanda’nın son durumlarına bir göz atalım.
Yeni Zelanda’nın bu maç öncesi morali yerinde. Okyanusya kıtasından katılan takım Okyanusya Kadınlar Kupası’nın da son şampiyonu. Daha önce 1991 yılnıdaki kadınlar dünya kupasına da katılma başarısı gösteren takım daha sonraki yıllar Avustralya’nın gölgesinde kaldı. Fakat Avustralya’nın Asya Konfederasyonu’na geçmesiyle tekrar dünya kupalarında kendine yer bulabildi. 2010’daki Okyanusya Kadınlar Şampiyonası’nda kupayı kaldıran takım 50 gol atıp kalesinde hiç gol görmedi.
Japonya ise Avustralya’nın da Asya Konfederasyonu’nun katılımıyla artan rekabete az kalsın kurban gidiyordu. Kadınlar futbolunun önde gelen takımı Çin ile play-off maçına çıkan ve ancak bu şekilde turnuvaya gelebilen Japonya her ne olursa olsun bu kupanın gediklisi. Bu tecrübeyle kendine güvenlerine dair bir sıkıntı yaşamayacaklardır.
İki takım daha önce dünya kupalarında karşılaşmasalar da aralarında oynadıkları 3 dostluk maçının 3’ünü kazanan taraf Japonya oldu. Bir kez de 2008 Beijing Olimpiyat Oyunları’nda karşılaşan iki takımın arasındaki maç 2-2 sonuçlandı.
John Herdman (Yeni Zelanda/Teknik Direktör): “Çok zor bir maç olacak. Belki de turnuvadaki en zor maçımız. Oyuncularımın normal performanslarının dışarına çıkarlarsa olumsuz bir sonuç yaşabileceklerinin farkındalar. Konsantre olursak en azından beraberlikle maçtan ayrılabiliriz”
Nairo Sasaki (Japonya/Teknik Direktör): “Grubun açılış maçı kimle oynarsak oynayalım çok önemlidir. Yeni Zelanda tekniği zayıf ama hızlı ve güçlü bir ekip.”
Kategorisi 1-Futbol, 2011-Almanya, A Takım, Dünya Kupası, Kadınlar Dünya Kupası, Uluslararası Turnuvalar
Eklendigi tarih 20 Haziran 2008. Etiketler: 1998 World Cup, Arda Turan, aurelio, colin kazım richards, come-back king Turkey, Cristiano Ronaldo, croatia, czech republic, Deco, Euro 2008, Fatih Terim, germany, gökhan zan, Greece, Hamit Altıntop, Luka Modric, Mehmet Topal, Nihat Kahveci, Niko Kranjcar, petr cech, portugal, Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, Simao, slaven bilic, Switzerland, Tuncay Şanlı, Turkish national footbal team, turkish soccer, Vedran Corluka
In qualification Turkey didn’t play so well against their rivals from the group. But apart from the game in Istanbul against Greece, the side did begin to show they have the ability to change the result of a game with great comebacks. This has been repeated and for us Turkey fans the three group games have been like deja-vu. (insidefutbol)
Against Portugal Fatih Terim tried to go down as a hero. He played an attacking line-up starting with Mevlut and Kazim on the wings and Gokhan Zan in the centre of the defence (I expressed my doubts about him in my preview of the squad). For the first 15 minutes Turkey couldn’t find that goal, although our attacks looked quick and dangerous. Even though the attacks of Ronaldo, Simao and Deco were stopped in the first half, the defence forgot about Pepe who was a huge threat from set-pieces. After the Portuguese goal, Kazim made a number of fouls which constantly gave the play back to Portugal. After going behind in this game it was all over.
Going into the game against Switzerland neither team could afford to lose. Fatih Terim learnt from his tactical mistakes in the first game and started with Arda and Gokdeniz on the wings. But, with the heavy rain, the tactics of both teams were washed down the drain. Switzerland found the goal due to adapting better and playing a long ball up field, that with Emre Asik and Volkan’s positional mistakes helped Turkey go behind.
Turkey learnt and began too to play with long balls, in order to play this way Terim brought on Semih to replace Gokdeniz and importantly, Mehmet Topal for Aurelio, to hold the midfield against the Swiss. These substitutions and the change in style helped Turkey to change the game and play around the Swiss 18 yard area.
Crosses coming from the wings allowed Turkey to get the important goal, and though the Swiss did find some goalscoring positions, Volkan was at his best to deny them. His save in the 83rd minute was particularly important and many Turkish fans believe this is the moment when destiny intervened. The rest is history as Turkey threatened more and more and eventually Arda, the young shining star from Galatasaray, got the goal in the 92nd minute. If he continues such displays you have to wonder whether Galatasaray will be able to hold onto him for much longer.
The final group game against the Czech Republic was a final game that deserved its name. If the scores were level then it would go to penalties and neither team really wanted that. Turkey struggled to cope with Jan Koller and the ball stuck to him up. Nothing passed the big man as he held the ball up, he was like a wall. His goal in the 34th minute was not a surprise.
After the first half we again saw Terim change the game. He brought on Sabri who offered much more of an attacking threat. Sabri swapped positions with Hamit. This confused the Czechs as Hamit charged forward at will. The opposition still throught he was a right-back. Through playing closely with Sabri and constantly swapping position, both players were able to attack more effectively. The participation of Kazim too, meant that Turkey were able to own the right wing.
Turkey’s domination of that wing helped the second goal arrive, with the help of Cech and the rain of course! But we should not forget the follow up work of Nihat. He was acting like all good poachers do and waiting for the mistake.
The Czechs were of course puzzled to lose their two goal lead and the incredible through ball from Hamit followed by an amazing finish from Nihat gave Turkey their third and sent the Czechs out.
Looking at the Croatian game, all Turkish fans know they obtained fantastic results against England in qualification. This play has been repeated against Germany, so we all know it was no flash in the pan.
With their players like Modric, Kranjcar and Corluka, they seem to have re-discovered something of the spirit they had in the 1998 World Cup, which brought them third place.
Both Turkey and Croatia will fight hard because both are trying to make a place for themselves between the traditional footballing giants. Croatia coach Slaven Bilic’s admission that he fears Turkey’s ability to play in an unsystematic way (swapping positions constantly) makes many in Turkey believe that they are one step closer to victory.
Turkish fans are sure that thanks to the comebacks against Switzerland and the Czech Republic, the team are sure to go into the game with so much confidence. The feeling is that even if Turkey went a goal behind, it is never over and the players always feel they can win.
Of course the decisions of the managers of each team will be crucial. For Turkey though, the position in which Hamit will play will be very important, and missing Servet for the match is a real blow. But I cannot help but think that the match will in fact be decided by the number 14’s of each team, that is to say Modric and Arda. One will continue their journey in the Euros to become a star, but even if one is left behind, we will not forget their excellent play.
Kategorisi Genel