Eklendigi tarih 01 Ekim 2011. Etiketler: Fenerbahce, Galatasaray, Lille, Şampiyonlar ligi, Trabzonspor, UEFA
Şampiyonlar Ligi’ne ilk kez katılan en iyi Türkiye takımı Trabzonspor. Devler liginde 1999/2000 sezonundan itibaren ilk iki maçında 4 puan alan takımların ise yüzde 72’si bir sonraki tura çıktı.
Volkan Ağır (HaberVesaire-30/09/2011)
Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon ülkemiz futbolunu temsil eden Trabzonspor önceki gece Lille karşısında elde ettiği bir puanla B grubunda liderliğini sürdürdü. Bordo-Mavili ekip, ilk defa katıldığı Şampiyonlar Ligi grup aşamasındaki ilk iki maçının sonunda topladığı 4 puan ile Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Bursaspor’un Şampiyonlar Ligi’ne katıldıkları ilk sezonlarındaki ilk iki maç performansını geride bıraktı.
Devler liginde Türkiye takımları
Eleme usulünde oynanan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda gruplara ayrılması, puan toplama esasına dayanan lig usulünün getirilmesi ve turnuvanın bugünkü ismini alması 1992’de olmuştu. Takımların yarıştığı dünya futbolunun bu en önemli ligine katılan ilk takımımız 1993/94 sezonunda Galatasaray’dı. Sarı-kırmızılı ekip katıldığı ilk turnuvada Barcelona, Monaco ve Spartak Moskova’nın bulunduğu grupta ilk iki maç sonunda 2 puan kazanıp üçüncü sırada yer almıştı.
Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’ne ilk kez 1996/97 sezonunda katıldı ve ilk iki maçının ardından 1 puanda kalıp üçüncü sırada yer edinebilmişti. Turnuvaya ilk kez 1997/98 sezonunda katılabilen Beşiktaş ilk iki maçının ardından 3 puan alsa da bu puan bir sonraki tur için yetersiz kalmıştı. Devler ligine ilk kez geçtiğimiz yıl giden Bursaspor ise ilk iki maçının ardından 0 puanla grubunun son sırasındaydı.
Ligdeki ilk sezonunda ilk iki maçında 4 puan toplayan Trabzonspor Türkiye takımları arasında “en iyi ilk sezon” performansını gösteren takım olmakla kalmadı, turnuva istatistikleri göz önüne alındığında bir sonraki tura çıkma şansını da oldukça arttırdı.
Kritik eşik aşıldı
Tarih, ilk iki maç sonunda alınan sonuçların Şampiyonlar Ligi’nde bir sonraki tura çıkma başarısını getirdiğini söylüyor. Grup maçları sonunda ilk iki sırada yer alan takımların bir üst tura yükselmesi kuralı 1999/2000 sezonunda getirilmişti. Ve o sezondan itibaren ilk iki maçında 4 puan toplayan 66 takımın 47’si (bir başka ifadeyle yüzde 72’si) bir sonraki tura çıktı. (İlk iki maçında 4 veya daha fazla puan kazanan takımların ikinci tura çıkma oranı ise yüzde 83.)
Galatasaray 2000/01 sezonunda ilk turu 3 puanla bitirse de bir sonraki tura çıkmıştı. Aynı yıl ikinci turda da ilk iki maçını 4 puanla bitirmiş ve çeyrek finalde Real Madrid ile mücadele etme hakkı elde etmişti. 2007/08 sezonuda ilk turu gruplu ikinci turu elemeli oynanan Şampiyonlar Ligi’nde yer alan Fenerbahçe ise Inter, CSKA Moskova ve PSV Eindhoven’ın bulunduğu grupta ilk iki hafta sonunda 4 puan kazanmış ve Chelsea ile karşılacağı çeyrek finale kadar yürümüştü.
Tecrübe değil matematik
Yıllarca Avrupa kupalarından her elendiğinde “Henüz yeterli tecrübemiz yok” ve benzeri avuntularla geçindi temsilcilerimiz. Takımın yeni kurulması, teknik direktörün takımı tanıma süreci, hatta ve hatta eylülde oynanan ilk şampiyonlar ligi maçının ardından “Henüz hazır değiliz” (ki “başka ne zaman hazır olacaklardı” diye sorası geliyor insanın) cümlelerini de sıkça duymuştuk. Fakat en tecrübeli zamanlarında katıldıklarında bile ilk iki maçlarında 4 puana ulaşamadıkları için, Galatasaray’ın 2001/02 sezonundaki istisnası dışında, bir sonraki tura geçemedi.
Turnuvanın “tecrübesiz” ekibi Trabzonspor’un ikinci tura çıkması değil, elenmesi sürpriz olarak değerlendirilmeli. (VA/GT)
görsel: UEFA.com
Kategorisi 0-Özel Dosyalar, 1-Futbol, İnceleme, Manşet, Trabzonspor, Türkiyeden Futbol
Eklendigi tarih 18 Şubat 2009. Etiketler: Antalyaspor, Benfica, Berlin, Bordeaux, Chamakh, Galatasaray, Gourcuff, Grenoble, kadıköy, Kayserispor, Laurent Blanc, Lille, Lincoln, marsilya, Michael Skibbe, Nice, UEFA Finali, UEFA Kupası
Cevaplanması o kadar basit bir soru değil. Ama bazen bu soruyu 95 kelimede cevaplandırıp bir tahmin yapmamız isteniyor. Ki bir çok parametrenin sonucu belirlediği futbol oyunu hakkında 95 kelimeyle maçı yorumlamak çok zor. Neyse ki gönlümüzce yazabileceğimiz -mahkemeler kapatmadıkça- böyle serbest kürsülerimiz mevcut.
Daha önce de belirttiğim gibi Bordeaux’nun şampiyonlar liginden gelmiş olması turun çoktan kaybedildiğinin bir göstergesi değil kesinlikle. Bir kere futbolun en basit gerçeğine göre maç oynanmadan kaybedilmez. (klişelerin hastasıyız) Bu yüzden bu akşam şanslar eşit diyebilirim. Fakat iki takımın formu da iyi değil. Bordeaux en son Marsilya’ya kaybetti ki bu da şampiyonluk yolunda aldığı en büyük darbeydi. Üstelik mağlubiyet de bir harakiri de söz konusu. (Golü Bordeaux’lu Chamakh kendi kalesine atmıştı) Ardından da Grenoble gibi vasat düzeydeki bir takıma puan kaybettiler kendi evlerinde. Marsilya maçından önce de Lille deplasmanında öne geçtikleri maçta 1-2 geriye düşüp, akşamki maçta da en büyük kozları olacak Gourcuff’un golü ile beraberliği yakaladılar. Ligin ilk yarısında Lille ile oynadıkları maçta yine öne geçen taraf olmalarına karşın maçta 2-1 yenik ayrılmışlardı. Ligin ilk yarısında Nice ile oynadıkları maçta da son 15 dakikada yedikleri iki golle maçtan yine bir puanla dönmüşlerdi. Haftasonu Grenoble ile oynadıkları maçta da 1-0 öne geçen taraf yine Bordeaux olmuştu. Ancak yine yine 15 dakika kala yedikleri golle bir puana razı olmak zorunda kaldılar. Bordeaux’nun bu yıl dikkat çeken ve yarım yamalak izlediğin maçı ise deplasmanda oynadıkları ve 3-0 geriye düşüp 4-3 kazandıkları Monaco maçı. Yamulmuyorsam da bu maç tam UEFA’da son 32 kuraları çekildikten sonra oynanmıştı ve Bordeaux korkuttu başlıkları ile kendine yer bulmuştu gazetelerde. Fakat bu maç aslında Galatasaray için bir umut ışığı. Çünkü burada önemli olan Bordeaux’nun maçı 3-0’dan gelip 4-3 kazanması değil önemli olan. önemli olan bu takımın Monaco gibi son yıllarda oldukça vasat olan bir takımdan 3 gol birden yiyebiliyor olmaları. Zaten kazanmaları gereken bir maçı geriden gelip kazanmış olmaları çok normal. Şampiyonluğun adaylarından biriler. Attıkları son iki gol de 88 ve 89’uncu dakikada ceza sahası içine gönderilen duran toplar sonrası gelen goller. Yani her takımın bulabilmesi mümkün türde olan goller. Burada irdelenmesi gereken şey bu takımın nasıl 3 gol yiyebildiği. Skibbe eğer bu maçı izlemişse Bordeaux’ya gol atmanın ne kadar kolay olduğunu çözmüştür. İleriye çıktıklarında defanslarında büyük boşluklar verdiklerini söylememiz mümkün ve savunma olarak da çok hamleli oynamıyorlar. Bu yüzden Lincoln, Kewell, Baros gibi oyuncular çok daha rahat oynayacaklardır.
Rakibi çok yerdik. Ama Galatasaray da gerçekten iyi bir durumda değil şu anda. Sarı – Kırmızılı takım ligde kötü bir performans sergiliyor ama rakip takımın teknik direktörü Laurent Blanc maç öncesi basın toplantısında “Benfica ve Berlin deplasmanlarında nasıl oynadıklarını biliyoruz” diyerek aslında Galatasaray’ın UEFA Kupası maçlarını dikkate aldığını bu yüzden de korkulacak bir takım olduğunu söylüyor. Evet Antalya’ya kaybettik, Kayseri maçında çok şanssız bir şekilde 3 puanı alamadık ancak bu takım UEFA’da farklı oynuyor. Benfica maçında rakibe bakınca Aimar, Nuno Gomes, Reyes göz korkutucu gol silahlarıydı fakat Galatasaray orada futbolun nası oynanacağını gösterdi. Attığımız gollerden belli! Tabi ki şans da bizim yanımızdaydı Benfica da oldukça gol kaçırmıştı. Berlin maçında ise yine atak nasıl yapılır bunun en iyi derslerini verdik. Fakat o maçta defans nasıl yapılmazın da örneklerini sergiledik. O 10 dakika benim için hiç geçmemişti.
Bu maç Skibbe’nin son şansı değil belki ama değerlendirmesi gereken en önemli şanslardan birisi. Bu akşamki maçtan olumsuz sonuçla dönülmesi halinde yönetimin -bence gereksiz olan- radikal kararlar alacağı çok açık. En azından Skibbe sene sonu gönderilme ihtimalinin farkında olacaktır.
Galatasaray’ı bu maçta bir adım öne çıkaran en önemli şey ise yine rakip takım teknik direktörünün açıklamaları: Geçen yılki maçta Galatasaray’ın üstüne gidince gol yemiştik, sonra da çok pozisyon vermiştik. Şimdi geçen yıldan daha güçlüler. Hücum yönü kuvvetli bir takım. Defansın arkasında Servet ve Meira iyi bir ikili. Arda’yı da çok beğeniyorum. Ayrıca Kewell oynayacak mı oynamayacak mı merak ediyorum. Bizim için Fransa Ligi şampiyonluğu öncelikli hedefimiz. Daha sonra Şampiyonlar Ligi’ne katılmayı amaçlıyoruz. Şampiyonlar Ligi’ne katılmak, kulübe büyük bir ekonomik getiri demek. UEFA’da şampiyon bile olsanız kulübünüz iyi para kazanamaz. Öncelikle Fransa’da lig şampiyon olmak istiyoruz. UEFA’da da ilerleyebildiğimiz kadar ilerleyeceğiz…
Bu açıklamaları takımının üzerindeki UEFA Kupası baskısını azaltmak için söyleyebilir fakat farkında mısınız bilmem ama o baskıyı alırken lig mücadelesinde bir baskı yaratmış oluyor Blanc bu durumda. Yani aslında bir yerden feragat edebiliriz derken şampiyonluk yarışında yarattığı baskıyla da şampiyonluğu tehlikeye atıyor. Hangi akıllı adam bunu yapar ki? Rakibini yanılgıya düşürmek isteyen akılıı bir adam bunu yapabilir.
Blanc’ın ne kadar akıllı olduğunu bu akşam göreceğiz. Aynen Skibbe’nin de öyle. Ancak eğer Bordeaux gerçekten UEFA’dan bir beklentisi olmayan konumda ise, maddi gelirdense Kadıköy’de kupa kaldırmanın yaratacağı gururu yaşamak isteyen ve bu yüzden UEFA’da final oynamayı daha çok hedefleyen Galatasaray daha çok baskın olan taraf bu akşam. Kaybededebiliriz ancak Benfica ve Berlin maçlarındaki gibi oynarsak en azından tur için avantajlı bir skorla döneceğimizi düşünüyorum…
Kategorisi Genel