Etiketler | "Monaco"

Top 10 Super Lig Signings 2007/08


(insidefutbol)

1. Servet Cetin (Galatasaray) The important part of a team is the duo in the middle of the defence. After the Song – Tomas partnership fell apart Galatasaray bought Servet as cover. When he signed everyone thought that he could not cover the place of Stjepan Tomas because it is a hard thing to return from an Anatolian team to one of the big Istanbul clubs. But at Sivasspor, where Servet played before Galatasaray, he improved himself and with this performance , he returned to the national team too. The 27 year-old played 33 games in the league, 11 games for the national team and 10 games in Europe. Servet was surely one of the most consistent players in the Super Lig.

2. Roberto Carlos (Fenerbahce) Roberto Carlos needs no introduction and nobody in Turkey really thought that he would transfer to Fenerbahçe. Carlos could well have remained in Madrid, but he wished to fulfil a childhood dream and play for a team coached by his idol Zico. Despite being 35 years old, Roberto Carlos often changed games just by his presence. His experience was also a big factor in helping Fenerbahce to get so far in the Champions League.

3. Gökhan Gönül (Fenerbahçe) Gökhan Gönül is a product of the famous Gençlerbirliği youth factory. Fenerbahce are a team who like to transfer young players and develop them into household names, Gökhan Gönül is going to be one of them. When Gençlerbirliği OFTAŞ gained promotion to the Super Lig, Gönül was a huge part of this. At first he couldn’t get a game for Fenerbahce, but Zico gave him a chance in one match, and he never gave his jersey back. He played 24 times in the Turkcell Super Lig and 10 in Europe. With his growing performances, big clubs like Milan,Tottenham and Real Madrid have shown an interest in him and he has also graduated to the national team.

4. Mile Sterjovski (Gençlerbirliği OFTAŞ) The Australian international who joined Gençlerbirliği Oftaş from Basel of Switzerland, was a surprising signing, and one that really went unnoticed by a lot of people. He played 14 games for the team, scored 3 goals and made 4 assists. Sterjovski arrived in Turkey on a free transfer and in the mid-season break he was sold to Derby County for €400,000 – a glorious transfer for the Anatolian Team.

5. Rodrigo Tello (Beşiktaş)
Beşiktaş fans expected another big name to go alongside Ricardinho and Matias Delgado. This Chilean player hasn’t got a big name like them but he produced better and more consistently good performances than either of them. With his pace, banana crosses and free-kick shots, he became a favourite of the Beşiktaş fans. The fact that he cost the club nothing makes him an even better signing. He played 37 games for his team, scored 6 goals and made 11 assists. His goal against Marseille from a free-kick was unforgettable, a firm contender for strike of the season.

6. Barış Ozbek (Galatasaray) (also) This player was snapped up from Rot-Weiss Essen, from the third tier of German football. With Karl-Heinz Feldkamp’s advice he came to the Galatasaray. In friendly games before the season Ozbek showed that he had great potential. His big advantage was “Kalli” (Feldkamp), who is never afraid to give chances to young players. It wasn’t long before the Galatasaray fans believed in him just as much as “Kalli” and his hard shots from long range, pinpoint crosses and defensive abilities made him an important first team player. He played 38 games for Galatasaray, scored 2 goals but made 7 assists, and that must go down as a good season for such a young player and new signing, too.

7. Shabani Nonda (Galatasaray)
When he signed for Monaco from Stade Rennes earlier in his career, Monaco paid €20M for him, but Galatasaray paid just €1.3M to sign him from Roma. In the first game he started against Konyaspor, Nonda announced his arrival with a double salvo. Also he showed his first class style in European competition and he scored 3 goals in 6 games. He was also the only Galatasaray player, along with Arda Turan, to score a hat-trick in the Super Lig. With this hat-trick he scored 11 goals and his last goal made Galatasaray champions, seeing off rivals Fenerbahçe.

8. Filip Holsko (Beşiktaş)
This skilful striker was discovered by former national team and Trabzonspor coach Ersun Yanal and joined him at Vestel Manisaspor in  2006. He showed solid performances for that team and in January of 2008 Beşiktaş signed him for €5 million. Holsko proved his worth by scoring 7 goals and providing 6 assists in just half a season at Beşiktaş. In total he scored 13 goals and made 11 assists. He was the player who we can say affected Beşiktaş’s finishing position in the league the most, especially with his 2 late goals in the Sivasspor game.

9. Antoino De Nigris (Ankaraspor) In my opinion the most exciting player in the Turkish Super Lig. The Mexican international signed for Gaziantepspor in 2006. In the middle of last season he was bought by Ankaraspor in their bid to avoid relegation. De Nigris was a key player in changing the performances of Ankaraspor. He assisted in a Fenerbahce game and they got one point. Then he scored against Genclerbirligi twice, and in the two last games, before the last game of the season, he made one assist and scored one goal and Ankaraspor won both games by a single goal.

10. Razundara Tjikuzu (İstanbul Büyükşehir Belediyesi) A player of great experience from the Bundesliga. With his performances last season he got everyone’s attention. Before his move to Istanbul he played for another Turkish side, Rizespor, and for them he did not excel. Abdullah Avci’s arrival at İstanbul Büyükşehir Belediyespor made him an important first team player. He played 30 games in the Super Lig and made two assists. It is a really good statistic for a midfielder but what was most important was his defensive effectiveness.

Kategorisi GenelYorum (0)

Bir Galler takımı İngilizler’i temsil edebilir mi?


İngiliz Futbol Federasyonu Cardiff’in UEFA Kupası’na katılma hakkını onayladı. Sonuç, UEFA’nın kararına kaldı. (MedyaKronik/HaberVesaire/25.04.2008)

İngiltere’nin en prestijli kupalarından Federasyon kupasında bu sezon bir çok süpriz yaşandı. Son dört takım arasına sadece bir tek Premier Lig ekibi girebilirken, diğer takımlar ise Premier Ligin bir alt ligi olan Championship’tendi.

Yarı final karşılaşmalarından galip gelen iki takımdan biri West Bromwich Albion’ı eleyen Premier Lig ekibi Portsmouth, diğeri de Liverpool ve Chelsea’yi eleyip büyük bir sürprize imza atan Barnsley takımını eleyen Cardiff City oldu.

Geçtiğimiz yıl Federasyon kupası finalini Manchester United ve Chelsea’nin oynamasının ardından bu seneki final, futbol açısından biraz sönük geçecek gibi görünüyor. Ancak bu yılki final de farklı yönleriyle öne çıkıyor.

Daha önce 1927 yılında kupayı kazabilen Cardiff’in, 81 yıl sonra finale çıkması taraftarlar arasında büyük bir sevince yol açsa da, İngiltere Futbol Federasyonu ve UEFA’yı çok farklı tartışmalara itti.

Kurallara göre kupayı kazanan takım gelecek sezon doğrudan UEFA kupası’nda oynama hakkını kazanıyor. Kupayı kazanamayan takım ise eğer kupayı kazanan takım Premier Lig’de bulunduğu sıralama sayesinde UEFA Kupasına katılmaya hak kazanmışsa, geçtiğimiz sezon Erciyesspor’da olduğu gibi kupaya katılma hakkını elde ediyor.

Kupayı kazanmaları durumunda Avrupa kupalarında oynamayı hak eden takım, Galler takımı olduğu için bu iki hakka da sahip olamıyor. Çünkü Galler takımları ancak kendi şampiyonalarında başarı elde etmeleri halinde Avrupa kupalarında mücadele etmeye hak kazanabiliyor. İngiltere Futbol Federasyonu’na kayıtlı olan Cardiff, UEFA Kupasında oynayabilmek için çoktan harekete geçip itirazlarını Federasyon’a ve UEFA’ya iletti.

İngiliz Federasyonu’ndan olumlu yanıt alan Kulüp, gelecek sezon Avrupa kupalarına katılabilme konusunda ümitli. Emsal oluşturan örnekleri ise çok tanıdık. Monako Prensliği’nin takımı olan Monaco Kulübü yıllardır Fransa Ligi’nden Avrupa kupalarına katılıp başarılar kazanıyor.

İngiliz Futbol Federasyonu UEFA kupalarında oynayabilme hakkını Cardiff’e verirken bunun karşılığında seremonide Galler milli marşının çalınması konusunda baskı yapmamasını istiyor. Galler Spor Bakanı Rhodri Glyn Futbol Federasyonu’nun kendi milli marşlarını çalmasını istese de Cardiff Teknik Direktörü, bu kupanın finalinde Wembley Stadyumu’nda olma onurunun yeterli olduğunu düşünüyor.

Cardiff City takımının UEFA Kupası’na katılması konusundaki kararını önümüzdeki günlerde verecek olan UEFA yetkilileri, Cardiff’in Federasyon Kupası’nı kazanmasına rağmen Avrupa kupalarına katılamamasının çok üzücü olacağını düşünüyor. Yani UEFA Başkanı Michel Platini de Cardiff City takımından yana…

Taraftar forumlarında ise konu farklı açılardan değerlendiriliyor. İngiliz taraftarlar Galler’in bir takımının Avrupa kupalarında bir İngiliz takımının yerini alıp İngiltere’yi temsil edecek olmasını kabul etmiyorlar. Galler’in bir takımına kendi liginde yer veren İngilizlerin böyle bir ihtimali hesaplamadığı da buradan anlaşılıyor.

Futbolun beşiği İngiltere’nin Futbol Federasyonu bu konuda biraz çuvallamış gibi görünüyor. Tek maçlı eleme sisteminin sürprizler yaratması için uygulandığı açık. Ama bu kadar da sürpriz olabileceğini kim bilebilirdi ki?

17 Mayıs’ta oynanacak finalde Cardiff’in kupayı alması durumunda futbol ve federasyonlar bundan nasıl etkilenecek izleyip göreceğiz.

Kategorisi 0-Özel Dosyalar, 1-Futbol, İnceleme, İngiltere LigleriYorum (0)

Futbolcu Tartışmak ve Karşılaştırmak


Her zaman başkasını rakip görürüz kendimize , kendimizle rakip olduğumuzu düşünmek hep saçma gelir. Her zaman bakarız ki başkası ne yapmış, ne yapmamış sonra onu karşılaştırırız kendimizle. Kendimize rakip gördüğümüzü geçtiysek dururuz orada ‘tamam ben oldum’ deriz yayarız kendimizi, sonra bırakırız çalışmayı. ‘En iyisi benim’ kompleksi de bitirir yok eder. Bir de başkalarını karşılaştırırz , kimin daha iyi veya daha tecrübeli olduğunu anlamak, anlatmak, kanıtlamak için… Ama aynı olmayanlar karşılaştırılır mı hiç?!

Hiç şüphe yok ki Türkiye liglerinde oynamış , gelmiş geçmiş en büyük oyuncu olarak akla  gelen ilk isim Hagi’dir. Aslında Taffarel de denilebilir. Çünkü,Hagi’de olmayan Dünya Kupası’na sahiptir kendisi, ama kaleci olmasından dolayı adı pek anılmaz. Belki Hagi gibi eksikliğini hissettirmediğinden de olabilir. Hagi gitti gideli , Galatasaray bir Hagi kompleksine girdi. O gittikten sonra oyun kurucu olarak gelen her oyuncu onunla kıyaslandı. Aslında gerçekten iyi futbolculardı ama Hagi’yi görmüş kişileri tatmin edecek kalitede değillerdi. Hagi öyle unutulmaz bir futbolcuydu ki, yedek kalmaktan sıkılıp ayrıldığı Barcelona takımının taraftarları , onu ve gollerini unutamamış, 1994’te Celta Vigo’ya attığı golü Barcelona tarihinde atılan en güzel goller listesinde zirveye çıkarmış.

Hagi gitti , ondan sonra onun gibisi gerçekten gelmedi. Onun yetiştirdiği , onun gibi olanını da elimizden kaçırdık. Peki ya Hagi’den önce ‘Onun gibisi gelmez ‘ dediklerimiz olmadı mı? Oldu elbette. Hagi’den önce, gollerini ancak belgeselleşmiş Galatasaray filmlerinden izleyebildiğim Cevad Prekazi vardı. Hagi gibi miydi? Hayır. Daha mı kötüydü? Hayır. Aynı oyun tarzına da sahip değildiler. Ama yaşattıkları ile Galatasaray tarihinde kendilerine fazlasıyla yer edindiler. Prekazi’den önce de vardı 10‘un gibisi olmayan. Filmlerde oynadı, gollerine plaklar dolduruldu , ağları deldi , Palermo’da efsaneleşti. Ama Metin Oktay gibisi gelmedi.

Çok tartışmamız bile, onun iyi bir futbolcu olduğunu gösteren Alex için de dediklerim geçerli. Onun gibisi de gelmeyecek Fenerbahçe’ye ama istatistik olarak… “İki buçuk sezonda 57 gol, 69 asist… Bu rakamlar Anadolu Ajansı tarafından tutulmuş Alex de Souza istatistikleri…” Kaba bir hesapla 85 maçta 126 gole yataklık etmiş Alex. Bu kadar gol Fenerbahçe’ye kupa olarak sadece 2 lig şampiyonluğu getirmiş.

Alex’in takımına getirdikleri, transfer edilme amacından çok uzakta. Çünkü avrupada elle tutulur bir başarı getirmemiş. En yakın maçlarına bakalım Fenerbahçe’nin UEFA’da oynadığı. AZ Alkmaar’a iki maçta toplam 5 gol atılmış. Bir tanesini Alex atmış. Alex’in attığı golün pasını veren ve sadece Türk olduğu için , Alex’in gölgesinde kalan Tümer Metin 3, kanımca artık avrupada oynaması gereken Tuncay 1 gol atmış. Defansı Newcastle Utd. ve W.Bremen tarafından 8 gol ile darmadağın edilmiş takıma karşı, hiç bir varlık gösterememiş Alex. Ama bakıyoruz, B36 Torshavn Randers Freja, “eksik” Palermo karşısında sahada döktürmüş. Bu takımları Alex olmadan da rahatça yenebilirsin. Zaten elinde 2002 yılının ümit milli takımının bütün yıldızları var. Yarısı 2003 Konfederasyon Kupası 3.lüğü madalyalı.

Küçük maçlarda ortaya çıkıp yaptığı “futbol makyajıyla” , transfer edilme amacının göz ardı edilmesini sağlayıp, bütün Fenerbehçe taraftarlarının, Türkiye Ligi egosunu okşuyor. Gözü boyanmış, egosu okşanmış ve artık tek amacı Galatasary’ı yenmek olmuş Fenerbahçe taraftarları, yaratılan bu pembe körlükte “Bizim Alex’imiz var” diyerek çıktıkları avrupa maceralarından hüsranla dönüyorlar. Her sene aynı romantik trajikomediyi izlemekten de sıkılmıyorlar…

Karşılaştırarak hakaret edildiğini düşündüğüm Hagi için büyük, küçük ayrımı hiç olmadı. Vanspor’a da Monaco’ya da ortasahadan gol attı. Hemde ’94 Dünya Kupası’nda attığı golün aynısıydı Monaco’ya attığı… ’88 yılında Galatasaray’ını finalden etti, Milan maçında Hasan’ın kafasına topu da çarptırdı, hem Rapid Wien’i hem de Ercan Taner’in sesini darmadağın edip, Grasshoopers maçında attığıyla , attırdığıyla Türk Futbol Edebiyatı’na “Hacı Arif” olarak geçirildi Ümit Aktan tarafından.

Biraz da kariyerlerine göz atalım bu ikilinin. Kısa ve özünden başlayalım. Alex de Souza kendi ülkesinin istikrarsız takımlarında “istatistik” yapmış. Parma’da tutunamamış, ülkesine dönüp sonra Fenerbahçe’ye “makyör”lüğe gelmiş. İkinci sınıf Brezilyalıların oynadığı Copa America kupası ve Toulon Turnuvası dışında pek de kayda değer olmayan başarılarına Fenerbahçe’de pek de “beklenmeyen” iki lig şampiyonluğu daha eklemiş.

Hagi neler yapmış? 23 yaşında Şampiyon Kulüpler Kupası Finali’nde oynamış. Kendi ülkesi ve Galatasaray dışında , ikişer sene Real Madrid, Brescia , Barcelona ‘da top koşturmuş.  2’şer Dünya Kupası ve Avrupa Kupası görmüş. Biraz gariptir ki, kariyerinde kaldırdığı 15 kupaya kendi ülkesi ve Galatasaray’da ter döktüğü yıllarda kavuşabilmiş.

Oyun tarzları sadece “oyun kurmak” konusunda birleşen bu iki oyuncunun kariyerleri, her hangi bir maçta takımlarına kattıkları, Dünya futbolunda bilinilirlikleri, takımlarında bıraktığı izler göz önüne alındığında, aralarındaki dağlar kadar farkı görmemek, futbolu bilmemekle eş değerdir.

Aralarında bu kadar fark olan iki futbolcuyu aynı kefeye koyup tartışmak  hem Hagi’ye hem de Alex’e haksızlıktır, hakarettir. İkisi de farklı futbol terbiyesi almış, farklı futbol kültürlerinde olgunlaşmış iki futbolcudur. Her geleni gideniyle karşılaştırmaya kalkarsak , gelene haksızlık etmiş oluruz. Çünkü ne giden ne de gelen aynı kişilerdir. Geleni giden yapmaya çalışmak kadar , gideni gelenle bağdaşdırmak boş çabalardan öteye gitmez. Bırakın giden gitmeden yaşattıkları ile , gelen de yaşattıkları veya yaşatamadıkları ile kalsın…

Kategorisi 0-Özel Dosyalar, 1-Futbol, İnceleme, Türkiyeden FutbolYorum (0)


Takip et // Follow

Açık Radyo – Efektifpas

15 günde bir her pazartesi 19.30'da, 94.9 Açık Radyo'dayız. Duyurularımızı takip etmek için Twitter hesabımızı takip edebilirsiniz...

RadyoEfektifpas

Programlarımızın tüm podcast kayıtları online olarak bulunmasa da dinlemek isteyenler için bir kaç adet program mevcut

‘Salvador’ Guti

Johan Cruyff

Arşivler

Bülent Korkmaz – 3

Tottenham Hotspurs

Nazım Hikmet Ran

HaberVesaire Spor

Video Bug Report

Açılmayan bir video varsa resme tıkla, videonun linkini yolla Teşekkürler...

Facebook Hayran Sayfası

Eylül 2023
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930