Eklendigi tarih 04 Eylül 2011. Etiketler: a milli, basketbol, eurobasket 2011, hidayet, litvanya, Recep Tayyip Erdoğan
Geçen günlerde, Polonya’daki Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası’nın başlamadan hemen önce, televizyonlarda 12 Dev Adam’ın başbakanı ziyaret ettiğini duydum. Hiç bir zaman anlama verememişimdir ya şu ziyaretlere. Telli Baba’ya gidip şampiyona için şampiyonluk duası etmekle birebir. Ya da askere gitmeden önce ailenin büyüklerini tek tek ziyaret etme seromonisi gibi. Başbakan’a gitmeden turnuvaya gidemiyoruz sanki. Sanki pasaportlarımız orada rehin falan.. Düpedüz saçmalık.
Mevzu bu değildi, fakat buna da değinmek hoş oldu. Doğaçlama candır. Neyse.. Ziyaret haberini görünce aklıma Dünya Şampiyonası esnasında NTVSpor aracılığıyla iletilen “maddi, manevi” her türlü desteği bekliyoruz mesajları ve sonrasında sporculara dağıtılan yönetmeliktekinin de üstündeki ödüller geldi aklıma.
Kadınlar Basketbol Avrupa Şampiyonası’nda Kadın Basketbol A Milli Takımımız ikinci oldu. Voleybol Genç Kadınlar Dünya Şampiyonu apoletli Genç Kadınlar Voleybol Takımımızı da ekleyelim.. Araştırdıkça daha da çok çıkıyor. (bu takımları ayrı bir yazıda tek tek yazayım da fazla gündeme getirmeyen büyük basın kuruluşları gibi olmayalım.. ) Bu takımlar ne kadar ödül aldığı hiç yazılmadı. “Ödül bekliyoruz” çığlıkları da duyurulmadı. Zaten fazladan bir şeyler beklediklerini de sanmıyorum ya.. Bunun dışında Voleybol Genç Kadınlar takımımıza da neden para versinler ki? Henüz 16-18 yaşında olan insan ne yapsın Dünya Şampiyonası sonrası fazladan ödülü..
Bazen çenem düşüyor, kafamdan binbir şey geçiyor, parmaklar durmuyor. Lafı fazla uzatmadan eğer A Milli Erkek Basketbol Takımımız Avrupa Şampiyonası’nda madalya kazanırsa ve yönetmelikte yazandan fazla ödül verilirse; ki verilen ödül altın oluyor, ekonominin saçmaladığı şu günlerde yanlarına kalmaz o ödüller haberleri olsun.. Antipati toplarlar diye düşünüyorum..
(31.08.2011’de bitirilip de yayımlanması unutulan bir yazı)
Kategorisi 0-Özel Dosyalar, 2-Basketbol, Türkiyeden Basketbol, Yorumlar
Eklendigi tarih 31 Ekim 2010. Etiketler: Arda Turan, hidayet türkoğlu, milli takım, Recep Tayyip Erdoğan
Evet uzun süredir yazmıyorum bloguma. Son iki günde bu 9’uncu yazım oluyor galiba. Neyse umarım bu tempoda devam edebilirim bir süre daha… =) Yazın hem basketbol hem de gutbol milli takımlarımızın önemli maçları olmuştu. Basketboldakiler elbette daha önemli idi. Sonuçta dünyanın ikinci en iyi milli takımı olduk. Dikkat çekeceğim kısım ise daha farklı.
Arda, Galatasaray’ın kaptanı, milli takımda da kaptan adaylarından. Hidayet de basketbol milli takımının kaptanı. Arda, Belçika maçında gol attıktan sonra Başbakan Recep Bey ile canlı canlı konuşma imkanına sahip olmuştu. Belçika’ya karşı çarptıra, çurptura atabilmişti golünü. Tayyip Amca da Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 13 Ocak 2009. Etiketler: Didi, Fenerbahce, franz beckenbauer, İETT, Kasımpaşaspor, Recep Tayyip Erdoğan
Biraz önce dikkatimi çekti Milliyet gazetesinin internet sayfasındaki ilginç haber. Başlık bu futbolcuyu tanıdınız mı? fotoğrafta da tanıyıp tanımadığımız sorulan kişinin suratı ise yuvarlak içine alınmış. Baktım şu mu, bu mu derken tutmadı. Meğerse Recep Tayyip Erdoğanmış zat-ı muhterem. (Bknz. foto sol taraf)
Memleketi Rize’nin futbol takımı Çaykur Rizespor çıkardığı dergide eskiden futbolcu olan başbakan Erdoğan’dan övgüyle bahsetmiş. Anlatıldığına göre iyi topçuymuş. İlk transferini 1000 liraya gerçekleştirmiş. “Hayatını çok sevdiği futboldan kazanma düşleri gerçekleşiyordu.” diyor dergi. Ancak baskıcı rejim dönüp dolaşıp bir yandan onu da vurmuş. Baba baskısından hayallerinin oyunundan ekmeğini çıkaramamış! -Oynayarak olmasa da Eskişehir, Bursa, Rize, Kasımpaşa, İstanbul BŞB vb. gibi takımlara siyasi yatırım yaparak koltuğunu ya da ekmeğini yine futboldan çıkarıyor kendisi. Yani yine hayalleri gerçekleşti diyebiliriz.-
Fenerbahçe’nin o dönemki Teknik Direktörü Didi’de onu çok beğenmiş ama “nasip” olmamış. O da İETT’ye transfer olmuş. Kaptanı olduğu takım şampiyon olunca İETT’nin takdirli işçisi olma sıfatını elde etmiş. -Yani bir zamanlar kendisi de işçiymiş. Hani şimdilerde sonuna kadar sömürdüğü işçilerdenmiş…-
Oyun tarzı da dergide anlatıldığına göre Beckenbauer gibiymiş. Önceleri forvetmiş, sonraları libero oynamaya başlamış. Hatta Beckenbauer gibi 5 numarayı giyiyormuş, toplara onun gibi vurup, onun gibi paslar atıyormuş. Bu yüzden ona “Beckenbauer Tayyip” diyorlarmış.
Gerçekten çok güldüm. Çünkü Express dergisinin Temmuz 2007’deki sayısında Murat Toklucu’nun hazırladığı yazıda, Tayyip’in Kasımpaşaspor’dayken çekilmiş bir fotoğrafının altında aynen şu cümle yazmakta: Tribünlerin “kazma” tabir ettiği stile sahip olan Tayyip Erdoğan, Kasımpaşaspor formasını giydiği günlerde…
Bu iki benzetmedeki yaman çelişkiler arasında neye inansak ki? Ben Tayyip’i sevmediğimin etkisinden değil ama tribünlere inanmayı tercih ederim. Çünkü tribünlerde futbolun gerçek yüzleri vardır. Eğer onların gözünde gerçekten bir etki bırakmış olsaydı, gerçekten iyi futbolcu olarak hatırlanırdı. Şampiyon Fener’in teknik direktörü Tayyip’teki Beckenbauer kumaşını görüp almaz mıydı, eğer gerçekten övüldüğü gibi olsaydı??
Kategorisi Genel