Eklendigi tarih 04 Eylül 2008. Etiketler: Capello, Deportivo, Euro 2008, Fabio Capello, Getafe, Guti, ispanya, İspanya Süper Kupası, Jose Maria Gutierrez Hernandez, Luis Aragones, Real Madrid UEFA Kupası, Ruben de la Red Gutiérrez, Spain, Spanish football, Süper Kupa, Valencia, Yunanistan
Geçen sezon Getafe’nin maçlarını izlerken önce ismi sebebiyle, sonra da oyun zekasıyla aklıma kazındı bu isim. Getafe geçtiğimiz yıl UEFA’da son sekize kalırken gruplarda Tottenham deplasmanında ve elemeli maçlarda 4.tur’da karşılaştıkları Benfica’ya deplasmanda attığı gollerle önemli role sahipti. Real Madrid altyapısının son mahsullerinden olan oyuncu trasfer döneminde yuvaya geri dönerken Bernd Schuster için de çok çok iyi bir alternatif olacağının sinyallerini verdi.
Real Madrid altyapı takımına 14 yaşında adım atan, de le Red takımın da en genç oyuncusu olur. İstenilen düzeyde olmadığına karar verilip CD Mostoles takımına gönderilir. Ancak kısa bir süre sonra tekrar takıma katılır. 4 sezon altyapı takımlarında oynadıktan sonra, dönemin altyapı teknik direktörü Quique Sanchez Flores Getafe’nin başına geçince de la Red’i de yanında götürmek ister. Ruben bu ilgiden çok memnun kalırken, her zaman ilk önceliğinin Real Marid olduğunu söyleyerek takımda kalmaya devam eder.
Real Madrid’in ‘Anadolu takımı’ edasıyla tenik direktör sirkülasyonu yaşadığı dönemde 4 aylığına takımın başına Mariano García Remón zamanında Kral Kupası maçında ilk defa A Takımın formasını giyse de pek fazla forma şansı balamaz. Capello’nun takımın başına geçmesiyle altyapıdan takım arkadaşları Miguel Torres ve Miguel Ángel Nieto ile 2007 sezonunun şampiyon kadrosunda bulundu.
Yolu Getafe ile geçen sezon tekrar kesişen de la Red, transfer sezonunun son gününde bu sefer bu takımdan gelen teklifi kabul eder. Bir önceki sezon kupa finali kontenjanından yararlanan Getafe ile UEFA Kupasında oynama şansına erişir. Takımıyla çıktığı 49 maçın 39’unda ilk 11’de başlarken bu maçlarda 7 gol atıp, 3 de asist yapmış. Zaten toplamda 9 gol ve 4 asisti bulunuyor. Böyle istatistiğe sahip bir oyuncuyu da Real Madrid’in forvetleri arasında gösteren en önemli istatistik sitelerinden olan webportalını garipsedim. (Bknz.) Her şey bir yana bu oyuncunun EURO 2008’de orta sahada oynadığının da mı farkında değiller ki zaman zaman Mehmet Topal gibi zorunluluktan defansta oynadığı da bilinen bir oyuncu. (Bknz 2.)
Milli Takım performansı ise kulüp kariyerine nazaran daha parlak bir görüntüye sahip denilebilir. 2004-2007 yılları arasında 21 yaşaltı takımında 15 maçta forma giyerek önemli bir rol üstlendi. 21 yaşaltı takımında hiç gol atamasa da oynadığı oyunla dikkatleri çekmeyi başardı. Getafe’deki parlak performansıyla da A takıma çağrılmaya başladı. İlk defa çağrıldığı İtalya maçı kadrosunda bulunmasına karşın, bu maçta forma giymedi. Forma giyip giymediği konusunda tam emin olamamakla beraber şampiyona öncesi Peru ve ABD hazırlık maçlarının kadrosunda bulundu. İsviçre ve Avusturya’daki şampiyonada İspanya’nın kadrosunda bulunan de la Red, Yunanistan karşısında Luis Aragones’in ilk 11’de tanıdığı şansı çok iyi değerlendirip, ilk resmi maçında çoğu kalecinin çıkaramayacağı ‘delici’ bir gol attı. Diğer maçlarda forma giymese de şampiyon olan takımın kadrosunda bulunarak kariyerinde önemli bir başarıya ulaştı.
Bu yazıyı yazmama sebep olan Valencia’yla oynanan Süper Kupa maçındaki golüyle aklımın bir köşesine yazdım bu adamı. Başlı başına inanılmaz bir maç olan karşılaşmada 9 kişi kalan Madrid ekibinin 3. golüne imza attı. İlk maçın 3-2’lik skor dezavantajını attığı golle 85. dakikada attığı golle avantaja çevirirken, rakibin moralini öyle yerle bir etti ki; moralman çöken rakip 88. dakikada 4. golü de yedi. 30-35 metre mesafeden attığı golle tekniğini, oyun görüşünü, kafası her zaman havada oynadığını ve her zaman golü düşündüğünü gösterdi de la Red. Real Madrid ligde sezona kötü başlarken Deportivo maçında veliahtı olacağını tahmin ettiğim ”Guti”nin -isim benzerliği tesadüf müdür? José Maria ‘Gutiérrez’ Hernández- yerine 81. dakikada girerek pek fazla varlık gösterememiş olsa da ileride kendisinden çok fazla söz ettireceğini düşünüyorum.
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 04 Eylül 2008. Etiketler: Aston Villa, Banik Ostrava, Baros, Baros 15 numara, Baros'un forma numarası, Beşiktaş, Çek Cumhuriyeti, çek golcü, cumhuriyet spor eki, Euro 2004, EURO 2004 gol kralı, FA Cup, Fernando Meira, Galatasaray, gol, Gol kralı, golcü, Harry Kewell, John Carew, Kewell, Liverpool, Meira, Milan Baros, Nwankwo Kanu, Olympic Lyon, Portsmouth
G.Saray, Kewell ve Meira’dan sonra dünyaca ünlü Çek yıldız Milan Baros’u da renklerine bağlayarak ses getirdi. Daha 27 yaşında olan Baros, kariyeri başarılarla dolu bir futbolcu. Çek Cumhuriyeti Ulusal Takımı’nın da önemli oyuncularından olan Baros, ülkesinde ‘Ostrava’nın Maradona’sı’ lakabıyla anılıyor. (Volkan Ağır-Cumhuriyet Spor Eki Sayı:110 02.09.2008 )
Çek Cumhuriyeti’nin Vigantice bölgesinde 28 Ekim 1981’de dünyaya geldi Milan Baros… Roman kökenli futbolcu, 1998’de futbol hayatına Banik Ostarava’da (Çek Cum.) başladı. Formasını 3.5 yıl giydiği bu takımda 76 maçta 23 gol atan Baros, 2001’de 5 milyon 300 bin Avro karşılığında Liverpool’a transfer oldu. 5 numaralı formayı sırtına geçiren Milan Baros, 2002-03 sezonunda 12 gol kaydetti. 2003-04 sezonunda ise Blackburn Rovers’la deplasmanda yapılan maçta ayak bileği kırılınca yeşil sahalardan 6 ay uzak kaldı.
Portekiz’de düzenlenen Euro 2004, Milan Baros için adeta yeniden doğuş oldu. Geçirdiği ağır sakatlığa karşın ulusal formayla yeniden vitrine çıkan Baros, şampiyonada 5 gol atarak ‘altın ayakkabı’ ödülünü aldı.
Bir sonraki sezon Michael Owen ve Emile Heskey’nin satılıp Djibril Cisse de ağır bir sakatlık geçirince, Rafael Benitez’in en önemli kozu haline geldi ve sezonu 13 golle noktaladı. 2005’te İstanbul’daki Şampiyonlar Ligi finalinde maçın başlama vuruşunu Harry Kewell’la yapan Baros, kupanın kazanılmasında da önemli rol oynadı.
Takımda huzursuz olduğu İngiliz basını tarafından sıkça dile getirilen Milan Baros, 2005’in Ağustos’unda Aston Villa’ya transfer oldu. Bu takımdaki ilk sezonunda 25 lig maçında 8 gol atan Milan Baros; FA Cup’ta 3, Lig Kupası’nda da 1 gol kaydetti. Aston Villa’da 10 numaralı formayı giyen Baros, beklenileni veremeyince taraftarlarca ‘istenmeyen adam’ ilan edildi. 2005-06 sezonuna ‘mutsuz’ giren Çek yıldız, ocak ayı transfer döneminde bir ara Beşiktaş forması da giyen Norveçli yıldız John Carew’le takas edilerek O.Lyon’a geçti. Baros, Aston Villa kariyerini 51 maçtaki 14 golle tamamladı.
Milan Baros, O.Lyon’da oynadığı futboldan çok karıştığı ‘skandal’larla anıldı. O.Lyon’un Rennes’le 18 Nisan 2007’de yaptığı maçta Kamerun doğumlu Stephene Mbia’ya ‘ırkçı’ davranışlarda bulunmakla suçlanan Baros, uzun süre Fransız basınının gündemini işgal etti.
Hız tutkusu da olan Çek futbolcu, Ferrari F430’la Fransa’da hız limiti 130 km. olan otobanda 271 km.’yle (hız rekoru)polis radarına yakalandı. Fransız polisince gözaltına alınan Milan Baros, taksiyle Lyon’a geri gönderilirken arabasına ve ehliyetine de el konuldu.
Baros, 27 Ocak 2008’de ‘ sansasyonel’ O.Lyon kariyerine Premier Lig ekiplerinden Portsmouth’a kiralanarak ara verdi. Sezon sonuna dek Portsmouth formasıyla 16 maça çıkan Milan Baros, hiç gol atamamasına karşın bu takımın Nijeryalı oyuncusu Nwankwo Kanu’yla iyi bir ikili olmuştu. Sonuçta da 2008 İngiltere Federasyon Kupası (FA Cup), bu ikilinin katkısıyla Portsmouth’a geldi.
Çek oyuncunun oynadığı takımlarda 15 golü geçememiş olması akıllarda soru işaretleri yaratabilir. Ancak Baros daha 27 yaşında ve G.Saray’da uzun yıllar forma giyebilecek bir yıldız. Hızıyla rahatlıkla adam geçebiliyor ve savaşan bir yapısı var.
Baros, Liverpool’da 5, Aston Villa’da 10, Olympic Lyon’da 7, Portsmouth’ta da 9 numaralı formaları giymişti. Galatasaray’da gol kralı olduğu Euro 2004’te giydiği 15 numarayla mücadele edecek Baros, Kewell gibi forma numarasının uğruna inanıyor.
Kategorisi Genel