(Bu yazı maç ıle eş zamanlı yazıyz dökülmüştür… )
Maçın birinci dakikasında Arsenal maç içinde yapacağı futbol resitalinin sinyalini verdi sanırım Van Persie’nin topuk pasıyla… Sonucunda verimli bir atak oluşmadı ama hareket güzeldi. Dakikalar 5’i gösterirken Sabri Ugan Gökhan Gönül’ü övdü. Bu sırada Gökhansa sadece taç atıyordu. Fenerbahçe ardarda kullandığı taç atışlarıyla topu ceza sahasına kadar taşımayı başardı. Oluşan karambolde penaltı noktasının çevresinde gezinen topu kaleye gönderemedi sarı-lacivertli ekip. 10 dakika dayanamadınız kardeşim mi diyecektik ki Fabregas’ın arapasını Van Persie iyi değerlendiremedi. Volkan’ın da açıyı iyi kapattığını söylemek gerek. Son 2 dakikadır karşılıklı pas hataları var. Fenerbahçe için özgüven Arsenal’de ise tecrübe eksikliğinden kaynaklanıyor gibi bu hatalar. Fabregas takımını yine çok iyi yönetiyor. Harika paralel pasını ise Ramsey iyi değerlendiremedi ama kaleyi bulmasını bildi. Dakika 12 ve Fenerbahçe adamakıllı top yapmaya başlamıştı ki uzun atılan bir pasla yine topu kaybettiler. Yerden kısa paslarla oynamanın, topu kendi takımında tutmanın en güzel örneği idi bu dakikalar. Nitekim Arsenal’de topu kapınca yerden paslar yaparak topu kendisinde tuttu. Sağdan Van Persie’yi nefis kaçırdılar. Hızıyla ceza sahasına yönelip arka direğe yaptığı ortayı Volkan tokatlamayı başardı. Fakat top Fabregas’ın önüne düştü ancak top ayağına dolanınca Lugano topu uzaklaştırdı. Fenerbahçe ayağa paslarla yine ceza sahasına yaklaşmıştı ki Güiza topu bekleyince top rakibe geçti. Arsenal hızlı çıkınca Fenerbahçe’yi tuzağa düşürüyordu ki Volkan, Van Persie ve Fabregas’ın şutlarını iyi çıkardı. Selçuk topu eliyle kontrol edince hem serbest vuruşa sebep oluyor hem de sarı kart görerek takımını şimdiden gelecek maçta yalnız bırakıyor. Babamsa “Hakem Selçuk Dereli olsaydı çan çan konuşurdun ama … ” diyerek Türk’ün yabancı hakemlere karşı itiraz etmeye cesaret edemediklerine dem vuruyor. Bense yabancı dilleri olsa eminim 90 dakika boyunca itiraz ederler tezimi beğenilerinize sunarım. Dakika 18 ve Van Persie topun başında. Kaleye mi derken içeriye sert kesilen ortayı Carlos kendi kalesini topa tutacaktı kafasıyla topu uzaklaştırmak isterken. Fenerbahçe kontraatağa kalktı, ancak attığı depar sonrası genç Ramsey topu Uğur’dan çok rahat kaptı. Arsenal yine hızlı çıkmak isterken pas hataları sonucunda topu Fenerbahçe’ye verdiler yine… Fenerbahçe’den gerçekten acemice bir pas hatası direk rakibin ayağına. Güiza’yla çelimsiz ataklar geliştirmeye çabalasa da sonuca varamıyor. Roberto Carlos ise 23. dakika civarı Fenerbahçe’nin kazanması mucizelere kalmış diye düşündürten bir şut çıkarıyor yaklaşık 40 metreden. Topu Fabianski rahat tutuyor. Fenerbahçe ilk defa Arsenal yarı sahasında bu kadar fazla adamla bulunuyor. Serbest vuruşa şükrediyoruz bu durumda. Ancak Carlos’un içeri sert kestiği topu avuclarının arasına alan Fabianski hızlıca oyuna sokarak takımını atağa kaldırıyor. Ancak atak kornerle sonuçlanıyor. Semih takımın bal yapan tek arısı görünümünde üst düzey bir oyuncu olduğunu gösteriyor. Güiza’ya da arapası verebilseydi 28. dakikada iyi olabilirdi ama topu soldaki Uğur’a aktarıyor o da adını uzun süredir duymadığımız Kazım’a iletiyor ama nafile… Bir iki çaresiz taç atışı sonrası Güiza’nın umutsuz vuruşu kaleyi bile bulmuyor. Maça sağbekte başlayan Toure, Guti’yi kıskandıran bir arapası atıyor ki Van Persie kalenin dibinde buluyor kendini. Hareketli topu öyle bir durduruyor ki Fenerbahçeli Lugano Uruguay’a tek gidişlik biletini alıyor. Harika gelişen atak ise Volkan’ın parmakları ucuna çarpıp direkten dönüyor. Van Persie üzgün! Fenerbahçeli taraftarlar Volkan’a duacı. Onun sayesinde dakika 36 iken sesleri hala çıkabiliyor. Fenerbahçe kaçan bu golden sonra yorulan Arsenal’in üzerinde sağdan ve soldan ataklar geliştirerek baskı yaratsa da daha kaleyi bulamadılar. Ancak Gökhan Gönül iyi bir şut çıkarıyor kaleye ulaşan ama o da yaklaşık 30 metreden. Sanırım kanaryalar cezasahasına kolay kolay giremeyeceklerini anlayıp uzaktan şut atarak rakibi önce korkutmayı planlıyorlar. Ardından gelişen Arsenal ataklarında son paslar yerini bulmuyor. Bunlardan birinin sebebi ise altıpasa iyi kesilen topu harika uzanarak taca doğru çelen Volkan. Sanırım bir dakika sonra Nasri’nin attığı şutu yine aynı çeviklikle kurtarırken bu iki güzel hareketi Arsenal taraftarları alkışlamaktan kendilerini alamıyorlar. Semih takımını ayakta tutmaya bal yapmaya devam ediyor ama tüm kovana yetecek mahsül veremiyor “Genç Golcü”. Çünkü peteği tek başına yapamaz hiç bir arı. Arsenal son beş dakikayı Fenerbahçe ceza alanı çevresinde geçiriyor ama gole gidecek bitirici pasları atamıyor. “Topçular”ın yapamadığını Roberto Carlos yaptığı ters vuruşla başarıyor ancak Volkan yine iyi bir zamanlamayla topa rakibinden önce sahip oluyor. Dakika 45 Aragones’in başı yine öne eğik ve yine alnını kaşıyor. Belli ki düşünceli.
İkinci yarı Fenerbahçe’nin ortasahadan çıkarken yaptığı top kaybıyla başladı. Bendtner kaptığı topu uzaktan şut olarak değerlendirdi, fakat top dışarda. Arapasların usta isimlerinden Fabregas’ın Van Persie’nin koşuyoluna attığı topu geç sezen Lugano kötü pozisyon aldığından çareyi hollandalıyı düşürmekte bulunca hakem Rosetti Porto maçında Lugano’nun takımını yalnız bırakacağını söyledi. Paslaşarak kullanılan serbest vuruşu Toure sert bir şekilde kaleye gönderse de Volkan bu topa da müdahale etmeyi başardı. Kullanılan kornerde topu ceza alanından hızlıca çıkarmasını başarınca Uğurla maçta buldukları ilk ciddi pozisyonu harcadılar. Ardından Kazım’la atak hazırlığı yapan Fenerbahçe, Jamaika’lı Afro-Türk laubauliliğine yenik düştü ve topu rakibine tekrar verdi. Kazanılan topu Bendtner ile 6pasa gönderen kırmızı-beyazlı rakip, hollandalı golcüsünün önündeki Carlos’u itince hakem faule hükmetti. Dakika 52’de Carlos 1998 yılında Fransa’ya attığı golü tekrar etmek ister gibi topa yaklaşırken eliyle hafif ve naif bir hareket yapıp kaptan Semih ve Gökhan’ı topun başından gönderiyor. Ancak attığı şut rakip kalecinin ellerinde son buluyor. Dakikalar 60’ı gösterirken Aragones klasik oyuncu değişikliğini yapıyor. Afro-Türk, yerini Gurbetçi-Türk’e bırakıyor. Arsene Wenger ise bu değişikliğe karşılık ilk maçta kapanış golünü atan ’90 doğumlu Ramsey’in yerine Diaby’yi alırken UEFA oyuna genç kaleci Vito Mannone’yi alıyor. (Canlı yayında ekrana böyle yansıdı…) Bendtner’in yerine ise üç senedir Arsenal forması altında görmeyi beklediğim Vela oyuna girdi. Yedek kulübesinin kalitesi ortada sanırım. Ali Bilgin ilk topunda neredeyim ben şaşkınlığıyla topu rakibine teslim ediyor. Vela ve Diaby ise sol taraftan rakibini dağıtmaya başlıyor. Oyuncu değişiklikleri sonra oyun daha rolantide geçiyor. Arsenal’in kanatlardan yaptığı ortaları Fenerbahçe tam manasıyla “savuşturuyor”. Genç oyunculardan kurulu rakipse ceza sahası dışından şutlarla kaleyi bulmaya çalışıyor. Bu arada sakatlanan R.Carlos Aragones’in Deivid’i oyuna alma ihtimalini ortadan kaldırıyor ve bir mahalle maçında oyuncu değişikliği yapılıyormuş gibi yerini Vederson’a bırakıyor. Arsenal yorgun olmasına karşın hala aynı tarz ataklarını geliştirmeye devam ediyor ama Fenerbahçe gerçekten “Çanakkale geçilmez”i oynuyor. Lugano ve Edu 1. Dünya Savaşı’ndaki bu savunma zaferinden haberdar değiller muhtemelen ama yarınki gazeteler Londra’daki savunma zaferine bu benzetemeyi yapacak. Dakikalar tükeniyor! (klişeleri seviyoruz!..) İki takımda fazlasıyla yoruldu. Artık atılacak ya da yenilecek golün tek sebebi yorgunluk olacak. Wenger sıkıntılı. Tottenham beraberliğinden beri küçük çaplı bir buhran yaşıyorlar. Beklenmedik puan kayıpları yaşadığı için basın biraz üstüne geliyor haliyle. Maça çıkmadan önce de Fenerbahçe maçını mutlaka kazanmak istediklerini ve hırslı olduklarını söylemişti. Sonuç işe şimdilik nötr. Fenerbahçe direnmeye devam ederken yorgunluğun sonucununda sakatlıklar geliyor. Uğur sekiyor muhtemelen bir zorlanma oldu kasığında. Gökhan ise oyuna Uğur gibi sakat sakat devam ediyor. 4. üncü hakem maçı 4 dakika daha uzatıyor. Fenerbahçe topu taca atarak zaman geçirmeye devam ediyor. Dakikalar 92 oldu… Fenerbahçe Ali Bilgin ile atağa kalkıyor Londra’da şimdi top Güiza’da ama topu kaptırdı Clichy’ye. Gökhan da topu Vela’dan kaptı ancak topu rakip kaleciye teslim etti. Arsenal ise Toure ile sağdan geliştirdiği son atakla da sonuca ulaşamayınca maç 0-0’lık sonuçla sona eriyor…
Maç yorumu: Fenerbahçe gerçekten iyi direndi. Rakibin tesadüfi veya laubauliliğinden yaptığı kayıplarından sonra topa sahip oldular. Bunları da verimli değerlendirmeye yönelik bir oyun düşüncesiyle sahaya çıkmadıkları çok belli. Zaten topla oynama yüzdeleri %37…
Buradan alınan puan kimseyi yanıltmasın. Fenerbahçe bugün futbol oynamadı ki alınan bir puan için iyi futbolla oynandı yorumu yapılabilsin. Oynatmadı da diyemiyorum ne yazık ki. Çünkü sadece altıpasa kesilen ortalara yerinde müdahalelerde bulunup topu kalelerinden savuşturdular. Oynatmadı diyebilmek için gerçekten rakibini ısırmalı, oyununu bozmalı, topu gerçekten ayağında tutup verimli bir şekilde paslaşarak rakibin topla ilişkiye girmesini engellemek gereklidir.
“Tesadüf” müdür bilemem ancak geçen sene Şampiyonlar Ligi’nde son sekize kalmış bir ekip olarak aynı şehri ziyaret eden Fenerbahçe bu sene aynı şehre grubunda sonuncu olmamak için geldi. Bu takım bu kadar zirvedeyken bugün alınan puana şükrediliyorsa, bu takımı bu hale getirenlerin oturup gerçekten düşünmesi gerekir ki biz de sene başında yapılan “ben inşaattan anladığım kadar futboldan da anlarım…” açıklamalarında bir doğruluk bulalım…