Haftasonu oynanan Sıvas-Galatasaray maçının ne yazık ki sadece ilk yarısını izleyebildim. 45 dakika boyunca oyunu hep rakip yarı alanda oynadık. Ofsayt diye durdurulan Baros’un direkten dönen topu dışında ciddi bir pozisyon hatırlayamıyorum şu an ama sanırım bir iki tane daha tehlikemiz vardı. Bir de Barış’ın sağdan içeri girip iki çalım attıktan sonra yaratmaya teşebbüs ettiği değişik bir pozisyon daha vardı. Teşebbüs dedim çünkü iki kişiyi geçtikten sonra attığı pas, attığı çalımlara yakışmadı gerçekten. Devre biterken Ümit Karan’ın atılıp atılmadığını anlayamadım bile. O sırada dışarı çıkmak için hazırlanıyordum. Televizyon açıktı, gittim geldim, odamda dolandım bir baktım ileride pres yapan tek adam Baros hemen arkasında en yakın adam Arda. Pazubandı da Ayhan’da! Ne oldu ne bitti anlayamadım. Lig Tv de pozisyonu ne zaman, kaç kere tekrarladı hiç göremedim bile. Zaten Lig Tv’nin yayıncılıkta yarattığı katliamın haddi hesabı yok. Ayrı bir ileti konusu-serisi bile olur bu konu.
Maç bitmeden Ümit Karan’ın yediği kırmızı kart hakkında ilk düşüncem şu oldu. “Ulan be adam! Yönetim sen kuralları öğren diye tesislerde sana ders veriyor. Kuralları anlattırıyor. Senin yaptığına bak! Üstelik şampiyonluğu etkileyecek bir maçta yönetimin bunca önlemine karşın böyle bir hatayı nasıl yapar!? Son iki aydır forma giyemediği için küskün olan ancak en önemli maçta Lincoln’ü kesip takıma girmişsin. Kaptanlık pazubandı da sende! Bu kadar adam sana bu kadar güvenirken sen bu hatayı nasıl yaparsın!” Yaptı işte! Oldu…
Sonra baktım, pozisyonu bir kaç kere tekrar izledim. Olay benim izlenimime göre şu: Ümit Karan omuz omuza mücadele veriyor Sıvaslı’yla. Taç çizgisine doğru giderken Ümit kayıp düşüyor. Kalkarken şöyle hakeme bir bakıp, ona bir şeyler söylüyor. Kalkıyor ve kara,yağmura, ıslak zemine isyanından etrafındaki karlara tekme atıyor. Bunlar hakeme bakmadan gerçekleşiyor. Sonra hakeme bakıp bir şeyler söylüyor. Ağzından okuduğum kadarıyla da “Çok ayıp” diyor sonra sahaya girerken. İlk kısmında söylediği sözleri ağzını tam göremediğim için okuyamadım bilemiyorum ama; yan hakeme koşup, üzerine yürüyüp el kol sallamıyor. Neye göre kırmızı kart verildi ben anlamadım.
Eğer sadece çok ayıp lafına kırmızı kart çıktıysa “çok ayıp”! Hakemlerimizin bu yüzden yurtdışında fazla maç yönetemediğini düşünüyorum. Her hafta izliyoruz ya. Rooney ne küfürler, ne Fuck Off!’lar çekiyor Howard Webb’e. Ne el kol sallıyor. Ama uzun zamandır ben bu sebepten kırmızı kart yediğini görmedim. Hiçbir zaman psikoloji kitabı okumadım. İlgi alanıma sokamadım, giremedi belki de. Ama futbolcu psikolojisinden anlarım. Haksızlığa uğradığını düşündüğü andan sonra 5-7 saniye içinde gösterdiği tepki bilinçdışıdır. Neyi, neden yaptığını bilemez o an. Ve itiraz eder, küfreder, isyan eder, topa tekme atar, yere vurur, tepinir, bağırır çağırır… Ama bu hareketler hakemin verdiği bir karar sebebiyle yapılsa dahi direk olarak hakeme-kişiye yapılan bir isyan değildir. Oradaki isyan “genel”dir. Topa, zemine, hakeme, yağan yağmura, formasını kirleten çamuradır. Hakemler bunları göz önüne alarak kartlarını çıkarmalı… Burada iki tarafın da yaptığı “çok ayıp”.
Not: Ümit Karan, en son bizim muhitte oturuyordu. Hala öyle mi bilmiyorum ama gördüğüm ilk yerde bizzat soracağım.