Fabio Capello: “Rooney bizim jokerimiz; hatta çılgın jokerimiz. O her yerde oynayabilir ve bu yetenekleri açısından bizim için çok değerli bir futbolcu. Ne istiyorsak onu yapıyor, ihtiyaç duyduğumuz her bölgede açığımızı kapatıyor. Bu yönüyle çok özel bir kabiliyet. O çok iyi ve biz onsuz yapamayız. Rooney için Tanrı’ya şükrediyorum.”
Manchester United’a geldiğinde 19 yaşındaydı. 2004/05 sezonunda forvette Ruud van Nistelrooy, Louis Saha ve Ole Gunnar Solskjaer’in arasından sıyrılıp takımının en skorer ismi olarak Premier Lig’i 17 golle bitirdi. İlk maçını Fenerbahçe’ye karşı oynayıp hat-trickle tamamlamıştı. Sanırım o aralarda 8 numarayı giyiyordu ve sadece forvetti. Sonra 9, şimdi de 10 numarayı sırtına geçirdi kulübünde. Sırt numarasını hak eden 10 numara top oynamaya başladı son iki sezonunda özellikle bu yıl izlediğim maçlarında defanstan top çıkarmak, korner kullanmak, oyun kurmak, takımını defansta organize etmek gibi bir çok işi yapmaya başladı. Capello da Rooney’nin böyle bir oyuncu olmasından dolayı “Tanrı’ya şükrediyorum” demiş. Şükredilmesi gereken Tanrı değil de Alex Ferguson olmasın?
Genç takımların gol kralından -Scholes- enfes bir oyun kurucu yaratan İskoç teknik adam, aynı aşamaları Rooney’e uyguluyor. Rooney’nin gol sayısındaki düşüşün, zaman zaman kısır dönemler geçirmesinin en büyük sebebi bu olabilir. Fakat “çok gol atmayı mı, Paul Scholes veya Ryan Giggs olmayı mı tercih edersin” deseler, -Ferguson’un böyle bir şey sorduğunu düşündüm- siz ne derdiniz? (Not: Scholes’un da Manchester United’da bir dönem 10 numaralı formayı taşıdığını hatırlatalım.)