Bomboş cuma gecesinin ilk eğlencesi idi iddiasız iki takımın arasındaki maç. Hacettepe düşmeyi garantilemiş, Galatasaray için ise kazansa ne olur kazanmasa ne olur bir maçtı. Zaten kazanamadık. Bu saçmasapan futbolla da kazanmamız mümkün değildi. Kazansaydık da sadece adımızla kazanırdık. Ama bu maçta gördüm ki ne futbolcularda gol atma hırsı, ne kazanma hırsı, ne de adımız kalmış. Ve Hacettepe de sahadaki futboluyla isme puan verilmediğini ıspatladı.
Galatasaray’ın kadrosu olabileceğinin en idealiydi. İki stoperimiz vardı en mühimi. Hakan Balta soldaydı. Çift forvetli düzen için daha genç olan Topal ve Barış’ı tercih etmesi normaldi. Yaser genç bir Ümit Karan olma yolunda hızla ilerliyor! Baros ve Kewell çok uğraştı didindi ama bir şey eksikti onlarda. Sanki bugünden tatili düşünüyorlardı. Kaçırdıkları gol pozisyonları felaket. Baros ve Kewell bunları kaçırıyorsa Yaser’e kızabilir miyiz?
Takımın başına geçtiğinden ve ondan öncesinden beri Lincoln’le çalışmak istemediğini söyleyen adam 90 dakika Lincoln’ü oyundan almıyor. Ve Lincoln bir kaç arapas atmaktan başka hiç bir şey yapmadı. He “o arapaslar gol olsaydı Lincoln’e bir şey diyebilir miydin? Gol olmayınca konuş skor yazarıymışsın sen de!..” diyenlerinizi duydum. =) Tamam Lincoln n’apmış bir bakalım istedim. Lincoln’ün kişisel istatistiğine ulaşamadım. “Çünkü bizde istatistik bir bilim değildir. Veridir. Her zaman değişir güven olmaz – F.Terim” Maçtan sonra Lincoln benim aklımda nasıl kaldı hemen bildireyim. Şu maçta Lincoln’ü ilk defa izleyen birinin Brezilyalı hakkındaki ilk düşüncesinin “Vay be! Pek koşmuyor, her omuzda yere düşüyor, çok da yere atıyor kendini ama arkasına bakarak çok iyi arapası atıyor…” olacağından şüpheniz olmasın. Ya da bu lafları, Lincoln’ü ilk defaizleyen adama ben silah zoruyla söylettim belli olmaz… Koşmayan Lincoln’le çift forvet oynanmaz!
İlk yarı zevksiz, renksiz, golsüz falan geçti. Hacettepe’nin bulduğu pozisyonları kaçırması hem iyiydi hem kötüydü. Sağ, sol farketmeden rakibe orta yaptırıyoruz, ortadan şut atmalarına izin veriyoruz… Hacettepede bu pozisyonları iyi değerlendirdi. Golle buluşmalarına gerek yok illa iyi olarak nitelendirilmesi için… De Sanctis direkten dönen topta şanslıydı. Gol olsaydı belki maçı daha da ciddiye alırdık. Hacettepe’nin bu oyunu maçta pozisyon izleyebiliyoruz olmamız açısından iyiydi. Ama Galatasaray’ın defansının verdiği zaaflar, oyundaki etkisizliğimiz felaketti.
İkinci yarı Bülent’in yaptığı oyuncu değişikliği golü getirdi. Sadece oyuncu değiştikten hemen sonra gol yedik diye değil. Türkiye’nin en iyi ters kademe yapan sol bekini amaçsız bir şekilde forvet çıkarıp, orta sahaya çekiyorsun yerine çok da iyi olmayan Volkan’ı koyuyorsun. O da sana teşekkür ediyor ve ilk ters kademe hatasını yapıyor. Sonra dönüp bir de Semih’e bakıyor kızıyor. Semih arkasındaki adamı göremedi peki sen önündeki adamı nasıl göremedin Volkan? Forvet çıkarıp orta sahayı diri tutayım sevdasındaydı Bülent. Soyadına yakışmadı. Korkak bir seçim. Hatta aciz bir seçim! Çünkü sonrasında oyuna alacağı çok çok belli olan Hasan Şaş’ı sahaya sürmek için stoperi çıkarıp takımı stopersiz bıraktı! Güya yine kanatları tutmak istedi. Saçmalık! Çıkaracaksan Lincoln’ü çıkar Hasan’ı al. Yaser’i çıkar, Ü.Karan’ı al. Volkan Yaman’ı illa oyuna mı alacaksın, o zaman çıkaracaksın Balta’yı. Sonrasında da Sabri’yi çıkarıp Ümit Karan’ı oyuna, Barış’ı da sağ beke çekti. Ya da naptı bilemedik. Zira yediğimiz son golde. Barış’ın tarafından gelen İbrahim Şahin bomboştu! De Sanctis topu iyi izledi. Bülent maçı herkesten daha iyi izledi. Aragones’e laf atıyoruz ya “bu adam maçı izliyor, hiç müdahale etmiyor bir şey yapmıyor. Hep aynı değişiklikleri yapıyor” diye. En azından bir tutarlılığı var!
Maçtan sonra soyunma odasına girip “dağılın lan! top mop oynamak yok size” demek geldi içimden. “Bu ne biçim oyun, bu ne isteksizlik! N’apıyorsunuz siz ya!” demek istedim, diyemedim… Zaten bırakmışlar ligi, Beşiktaş derbisi var 32. haftada n’apcaz bilemiyorum. Böyle oynarsak ve bu Beşiktaş bizi darmaduman eder…
Kıssadan hisse bu dersten çıkarılacak en önemli ders defansının kurgusuyla bu kadar oynarsan yenilirsin! (Bknz. maça başlayan 4’lü defans: Sabri-Emre Aşık-Semih-Hakan Balta. Maçı bitiren 4’lü defans: Barış(?)-Semih-Hakan Balta-Volkan.) Bülent Korkmaz’ın değişiklikleri maçın skorunu, belki de Galatasaray’daki sonunu belirledi.