Konfederasyon Kupası bu aralar tek üst düzey futbol zevkimiz. TRT’ye dünyanın öbür ucundaki futbol ziyafetini evimize taşıdığı için çok teşekkür ediyoruz. Ama maç anlatılırken yapılan yanlışlar, hatalar benim canımı çok sıkıyor vallahi.
Maç izlerken, bir spikerin yapmasını en sevmediğim şey o futbolcunun adını yanlış söylemesidir. Yanlış telafuz edebilir, dili dönmeyebilir, dili sürçebilir de, Ahmet’e Süleyman, Tuncay’a Nihat denmesini anlayamıyorum. Eğer işin buysa, top Süleyman’daysa gidip de top o oyuncudayken mikrofona Muhammed demeyeceksin! Dememelisin.
Dün akşam adam akıllı izleyebildiğim tek Konfederasyon Kupası maçı ABD-İtalya karşılaşmasında spiker maçın adamı Rossi’ye top geldiğinde Iaquinta! demedi mi işte ben o anda öldüm, bittim. Çünkü bu TRT’de izlediğim maçlarda yapılan ilk isim hatası değil. İsim karıştıramazsın gibi kesin bir tavrım yok. Ancak yanlış söylüyorsan da özür dile düzelt değil mi? Ayrıca karıştırdığın iki isim de fiziken birbirleriyle alakası olmayan isim. Biri 1.70 (rossi) diğeri de 1.90 (iaquinta) (aşağı-yukarı böyle boyları). Birinin saçı uzun diğerinin kısacık…
Bu ilk değil demiştim ya daha önce de Athletic Bilbao-Barcelona Kral Kupası Final maçında, maç boyu Xavi‘ye, XABİ deyip durdular. Alexander Hleb için de “Alman futbolcu” dediler. Bu nasıl spikerlik?? Biri bana anlatsın.
Ben spiker şöyle olmalıdırın teknik yönlerini bilemem ama bir futbol izleyicisi olarak bir spikerden beklentilerimi şöyle sıralayabilirim.
Öncelik o futbolcunun kariyeri hakkında bilgisi olacak. Futbolcunun adını yanlış söylemeyecek. Futbolcunun nereli olduğunu bilecek. Topun kimde olduğunu futbolcunun koşuşundan, topu alışından, topu sürüş stilinden anlayacak. Evra’nın 28 kardeşi olduğunu bilecek kardeşim!
Bir iki kelam da Ömer Üründül’e. Bloklararası mesafenin kısa tutulması gerektiği konusunda kendisiyle hemfikirim ama Azerbaycan maçında yaptığı bir yorum var ki beni benden etti…
“Yani bu maça çıktığımız ilk 11’deki ortasaha oyuncuları Tuncay,Mehmet Topal, Kazım, Nuri Şahin dörtlüsü birbirini ne kadar tanıyor, oyunlarını biliyor da iyi hazırlık pasları yapıp oyun kuracaklar…” Yahu Tuncay, M.Topal ve Kazım 40-50 gün boyunca EURO 2008 kampında beraber yatıp, kalkmadılar mı? Bu üç adam birbirini tanımayacak da ben mi tanıyacağım… O ortasahanın da en iyisi Nuri’ydi. Emre yi ‘keser atar’ Ulusal Takımdan.
Bir de dün geceden bir Ömer Üründül yorumu ekleyelim.
“Camoranesi’nin oyundan çıkması iyi oldu. Maç boyu sahada bir hareket katmadı takımına” (ya da bunun gibi bir şey. Cümlesinin anafikri Camoranesi’nin oynamadığıydı.) İlk yarı neredeyse saüğdan gelişen ataklarda Zambrotta ile aktifti. Maçı izliyorlar mı şüphelerim var. Vuvuzela kulaklarını çınlattığı için konsantrasyonlarını kaybetmiş olabilirler…