Sabah geldim biraz iş güç öğrendim. Hafiften ara verdim. Uzun zamandır gezemediğim bloglara bakındım. Sağolalım güzel yazılar, tespitler gırla devam ediyor. Ne hoş hayatın devam ettiğinin farkına varabilmek bu şekilde. Fakat iki-üç blogda ardarda gördüğüm “azalarak bitsin” tadındaki tespit dikkatimi, ayrıca tepkimi de çekti.
Evet, Konfederasyon Kupası’nda taraftarların ellerindeki zımbırtıyla (vuvuzelaymış) 90 dakika boyunca çıkardıkları sesler sinir bozucu. Hiç durmuyorlar, susmuyorlar. Stad 40bin kişilik olsa en az 10bin kişi de olsa ve o 10bin kişi de bir tane bu zımbırtıdan bulunsa ve herkes de maç boyu bir kere 5.4 saniye süreyle çalsa 90 dakika ses kesilmemiş olacak. Yani bunu yapan ne bir kişi, ne de belli bir grup insan. Herkes yapıyor bunu. Real Madrid’in tüm maçlarında bu ses hiç durmuyor. Bütün Barnebeu “bııııızzzzzzz” diye ötüyor maç boyu. Kuzenimle bir Real Madrid maçı izlerken bana dedi ki, “Abi maç çok iyi gidiyor ama, şu maç boyu bitmeyen şu ses beni öldürüyor.”
İyi kötü sezon boyunca blogları takip ettim ve bir Real Madrid maçından sonra da hiç “şu ses de kesilsin artık”, “yayıncıya benden tavsiye tribün sesini kısın” gibi şeyler okumadım. (Varsa gönderin bana kapak olsun)
Demek sorun tribünden gelen seste değil. Oynanan maçta. Kupada sadece dün akşamki ABD-İtalya maçını tamamen izleyebildim. (O da 75 dk.) Ve sahada oynanan oyundan dolayı hiç de rahatsız etmedi beni tribünden gelen sesler… Güney Afrika-Irak maçındaki futbol kalitesi zevkinin ne halde olduğunu gördük hepimiz. (5-10 dk. bakabildim ona da) Brezilya-Mısır maçında bile şu seslerden illallah demişşe insanlar sorunun oynanan oyunun vasatlığını kimse inkar etmesin… (Tam izlemedim ama belli bir vasatlık vardı kanımca)