Derbiyi izlemeye 20 dakika geç başladım. Tam Taksime geldiğimizde taksiden iner inmez “AAhhh” şeklinde bir ses yükseldi. “Kaçırdık süper pozisyonu” diye üzüldük. Sonradan pozisyonu gördüğümüzde ise hakkaten maçın kaderini değiştiren pozisyonu kaçırmışız dedik içimizden. Koşaraktan her zaman maçı izlediğimiz bara yöneldik. Giriş 15 TL idi! Şaşırtıcı olan adamın bahanesiydi: “Karamehmet beni nasıl soyuyor biliyor musunuz? Mecbur kaldık!” Ya tamam herkes derbi maçlarının izlenişini paralı yapıyor da, başka bir zaman 3 büyük aynı gün maç yaptığında 3’ünü de bedavaya izletiyor bu bar. Bir kaç dakika pazarlık yaptık kapıda ve sonunda 15 TL’lik maçı, 10 Lira’ya izledik. Bu da bir şeydi.
Kadroyu ancak izleye izleye çözebilmek gerekliliği konsantrasyonu arttıran bir nedendi. Ama karışıklığa da neden oluyordu. Bir ara sol kanatta Insua ve Hakan Balta oynuyor sandım. Çünkü kanatta oynatabilecek oyuncuların çoğu sakat ya da formsuzdu. Meğer Misimovic varmış sol kanatta. Sağda da Elano. (Neee Elano mu!!) İleride de Pino! Elimizdeki en iyi forvet elemanları da onlardı zaten. Hagi en iyisi değil, mecbur kaldığını yapmıştı. Orta sahada da sonunda Lorik Cana’yı görebildik! Sabri’nin formasına kavuşması takıma dinamizm katmıştı. İyi de olmuş. Maç sonundaki üçlü şovuyla da o dinamizmi gördük.
Takımdaki oyuncuların kalitesinin üst seviyede olmasına karşın bunu takım oyununa yansıtamamaları nedeniyle sezon başından bu yana ortaya koyulan felaket oyundan dolayı Galatasaray’dan ümidi kesmiştim. İlk 5’e girersek iyidir beklentisi içindeydim. Ancak formda “gözüken” Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın önde yaptığı baskıyı sindirememesi ve neredeyse hiç bir şey üretemeden maçı tamamlamış olması umutlarımı tazeledi. Eldek malzemeyele en iyisini yaptı sarı kırmızılı takım. Elano’dan bu kadar iyi bir performans görebilmek uzun zamandır göremediğimiz bir şeydi. Gelir gelmez Kayserispor’a attığı füze niteliğindeki gol gözümüzü boyamıaya yetmiş.
Mustafa Sarp ve Ayhan orta sahası beni bir gün biterecek. Ama ne zaman bilmiyorum. Fakat Lucescu ve Hagi döneminde sol açıkta oynadığı oyunla yıldızlaşan Ayhan o günkülere yakın bir mücadele örneği gösterdi. Devam edip etmeyeceğinden şüpheliyim. Servet son zamanlardaki en güzel maçını oynadı. Tam kendinden beklenen bir performans gösterdi.
Keita’nın ayrılmasından sonra boş kalan sağ kanada alternatifi olarak alındığı için sürekli Keita ile karşılaştırılan Pino’nun forvet pozisyonundaki oyunu için söyleyecek söz yok. Galatasaray’ın tek şut ayağıydı maç boyunca. İnanılmaz sert ve düzgün şutlarının olduğunu bir kez daha gösterdi. Ah bir de onlar gol olaydı!
Mükemmel bir mücadele sergiledi Galatasaray maç boyunca. 93. dakikada bile oyuna sonradan giren Emre Çolak’ın rakip kalede gol arıyor oluşu gelecek için ümitlendirici idi. Maç sonu nevizadede maçı izleyen Galatasaraylılar İstiklal Caddesi’ni bir kaç dakikalığına işgal edip “yürüdük sessiz ve kederli”… Sağdan soldan geçen Fenerbahçeliler’in belki de tek başlarına oluşlarından dolayı hiç bir şekilde taşkınlık derecesine varacak tepkiler göstermemesi, maç sonunda kol kola birlikte içmeye gelen Galatasaraylı ve Fenerbahçelilerin oluşu günün mutlu edici taraflarından diğeriydi…