Niteliksiz nicelik süreksizdir

 

Bugün Galatasaray’ın maçını izledim. İlk 22 dakikasını kaçırdım fakat sonradan gördüm o 22 dakikayı izleseydim yazacak daha çok kötü şey bulurdum. Galatasaray gazabımdan iyi kurtuldu yani.

Eve girip televizyonu açar açmaz Eskişehir’in santra yaptığını gördüm. Ayağımın uğurlu geldiğini düşündüm ki çok da uğurlu değilmişim ki zira gol Gökhan Zan’dan gelmiş sevinirken bir de Galatasaray armasını öpmüş. Üzüldüm. Galatasaray’da bir süre daha kalmaya devam edebilir çünkü. Ah bir de Felipe Melo gol attı ki 2 haftadır Galatasaray’ın puan almasındaki neticeye katkı olarak destek vermesi niceliğe bağımlı taraftarın beklentilerine mükemmel bir karşılık veriyor.

Galatasaray’ın oyununa gelelim. Açık ve netim: Beğenmedim. Beğenilecek de bir bazı kısımlar var ama yetersiz yine de. Selçuk’un, Elmander’in, Riera’nın  ve Ujfalusi’nin formunu bulması takım için önemli bir artı. Fakat, bir takımın genel başarısı kişilerin performanslarının iyi olmasını beklemeye bağlanamaz. Bu yüzden bugünkü bireysel performansların iyi oluşu Galatasaray’ın çok iyi olduğu konusunda kimseyi yanılgıya düşürmesin.

Bugün Galatasaray’ın olumlu sinyal verdiği tek alan orta sahada yapılan baskının artmış olmasıydı. Bunun dışında yakalanan kontra atak fırsatlarının cömertçe harcanması takımdaki yetenek eksikliğinin sonucuydu. Engin Baytar çok iyiydi, Kazım çok çalıştı, Felipe Melo gol attı harikaydı falan lafları insanın kendisini avutması için söyleyebileceği büyük yalanlar.

Öncelikle şunu söyleyeyim. Felipe Melo çok iyi futbolcu olsaydı, taraftarın sevgisini futboluyla kazanmaya bakardı. Fakat geldiğinden bu yana oyunundan çok tribünlere yaptığı yalakalıklarla gündemde. Yok pitbull sevinci, yok tribüne yaptığı coşturucu hareketler. Şu İBB maçında kırmızı kartı göreydi de ben o zaman görürdüm bugün şişirilen Felipe Melo’nun yerden yere vuruluşunu..

 

Bugün Galatasaray’ın bir tane, sapasağlam, akılla ve fikirle organize olarak geliştirilmiş kaç atağı var sormak isterim? Biri topu alıyor, biri de boşa kaçıp o topu alıyor. Ve bunun gol atmak, rakibi ekarte edilmek adına yapılışına şahit bir kaç kere olabildik. (şu anda tekrarını da izliyorum da maçın, Hasan Şaş’ın 16. dakikada Sabri’nin yaptığı orta sonrası verdiği sıkıntılı yüz ifadesi memnuniyetsizliğin göstergesi)

Galatasaray’ı izlemek için bir neden bir heyecan arıyorum bu aralar ama pek bulamıyorum. Engin Baytar’la, Kazım’la, Felipe Melo’yla, Gökhan Zan’la olmaz bu iş diyorum. Daha organize, ayağı iyi top yapan ve affetmeyen forvetlere sahip takımlar karşısında bu haliyle Galatasaray fark yiyebilir. Şaşmam. Şu anda bu takım Inter, Liverpool, Real Madrid maçlarının ilüzyonuyla yoluna devam ediyor. Trabzon maçını, Beşiktaş maçını bekleyelim sonra tekrar görüşürüz.

Ek olarak koşu istatistiklerine kafalarını takmış olanlara şunu hatırlatayım. Hiç bir maçta hiç bir futbolcu 11bin metre koşmuyor. 11bin metre kat ediyor. Yani 11bin metre yürüse de en çok koşan oyuncu o gözükecek. Bu yüzden takılmayın bu sayılara bu kadar. Özellikle bu istatistiğe. Diyeceğim şu ki, çok koşmak değil verimli koşmak daha mühimdir..

This post was written by:

- who has written 412 posts on Efektifpas.


Yazara mail gönder

Leave a Reply

Protected by WP Anti Spam

Takip et // Follow

Açık Radyo – Efektifpas

15 günde bir her pazartesi 19.30'da, 94.9 Açık Radyo'dayız. Duyurularımızı takip etmek için Twitter hesabımızı takip edebilirsiniz...

RadyoEfektifpas

Programlarımızın tüm podcast kayıtları online olarak bulunmasa da dinlemek isteyenler için bir kaç adet program mevcut

‘Salvador’ Guti

Johan Cruyff

Arşivler

Bülent Korkmaz – 3

Tottenham Hotspurs

Nazım Hikmet Ran

HaberVesaire Spor

Video Bug Report

Açılmayan bir video varsa resme tıkla, videonun linkini yolla Teşekkürler...

Facebook Hayran Sayfası

Eylül 2011
P S Ç P C C P
 1234
567891011
12131415161718
19202122232425
2627282930