Kategorisi | 0-Özel Dosyalar, İnceleme

Ligimizin kalitesi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Süper Lig’in tepesindeki takımların puan kayıpları Türkiye’deki futbolun kalitesiz olduğunu gösterir mi?
(HaberVesaire) 

Spor Toto Süper Lig’de geride kalan haftalar, oynanan futbolun kalitesizliği üzerine bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Puan tablosunda 20 puanı geçen tek takımın bulunmasının üzerinden ligin kalitesiz olduğunu söylemek kimi yorumculara göre doğru kimisine göre yanlış.

Şike soruşturması nedeniyle ertlenen ve bir ay geç başlayan Süper Lig’de oynanan futbol bir çok yorumcuyu ve izleyiciyi memnun etmiyor. Saha zeminlerinin kötülüğü, oyuncuların futbol yeteneği açısından yetersiz olduğu düşüncelerinin yanı sıra sıkıştırılmak zorunda kalan fikstür de bu kalitesizliğin etkenleri arasında gösteriliyor. Dokuz hafta sonra lig sıralamasında takımların puanlarının birbirine yakın oluşu da bu kalitesizliğin somut bir sonucu olarak öne sürülüyor.

Ligin kalitesi takımların topladığı puanlarla açıklanabilir mi? Bu soruyu ve sık maç oynamanın kaliteye etkisini üç yorumcudan cevaplamasını istedik.

Maç başı puana göre kalite 

Bugüne kadar 10 maç oynayan Fenerbahçe maç başına 2,1 puan, Galatasaray ve Manisaspor 1,8 ve Orduspor 1,7 puan topladı. Dokuz maç oynayan İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Beşiktaş 1,7 puan, Trabzonspor ise 1,6 puan aldı. Alp Ulagay’ın önerisine göre maç maçına toplanan bu puanlar ligin kalite standartlarının yükseğe yakın olduğunu gösteriyor.

Benzer istatistiği şu anda dünyanın en kaliteli ligi olarak gösterilen İspanya La Liga’ya uyguladığımızda 10 hafta sonunda ilk altıda yer alan takımlar Real Madrid (2,5), Barcelona (2,4), Levante (2,3), Valencia (2,1), Sevilla (1,7) ve Malaga (1,6) şeklinde sıralanıyor. İngiltere’de ise 10 hafta sonunda sıralama Manchester City (2,8), Manchester United (2,3), Newcastle United (2,2), Chelsea (1,9), Tottenham (2,1) ve Liverpool (1,8) şeklinde.

Son yıllardaki atağıyla, özellikle de seyir zevki olarak, İtalya Serie A’yı geride bırakan Almanya 1. Ligi’nde ise 11 hafta sonunda durum şöyle: Bayern Münih (2,2) , Schalke 04 (1,9), Borussia Dortmund, Werder Bremen ve Mönchengladbach (1,8), Stuttgart (1,6).

Futbolcuların yorumları da ligimizde kalite düzeyinin yüksek olduğunu işaret ediyor. Şu anda “süperliği” tartışılan ligimizin en kariyerli oyuncularından Trabzonsporlu Didier Zokara 3 Ekim’de verdiği bir ropörtajda aynen şöyle diyor:

“İngiltere ve İspanya liglerini bu tartışmada hep bir kenara koyarım. Ama geri kalan ligler içerisinde, Türkiye Ligi’ni Almanya Ligi ile aynı klasmanda sayabilirim. Fransa Ligi’nin Türkiye’den daha düşük bir düzeyde ve cazibe içinde oynandığını söyleyebilirim.” 

Beşiktaş’ta forma giyen yıldız isim Guti ise “Gelen futbolculardan sonra ligin kalitesi de her geçen gün artıyor. Türk futbolcusunun da kalitesi artıyor. İlerleyen zamanlarda Türk futbolu da Avrupa’daki çok önemli liglerin arasında olacaktır” sözleriyle bu konuyu farklı bir yönden yorumlarken tartışmaları arttırıyor.

Yorumcuların yaklaşımı, futbolcuların görüşü ile birleştiğinde sonuç olarak ligimizin kalite standartının yüksek bir seviyede olduğunu söylememiz mümkün. Ancak seyirci sayısı ve maçların yayınlandığı ülke sayısının bu “kaliteye” orantılı olarak artmaması hala alacak yolumuz olduğunu gösteriyor. Yayıncı kuruluş, Türkiye Futbol Federasyonu ve bilet fiyatlarını belirleyen kulüpler de kendilerini düşen görevleri titizlikle yaparlarsa seyir zevki yüksek ve marka değeri artma eğilimi göstermeye başlayacak bir lige daha hızlı kavuşabiliriz.

Alp Ulagay (Hürriyet) : “Takımların arası açılmış ise o lig kalitesizdir” 

Ben bir ligin kalitesini ölçmek için takımların hafta başına aldığı ortalama puana bakıyorum. Ligin üstündekiler ortalama 2 puan, altındakiler 1 puan almış mı? Benim kriterim bu. Bir takım 10 haftanın ardından hafta başına 2 puan almışsa çok iyi. Alttaki takımların haftalık puan ortalaması 1’in altındaysa o takım ve lig kötüdür.Takımlar arasındaki puan açıklığı çoksa bu o ligin kalitesizliğini gösterir.

İspanya La Liga’da dipteki bir çok takımın ortalaması 1 puanı bile bulmuyor. Bu da tam olarak çekişmenin yüksek olduğunu gösterir. Sık maç yapmak daha önce bu tempoya alışkın olmayan bir ligin kalitesini etkileyebilir. İngiltere aşağı yukarı 50 yıldır böyle bir tempoda oynuyor. Ama bir sorun gözükmüyor. Türkiye’de ise bu kadar sık tempoya alışık mıyız? Çok değiliz sanırım. Lig başındaki takvimde yaşanan bozulma sonrası fiziki yüklenmelerin yetersiz kalmış olması da buna etken olabilir.

Hilmi Türkay (Cumhuriyet) : “Puan tablosuyla kalitesizlik kanıtlanmaz” 
Puan tablosu ligin kalitesiz olduğunu kanıtlamaz. Yeni takımların gelmesi lige ayrı bir renk kattı. Hepsi olağanüstü oynuyorlar. Orduspor geçen haftayı üçüncü sırada tamamladı. Şu anda da ilk beşin ensesinde altıncı sıradalar. Ayrıca Samsunspor ve Mersin İdman Yurdu da kıran kırana maçlar çıkartıyorlar.Çok sık maça çıkmak gibi bir durumla daha önce karşılaşmamıştık. Biraz da olsa kaliteyi düşürüyor. Sakatlıklar, yorgunluklar oluyor. Tribünler de ekonomik nedenlerle yeterince dolamıyor. Eğer böyle devam edilecekse de buna alışmalıyız. Fenerbahçe’nin performansı bende hayret uyandırdı. Mersin İdman Yurdu, Fenerbahçe ve Sivasspor’un küme düşeceği konuşuluyor. Bu çoktan kesinleştiyse, ki öyle yazılıyor, ben bundan sonra Fenerbahçe’yi yazmayacağım demiştim. Ama tam tersine oldu, camia birleşti. Kafalar karışıkken ne olacağı belli değilken futbolcuların bu oyunu takdire şayan.

Ali Ece (TRT, Tivibu) : “Kalite olsaydı Avrupa maçlarına yansırdı”
Ligin kalitesiz olduğunu anlamak için puan tablosuna bakmaya gerek yok. Kalite olsaydı bu kalite takımlarımızın Avrupa maçlarında performanslarına yansırdı. Kalitenin arttığı dönemde Avrupa’da başarılı olduk. Gerçekten kalitesi artan bir lig varsa o da Almanya’dır. Son 141 maçtır Bayern Münih’in hem içeride hem de dışarıdaki maçlarında bilet tükeniyor. Geçen sezon küme düşen Eintracht Frankfurt ortalama 47 bin 365 kişiye oynadı. Bir ligin kalitesi ayrıca izlendiği kadardır. Bizde ise maçlar dolmuyor. Çünkü bilet fiyatları toplumun ekonomik gerçeklerine uygun değil. Fiyatlar oynanan futbola göre kazık.İki günde bir maç olağan sebeplerden ötürü yapılsaydı anlaşılabilirdi.

Herkes ilk açıklanan tarihe göre lige hazırlandı ama geç başlandı. Bu da yorgunluk ve sakatlıklara sebep oluyor. Marka değeri gerçekten yüksek liglerde ağustostan mayısa kadar her maçın tarihi belli olur ve hiç değişmez.

Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nin oynandığı günler lig maçı koymak, hele derbi koymak, hem oyunun asıl sahibi taraftara büyük haksızlık hem de UEFA talimatlarına aykırı. 2010’da UEFA kendisine üye tüm federasyonlara bu günlere lig maçı koymama talimatı yolladı, herkes de kabul etti. İşlerine geldiğinde UEFA arkasına saklanıyorlar, işlerine gelmediğinde UEFA’nın arkasından dolaşmaya çalışıyorlar. Sık maç olmalı ama olağan şartlar içinde bu durum değişmeli. Fikstür ne zaman açıklandıysa sonrasında değişiklik olmamalı. Böylece de herkes kendini ona göre hazırlar. Böyle olmazsa durumlar farklılaşır, bilgisayarda “mavi ekranla” karşılaşırız.

This post was written by:

- who has written 412 posts on Efektifpas.


Yazara mail gönder

Leave a Reply

Protected by WP Anti Spam

Takip et // Follow

Açık Radyo – Efektifpas

15 günde bir her pazartesi 19.30'da, 94.9 Açık Radyo'dayız. Duyurularımızı takip etmek için Twitter hesabımızı takip edebilirsiniz...

RadyoEfektifpas

Programlarımızın tüm podcast kayıtları online olarak bulunmasa da dinlemek isteyenler için bir kaç adet program mevcut

‘Salvador’ Guti

Johan Cruyff

Arşivler

Bülent Korkmaz – 3

Tottenham Hotspurs

Nazım Hikmet Ran

HaberVesaire Spor

Video Bug Report

Açılmayan bir video varsa resme tıkla, videonun linkini yolla Teşekkürler...

Facebook Hayran Sayfası

Kasım 2011
P S Ç P C C P
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
282930