Rio de Janeiro’ya gidip finallerde mücadele eden Türkiyeli sporcuları kim duydu? Kim bu isimlerle röportaj yaptı? Kimse… Zaten kimse de duymasın!
Türkiye Paralimpik Oyunları’nı 9 madalya ve bir dünya rekoru ile tamamladı. Kafile ise sessiz sedasız bir şekilde İstanbul’a döndü. Medya ordusu tarafından karşılananmadıkları gibi daha sonraki günlerde ana akım medyanın da gösterdiği ilgi tartışılır. Birkaç olimpiyat ve paralimpik sporlar tutkunu ve takipçisi muhabir arkadaşım dışında bu başarılı sporculara değinildiğini görmek mümkün olmadı.
Halbuki bu ülkeye Rio de Janeiro’dan arka arkaya iki Paralimpik oyununda altın madalya kazanma başarısı gösteren bir dünya rekortmeni Nazmiye Muratlı döndü. Masa tenisinde hem takım hem de bireysel olarak madalya kazanan ilk ve tek Türk sporcu Abdullah Öztürk döndü. Atletizm 1500 metre koşusunda bronz madalya kazanan Semih Deniz döndü. Türkiye’nin hem olimpik hem de paralimpik oyunlar tarihinde ilk kez altın madalya kazanan Golbol Kadın Takımı döndü. Masa tenisinde bronz madalya kazanan Kübra Korkut, yine masa tenisinde bronz madalya kazanan erkek takımı, judoda bronz madalyayla dönen Ecem Taşın ve Mesme Taşbağ ve atıcılıkta bronz madalya kazanan Ayşegül Pehlivanlar döndü. 5. olan 5’erli erkek futbol takımı, 4. olan okçuluk takımı, kadınlarda finale kalan Zehra Özbey Torun, Handan Biroğlu, 5000 metre koşusunda 4. olan Hasan Hüseyin Kaçar, dördüncü olan tekerlekli sandalye erkek basketbol takımı döndü. Bir çırpıda sayabildiğim bu sporcular dışında Rio de Janeiro’ya gidip finallerde mücadele eden sporcular döndü.
Kim duydu? Kim bu isimlerle röportajlar yaptı? Kimse… Zaten kimse de duymasın! Duymayanlar bu başarılı sporcuları duymadığı zaman onlar her paralimpik oyunda üzerine koyuyor. 2008’de 1’i altın olmak üzere 2, 2012’de 1’i altın 10 madalya kazanılırken, 2016’da 3’ü altın toplamda 9 madalya kazanıldı. Her daim el üstünde tutulan ve daha farklı muamale yapılan olimpik sporculardan daha başarılı olmasına karşın en azından aynı ilgiyi ne zaman görebilecekler çok merak ediyorum.
Paralimpik Oyunları’nda mücadele eden tüm sporcuları tek tek tebrik ediyorum. Başarılarının devamının olacağından da şüphe etmiyorum. Başarılı olsunlar olmasınlar takip etmek boynumun borcu.
Olmaması gereken yasağın kalkmasına sevinmek
Yıllar önce, var olmaması gereken bir kural koymuşlardı futbolu yönetenler. Adına da deplasman yasağı demişlerdi. Halbuki “Biz bu oyundaki taraftarların güvenliğini sağlayamıyoruz” denmesi gereken kural ne hikmetse nasıl olduysa nereden vahiy geldiyse kaldırıldı. Bu senenin başında Kulüpler Birliği Vakfı Başkanı Göksel Gümüşdağ müjdelemişti bunu. Müjde derken bile utanıyorum. Zira olmaması gereken bir kural için kaldırılırdıktan sonra sevinmek, gerçeği görememekle, insan haklarından bir haber olmakla eş değerdir. İşini yapması gerekenler işlerini yapamadıkları için aslında deplasman tribününde hiçbir sorun yaratmayacak olan kişiler de potansiyel şiddet unsuru olarak görüldü yıllarda. Şimdi gerçekten ne değişti diye çok düşünüyorum ve aklıma Göksel Gümüşdağ’ın sezon öncesi deplasman yasağını kaldırma konusundaki beyanındaki sözler aklıma geliyor: “Milletçe birlik ve beraberliğe ihtiyacımızın olduğu şu günlerde… “ Deplasman yasağının kaldırılmasının arkasında ya çok başka bir plan var ya da ben bir hayli şüpheci yaklaşıyorum. Umarım yanılırım. Ve umarım bu akşam yıllar sonra ilk defa iki takım taraftarının da bir arada izleyeceği derbi mücadelesi kavgasız gürültüsüz sonuçlanır da bir daha böyle konuları konuşmak , üzerine yazmak zorunda kalmam.
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2016/09/24/aman-kimseler-gormesin