Igor Tudor’un gönderiliş biçiminden ve yönetimin olmayışından doğan iktidar boşluğunu ve kulübün içinde bulunduğu zafiyeti de görerek bu hamleyi yaptı. Şu anda ocakta yapılacak seçimde seçilecek başkandan çok güçlü bir konumda Terim. Hele bir de sezonu şampiyonlukla bitirirse…
Galatasaray’ın tarihinde her gelişinde bir önceki gelişini geride bırakan başka bir karakter olmamıştır muhtemelen. İlk gelişinde, 1996’da Milli Takımı Avrupa Şampiyonası’na götürmüş Fatih Terim olarak geldi. 2002/03 sezonunda takıma gelirken ‘Sinyor’ unvanı vardı bu sefer. Beklendiği gibi gitmeyen İtalya macerasının ona nadir kalıntılarından biriydi bu. Ama Milan’dan kovulmak için de Milan’a gitmek gerekti. Daha sonraki gelişi, ne kadar milli takımı Dünya Kupası götüremediği için bir başarısızlık sonrası dönüş gibi gözükse de, bu sefer de Avrupa Şampiyonası 3’üncüsü unvanı vardı. Bu gelişinden de önce yine, başarısızlıklarla dolu bir süreç de olsa, Euro 2016’ya katılmış olma unvanını eklemişti. Her gelişinde yeni bir unvan ekleyerek ve güçlenerek geldi Fatih Terim. Onu öldüremeyen şeyler onu her seferinde güçlendirdi.
Bu sefer ise diğerlerine göre en zayıf anında döndü Terim, Galatasaray’a. Milli Takım’da futbolcularla yaşanan sorunlar, Futbol Federasyonu’yla olan tartışmalı ayrılığı, tazminatını istemesine karşı olan yüksek toplumsal muhalefet, ‘kebapçı’ kavgası sonrası sarsılan imajı… Hepsi de zaman aralığını düşündüğünüzde sadece son 6-8 ayda olan şeylerden bahsediyoruz. Fakat yine de bitmek bilmeyen bir kredisi var Fatih Terim’in, hem medyada hem de taraftarlarda. Ancak bir o kadar da kredisini tükettiğini düşünenler de vardı tüm o yaşananların ardından. “Gelmesin” diyen de çoktu, “Yeter artık gel” diyen de. Tüm bu şartlar altında Fatih Terim konuşulacak başka bir şey yaratmalıydı. Dönüşünü bir hamleyle sansasyonlaştırmalıydı. Perşembe gecesi anlaşmanın ilk olarak Fatih Terim’in twitter hesabından, “Nerede kalmıştık?” sorusuyla açıklanmış olması da bu hamleydi. Ve bu hamleyle de Galatasaray Fatih Terim’i değil, Fatih Terim Galatasaray’ı ‘transfer etti’. Igor Tudor’un gönderiliş biçiminden ve yönetimin olmayışından doğan iktidar boşluğunu ve kulübün içinde bulunduğu zafiyeti de görerek bu hamleyi yaptı. Şu anda ocakta yapılacak seçimde, seçilecek başkandan çok güçlü bir konumda Terim. Hele bir de sezonu şampiyonlukla bitirirse eli çok daha fazla güçlenecek. Unvanlarına kulübü batmaktan kurtaran efsane hoca unvanını da ekleyerek, Galatasaray’a Ali Sami Yen’den sonra en çok katkı sunmuş kişi olarak anılacak. Bugün, ilk defa devre arasında bir takım alarak kendi deyişiyle kalkıştığı meydan okuma en büyük hayali olan Galatasaray Başkanlığı için bir adım niteliğine de sahip.
Bugün Fatih Terim’in tekrar gelişi, geçmişte, geçmişinde ne olursa olsun, Galatasaray’ın başarısı için bir araya geliniyor olunduğunda, herkesin birçok şeyi bağrına basabilmesinden ibaret bir durumdur. Peki, Galatasaray’ın başının her dara düştüğünde tek çare Terim mi? Bu duruma başka çare üretememek de bizim büyük çaresizliğimiz.
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/12/23/bizim-buyuk-caresizligimiz