Şenol Güneş’in hafta boyunca uğraşmak zorunda kaldığı konular maça konsantrasyon olmasını zorlaştırmış gibiydi. Fatih Terim ise rakibinin güçlü yanlarını iyi analiz edip durdurarak sonuca ulaştı. Güneş çok iyi bir teknik direktör, ama Terim ise bir kazanan.
Bitime üç hafta kala şampiyonluk düğümünün çözüleceği maça ‘Türkiye Kupası’ olarak hazırlandı iki takım da. Kupaya yarı finalde veda Galatasaray ve yarı final ikinci maçı yarıda kalıp tüm hafta boyunca bu konuya yoğunlaşan Beşiktaş’ı esas düşündüren şey Başakşehir’in Osmanlıspor deplasmanından aldığı 3 puandı. Bu sonuç derbinin de sonucunu iki takım için de tek ihtimale indirmişti.
YÜKSEK TEMPOLU SERT DEVRE
Maça ev sahibi, iç saha maçlarının çoğunda olduğu gibi hızlı başlamıştı. Daha ilk dakika dolmadan Rodrigues ile yakalanan pozisyonla heyecan yaratılmış, rakibe de korku salınmıştı. Fernando ve Belhanda’nın rakipleri Adriano ve Medel’e sert müdahaleleri konuk ekibe bir diş gösterişti ancak iki pozisyonun da kırmızı kartlarla sonuçlanmaması Feghouli ve Belhanda’nın şansıydı. İlk 15 dakikada Galatasaray’ın rakip savunmaya önde basması Beşiktaş’ın oyunda dengeyi sağlamasını da etkilemişti. Fakat önde oynamak bir yandan da tehlike demekti. 19. dakikada önde yakalanan Jason ve Maicon arasındaki uyumsuzluk Negredo’nun oldukça uygun bir pozisyon yakalamasını sağlarken ileriki dakikalar için ev sahibi takımın ne tür açıklar verebileceğini gösterir nitelikteydi. Sezon boyunca kanat ataklarıyla rakiplerine korkulu dakikalar yaratan Galatasaray maça da böyle başlamış ancak koordinasyonsuzluklar nedeniyle etkili olamamıştı. Mariano’nun da sakatlanıp çıkması sarı kırmızılıların etkinliğini azaltabilirdi. Linnes’in güçlü yanının savunma olması sarı kırmızılı takımın sol kanadını daha aktif kullanmaya yönlendirdi. Maça verimsiz başlayan Rodrigues ile ilk kez sol kanattan iyi bir pas organizasyonu üreten Galatasaray’da , maça damga vuracağını daha ilk dakikalardan itibaren hırslı ve hatasız başlayan Nagatomo’nun Fernando’ya rakip kale çizgisinden çıkardığı gol pası 23. dakika ev sahibini 1-0 öne geçirdi. Sonraki dakikalarda Beşiktaş en iyi yaptığı şeyi yaparak kanatlardan ortalarla Galatasaray’ı zorlamaya başladı. Jason ve Maicon’un hava topu zaafını kullanmak istiyordu. Ancak Negredo’nun yüksek topa vurma isteğiyle yükseldikten sonra yere inerken sakatlanıp oyunu terk etmesi siyah beyazlı takım için dezavantaj oluşturabilirdi. Gomis’in rakip yarı alanda yapılan baskı sonucu kapılan topla girdiği pozisyon ve 38. dakikada Talisca’nın kafa vuruşuyla yakaladığı gol şansı ilk yarıda en çok akılda kalan pozisyonlardı. Devrenin son 5 dakikasında tempo yükselmiş ve iki takım da gole istekli bir oyun ortaya koymuştu. Önde oynayan kaleciler de skorun ilk yarıda artmasını engelledi.
İKİ HOLLANDALI
İkinci devreye de temposu yüksek bir şekilde başladı iki takım da. Beşiktaş’ın kanat ortalarıyla Galatasaray ceza sahasında yarattığı tehlikelerden özellikle Babel’in uzanamadığı top skora dönüşse maçın seyrini değiştirebilirdi Hollandalı oyuncu. Beşiktaş adına en net pozisyonu yine Babel yakalamış ancak kendi klasına yakışmayan bir vuruşla sonuçlandırmıştı. Pozisyonu yaratan oyuncunun ise Fabri’den gelen uzun topu karşılayamayan Maicon’un olması, Brezilyalı’nın bu konudaki beceri eksikliğinin ardında bir göz bozukluğu olup olmadığını düşüncesini de beraberinde getiriyordu. Fakat Galatasaray’ın hızlı hücum planları da ilk yarının başında skor farkını ev sahibi adına arttırabilecek şansları da yaratıyordu. Örneğin, Feghouli’nin 60. dakikada yakalayıp atamadığı gol pozisyonu sonucu daha erkenden belirleyebilirdi. 63. dakikada Tosic’in arkasından depar atarak topu kapan Gomis Fabri’yle karşı karşıya pozisyonda arkadan çekilip düşürülünce eline geçen fırsatları değerlendirmeyen Galatasaray’a bir şans daha geldi. Gomis gol krallığında birinciliğini perçinlemek ve bu şanssızlığa son vermek için topun başına geçti. Ancak şampiyonluk yolundaki en önemli dönemeç o kadar da kolay olmayacaktı. Golcü oyuncu beklenmeyeni yaptı ve topu üst direğe nişanladı. Mariano’nun yerine 22. dakikada oyuna giren Linnes penaltı pozisyonundan öncesine dek sağ kanatta savunma yönüyle öne çıkıp hücumda fazla görünmezken ilk kez ileri çıkan Linnes, Rodrigues’i savunma arkasında topla buluşturdu. Bu sefer hata yapmadı Rodrigues ve Galatasaray’ı rahatlatan, Beşiktaş’a da havlu attıran golü 70. dakikada attı. 2-0 olmasına karşın Beşiktaş’ın oyunun heyecanını üst düzeye taşıyabilecek pozisyonları oldu. Ancak Tolgay’ın verimsizliği, Talisca’nın Donk’tan kendini kurtaramaması, Lens’in sonucu değiştirebileceği yerlerde görevini yerine getirememesi siyah beyazlı takımın oyunda tutunmasını engelliyordu. 80. dakikada Quaresma’nın orta sahadan şut denemesi Portekizli adına olduğu gibi Beşiktaş adına da adeta maçın bittiği andı. Galatasaray farkı 3’e çıkarabilirdi ancak son 10 dakikada da skoru değiştiremedi. Ve fakat şampiyonluk adına psikolojik üstünlüğü daha sıkı biçimde eline geçirdi.
Şenol Güneş’in hafta boyunca uğraşmak zorunda kaldığı konular maça konsantrasyon olmasını zorlaştırmış gibiydi. Fatih Terim ise rakibinin güçlü yanlarını iyi analiz edip durdurarak sonuca ulaştı. Güneş çok iyi bir teknik direktör, ama Terim ise bir kazanan. Maçın sonucunu belirleyen en önemli etken iki teknik adamın bu özellikleriydi. Bir de Nagatomo…