Gençlerbirliği Oftaşspor’un Hacettepe ismini alması, Türkiye’de bildiğimiz, alıştığımız kayırmacı kulüp birleşmelerine benzemiyor. (MedyaKronik)
Gençlerbirliği Oftaşspor yılların eskitemediği futbol adamı İlhan Cavcav’ın uzun süreli bir projesi. Gençlerbirliği’nin başkanı Cavcav’ın kulüp ve futbol takımı yönetme becerisi, Kamerun’dan futbolcu alıp Real Madrid’e satmasından anlaşılabilir. Altyapı tesislerini de avrupa standartlarına çıkartan Cavcav’ın daha fazla genç yetenek yetiştirmek için yedi sene öncesinden başladığı bir proje’nin son aşaması Gençlerbirliği Oftaşspor.
Yedi yıl önce 3. ligde mücadele eden Asaşspor kulübün kapısına kilit vurulma aşamasına gelince İlhan Cavcav tarafından o zamanın parasıyla 75 milyar liraya satın alındı. Cavcav, kulübün isminin önüne Gençlerbirliği markasını ekledi. Bu takım 2006/2007 sezonunda Birinci Lig’e (o zamanki adıyla Türk Telekom Birinci Ligi) çıkınca, Asaşspor ismi bu kez de Oftaşspor olarak değişti.
Oftaşspor, Gençlerbirliği kulübünün bünyesine girdiğinden beri bir pilot takım olarak görüldü. “Alkaralar”da şans bulamayan gençler, bu takımda forma şansı buldu. Ve takım, Birinci Lig’e çıkmasının bir sezon ardından, Turkcell Süper Lig’e çıkma başarısını gösterdi.
Böylece –birisi onursal olmak üzere- İlhan Cavcav’ın başkanı olduğu iki ayrı Gençlerbirliği, Türkiye’nin en üst düzey futbol liginde bir araya geldi. Elbette bu, alışılageldik bir durum değildi. Tartışmaları da beraberinde getirdi. Cavcav’ın lokomotif kulübü Gençlerbirliği’ne “kıyak geçebilir”di Oftaşspor. Ancak tam tersi oldu. İki takım dört defa karşılaştı. Oftaşspor hiç mağlubiyet almadı ve sezonu Gençlerbirliği’nin üzerinde bitirdi.
Gençlere şans tanımak üzere “projelendirilen” takım fazlasıyla başarılı olmuştu, ki defansın vazgeçilmez isimlerinden Giray Kaçar hem milli takıma seçildi, hem de Trabzonspor’a transfer oldu. Dört Ankara takımının arasında da en iyi futbolu oynayan Oftaşspor oldu. Ancak bir eksikleri vardı. Zaman zaman bedavaya izleme fırsatı verilen takımın maçları dolmuyordu. Türk futbolunun gediklisi olmuş Cavcav bu sorunu halletmek için de bence mantıklı ama eleştiriye açık bir hamle yaptı.
Ankara’nın en eski semti Hacettepe’nin spor klübü, semtin gençleri tarafından kurulup üst üste başarılarla Ankara 1. Ligi’ne çıkmıştı. Artık yerinde yeller esen bu ligde de başarılı oldu ve Türkiye Birinci Ligi’ne çıkmaya hak kazandı. Ancak burada aynı başarıyı tekrarlayamadı. 1968 sezonundan sonra sürekli küme düştü. 1988 yılında (Ankara’ya elini attığından beri susuzluktan kurutan) dönemin Keçiören Belediye Başkanı Melih Gökçek, Hacettepe’yi de “kuruttu”. İki semtin takımını birleştirip Keçiörengücü yaptı ve böylece Hacettepe tarihe karıştı.
Geçtiğimiz sezon biter bitmez, ligden düşen Kasımpaşaspor’un, İstanbul Büyükşehir Belediye Spor ile birleştirileceği haberi gündeme gelmişti. Bu “bomba” haber balon çıktı çünkü birleşme gerçekleşmedi. Doğrusu, iktidara yakın bu iki klubün birleşme ihtimali bile, tüylerimi diken diken etmeye yeterliydi.
Birleşme fikrine, en masum tarafından bakıldığında bile, alnının teriyle ligde kalmayı haketmiş futbolcuların durumu ne olacaktı? Üstelik ülkenin gelecek vaad eden teknik direktörünü Abdullah Avcı’nın oturtmaya çalıştığı istikrarlı sistemi yerle bir edecek bir durumdu bu.
Kasımpaşaspor düşürülmeyip, gelecek sezon Süper Lig’de mücadele etse ve yine küme düşseydi, yine siyaseti işe karıştırıp Kasımpaşaspor’u ligde tutacaklar mıydı? Peki böyle bir Kasımpaşaspor’a semt sakinlerinin bakışı nasıl olacaktı?
Evet, bomba balon çıktı. Yıllarca siyasetin spordan elini çekmesi için yazan medya, görünen o ki bu birleşme yalanını uydurdu.
Benzer düşüncelerle yapılan birleşmelere, değişmelere kesinlikle karşıyım. Zamanında birinci lige çıkan Kayseri Erciyes’in, Kayserispor olmasına da hâlâ alışamadım. Ancak Hacettepe ve GB Oftaşspor’u bir araya getiren bu son birleşmeyi destekliyorum.
İlhan Cavcav kapanmaya yüz tutan kulübü himayesine aldı ve ona kendi ayakları üstünde durabilecek bir yapı kazandırdı. Şimdi ona güzel anılarla hatırlanan, Ankara’nın en eski semt takımlarından birinin adını verdi. Şu anda borcu olmayan yegane kulübümüz Gençlerbirliği’nin yönetim sistemi Hacettepe Spor Kulübü’nde de mevcut.
Ayrıca Türkiye’nin en büyük üniversitelerden birinin adını taşıdığı için, hem semt hem de öğrenciler tarafından benimsenip fazlasıyla desteklenen bir takım olma ihtimali de var. Hacettepe’nin efsane dönemlerine şahit olmuş futbolseverleri tekrar yeşil sahalara çekebilir bu değişim. Hayırlı olsun.
Bir taraftar yorumu
(Tribün Dergi‘ye yazan, Colpa Deo takma isimli yorumcu)
Valla Hamamönü doğumlu biri olarak Hacettepe’nin adı bile adrenalin yaptı bende. Ama bu Ankaragücümüze ihanet edeceğiz anlamına gelmez. Zaten Ankara’da Ankaraspor dışında herhangi bir takımı desteklemek Ankaragüçlüler için ihanet olarak algılanmamıştır. 1965-1968 yılları arasında babamın işlettiği Hergele Meydanı’ndaki (şimdiki İtfaiye Meydanı) kahvede toplanan Hacettepe taraftarlarının fotoğrafları hâlâ duruyor babamın albümlerinde. Bu yüzden sanki tarih canlanacak gibi ama içimden de bir his Hacettepe adı geri gelir de o ünlü “Hacettepe ruhu” döner mi diye beni sorguluyor. Semt olarak Hacettepe, Hamamönü, Cebeci ve Abidinpaşa’ya kadar olan yerlere hitap edebilir. Ordaki profil potansiyel olarak “Hacettepe ruhu”nu yaşatmaya yeter. Bir de maçlarını 2008/2009 sezonunda Cebeci Stadı’nda oynarsa Ankaragücü’nün tabanından çok seyirci çalacağını tahmin ediyorum.