Eklendigi tarih 27 Ağustos 2009. Etiketler: Chelsea, Harry Redknapp, Jermaine Defoe, Tottenham, West Ham
West Ham maçının da tek özeti buydu! Maçı İlker Tahsin sunsa “Yapma Carlton Cole, yapmayın çocuklar, ah ah ah… Aman Rüştüğ…” sözleriyle anlatırdı o anı. West Ham’ı 1-0 öne geçiren Carlton Cole attığı golden daha güzel bir arapası verdi Jermaine Defoe’ya. Takımı atak halindeyken bu kadar güzel bir pas veremezdi. Defoe’da haftalardır iyi olan formunu devam ettirip 3 kişi arasından aldığı topu filelere göndermekte zorlanmadı. Resmen astı topu üst ağlara. Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 07 Mayıs 2009. Etiketler: Adebayor, Barcelona, Chelsea, Eboue, Fuck off, Ghetto, guardiola, Hiddink, iddaa, Iniesta, Karanlığa Karşı Tepkiler, Manchester United, Nevizade, oak, Pique, Portecho, Post Dial, Şampiyonlar ligi
Dün akşam BilgiTog olarak Karanlığa Karşı Tepkiler Yardım Konserlerimizin dördüncüsünü de yaptık bitirdik. Çok eğlendik, çok coştuk Portecho’da! Oak grubunu da gelecekte daha fazla dinleyeceğimizin sinyallerini aldık. Post Dial grubunu ise dinleyemedim. Çünkü o sırada gecenin en heyecanlı yarım saatini geçirmekteydim Nevizade’deki bir barda, yanımda bir Chelsealiyle!.. Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 23 Nisan 2009. Etiketler: arsenal, Arsene Wenger, Chelsea, guus hiddink, Liverpool, manager, Pes 2009, Pro Evolution Soccer 2009, Rafael Benitez
Rafael Benitez 4-4 Arsene Wenger
Rafael Benitez 4-4 Guus Hiddink
“Good manager is an active manager, who is not affraid to make changes…“
(İyi menajer, aktif menajerdir. Değişiklik yapmaktan çekinmez…)
Pes 2009 atasözü.
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 07 Nisan 2009. Etiketler: Afonso Alves, Arif Erdem, arsenal, Chelsea, emre belözoglu, Fatih Akyel, Galatasaray, Gareth Southgate, Hakan Ünsal, Liverpool, M. United, Middlesbrough, Stewart Downing, Tottenham
Middlesbrough’nun düşme ihtimali yükseldikçe transfer takımdaki önemli oyuncular hakkında transfer dedikoduları arttıkça artıyor. Takımın altyapısından çıkıp ulusal takıma kadar yükselen Stewart Downing’in Tottenham, Liverpool gibi takımlarla adı anılıyor geçen yaz transfer döneminden beri. Ara transferde de gitti gidiyordu Londra’ya. Henüz bir dedikodu duymadım ama Afonso Alves eminim Hollanda’ya geri dönecektir. İngiltere’de iş yapamayacağı belliydi. Kezman’ın Brezilyalısı çıktı o da. Southgate de nedense bu herif üzerinde çok durdu. Neler kaçırdı gördük! Ama Tuncay’ı yere göğe sığdıramayan Southgate’in ilk tercihi oldu. Tercih edilemeyecek bir oyuncu olduğunu hem Alves hem de Tuncay kanıtladı. Bu performansıyla da Tuncay’ın başka takımlara transferi konuşulmaya başlandı. Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 31 Mart 2009. Etiketler: Andrea Mei, Chelsea, Davide Santon, Francesco Toldo, Hernan Crespo, Inter Milan, Ivan Cordoba, Javier Zanetti, Jose Mourinho, Julio Ricardo Cruz, Luis Figo, Marco Materazzi, Mario Balotelli, Orlandini, Patrick Vieira, Ricardo Quaresma, Walter Samuel
Inter Milan teknik direktörü Jose Mourinho, gelecek yıl avrupada başarılı olmak için takımı gençleştirmenin gerektiğini söylemiş. Takımda 33 ve 34 yaşında -Ben baktım hatta 37 bile var.. – birçok oyuncu olduğunu belirten Mourinho, “Chelsea’de bunu yaptık ve başarılı olduk. Zaten şu anda da benim kurduğum takımın iskeleti oynamaya devam ediyor. Yani geleceğin takımını kurmak şart…” demiş… Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 23 Mart 2009. Etiketler: arsenal, Chelsea, Coşkun Ekim, Darren Bent, David Bentley, Dean Parrett, Dos Santos, Fulham, Luka Modric, Manchester United, Milwall, Tottenham Hotspurs, Yaser Kasim
Kimse umursamaz belki ama Tottenham ve Chelsea İngiltere’de yerel bir derbidir. Chelsea’liler Milwall, Tottenham’lılar da daha çok Arsenal’le didişmekten birbirleriyle pek fazla müdahalede bulunmazlar. Fakat haftasonu iki takım arasında oynanan maç Premier Lig’de haftanın süpriz sonuçlarından biri oldu. Fulham’ın 2-0 Manchester’i yenmesi çok ayrı bir durum. Süpriz değil başka bir şey o…
Cumartesi günlerimi artık çocuklara ayırdığımdan Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 08 Mart 2009. Etiketler: Abel Resino, Agüero, ajax, arjen robben, arsenal, Atletico Madrid, Chelsea, Forlan, Guti, Heerenveen, Iker Casillas, Klaas Jan Huntelaar, Kun, Lassana Diarra, Le Havre, Maxi Rodriguez, messi, nicolas anelka, Portsmouth, Rafael Nadal, Raul Gonzales, real madrid, Roger Federer, Sergio Agüero, Sergio Ramos
Maçın ilk yarısında hafif kestirdim. Günün yorgunluğu kontrollü futbola yenik düştü.. Forlan da golünü o arada atmış.. İkinci yarı gerçekten enfesti diyebilirim. Çok hızlıydı. En az Rafael Nadal-Roger Federer tenis maçı kadar bir oraya bir buraya gitti top. Orta sahaların oyundan düşmesi olarak değil de, takımların hızlı oyunu tercih etmesi, bu yüzden topları direk ileriye atmaları oyunu hızlandırdı. Real Madrid’in defansını ileride kurmasıyla A.Madrid’de Agüero, Forlan, Maxi Rodriguez ile kontralara çıktı. Konuk takımın istediği de buydu zaten. İki takım da çok fırsat kaçırdı. Özellikle Sergio Agüero. 3-4 gol atıp İspanya’da yılın oyuncusu olabilirdi tek maçla… En azından Madrid derbilerinde yeri çok özel olurdu.
Bence ve sebepleriyle maçın “en”leri… (İzlediğim kadarıyla)
Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 21 Şubat 2009. Etiketler: arsenal, Aston Villa, Chelsea, Liverpool, Manchester United, Martin O'Neill, Villa Park
1-Ligde bu sezon oynadığı ilk 8 deplasman maçından galibiyetle ayrılan Chelsea son 4 deplasman maçında iki beraberlik iki de mağlubiyet aldı.
2-Chelsea son 12 lig maçında sadece 4 maç kazanbildi. Bu galibiyetlerin üçünü kendi sahalarında aldılar.
3-Chelsea 1999 yılından bu yana Aston Villa ile deplasmanda oynadığı 10 maçın hiçbirini kazanamadı.
4-Aston Villa’nın sahasında oynanan son dört maçın sadece birinde gol atabildiler.
5-Aston Villa ligde 13 maçtır yenilmiyor.
6-Martin O’Neill’li Aston Villa son on maçının 8’ini kazandı. Sadece Manchester United onlardan iyi bir seri yakaladı. Bu süreçte Liverpool’dan 6, Arsenal’den 8, Chelsea’den 10 puan fazla kazandılar.
7-Aston Villa bu yıl evinde sadece bir mağlubiyet aldı. Ve bu yıl Villa Park’ta konuk ettikleri büyük takımlarla oynadıkları maçlarda yenilmediler.
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 12 Ocak 2009. Etiketler: arsenal, Chelsea, Liverpool, Manchester United, Premier Lig, Scolari
Scolari’yi bir kulüp takımının başında menejerlik yaparken ilk defa görüyorum. Bildim bileli, Brezilya ve Portekiz’in başındaydı. Bu iki önemli futbol ekollerinin yöneticiliğini yaptıktan sonra Premier Lig’e terfi ederek önemli bir basamak daha atladı. Sezon başından bu yana kendisinin başarısız olduğunu iddia edip duruyorlar. Ancak bakıyorum bir kere ligin en çok gol atan takımı 40 golle onlar. Yani oldukça atak bir futbol sergiliyor Premier Lig’de Chelsea. Sadece de Liverpool, Arsenal ve Manchester Utd.’ye yenildiler. Bu kadar maddi yatırım yapan bir takımda şampiyonluk beklentisi olması normal tabi ki ama maddi yatırım gelene kadar Chelsea’nin son şampiyonluğunu 50 yıl önce kazandığını tekrar hatırlatmak gerek. Yani bu takım zaten şampiyonluklara alışmış bir takım değildi. Fakat bir takımdan şampiyonluk beklerken şampiyonluğun bir gelenek olduğunu, takımın şampiyonluğa alışmış olması gerektiğini unutmamalı. Mesela Liverpool,Manchester Utd. vs. …
Scolari son olarak Manchester Utd.’ye hezimet niteliğinde bir sonuçla boyun eğdi. Scolari de sıcak ülke insanı olaraktan hakem Howard Webb’e biraz sallamış. Ama önce suçu da kendinde bulmuş: “Maça çıktığımız taktik yanlıştı ama hakem de Manchester’ın attığı bir goldeki faulu görmedi. ” demiş ve eklemiş.. “Artık bu maçı unutup, geleceğe bakmalıyız. Çok geri kaldık ve bir an önce toparlanmalıyız. Başka bir şansımız yok“…
Goal.com sitesi Scolari’nin açıklamalarını bu başlıkla girmiş. Eh akla gelen ilk şarkıyı Scolari’ye sevgilerle gönderiyoruz… Demet Akalın-Acilen Toparlanmalıyım (Tatil)
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 29 Ekim 2008. Etiketler: arsenal, Berbatov, Chelsea, Damien Comolli, Darren Bent, Harry Redknapp, Hugo Sanchez, juande Ramos, Keane, Martin Jol, Portsmouth, Ramón Rodríguez Monchi, real madrid, sevilla, Tottenham Hotspurs
Haftasonu “Juande Ramos yapabilir mi?” başlıklı bir yazı yazmayı planlamıştım. Sevilla’dayken nasıl başarılı olmuş, şimdi neden olamıyor gibi karşılaştırmalı araştırmalar yaptım. En azından bu sene düşmezler belki bir ihtimal bir iki yerel kupa kazanır seneye de her şey daha iyi olur diye düşünüyordum ki pazar günü Ramos’un kovulup yerine geçen yılki favori takımım Portsmouth’un hocası Harry Redknapp’ın getirildiğini öğrendim. Ramos gitti benim yazı yazılmadan çöpe mi gidicekti? “Neden yapamadı?” şeklinde dönüştürmeye karar verdim yazımı… Hem artık eleştirmek daha kolay ya…
Juande Ramos Neden Yapamadı?
İspanyol teknik adam Sevilla’nın başındayken UEFA’daki başarılarıyla adından bahsettirdi. Aynı başarıyı üstüste tekrarlayarak da adını tarihe yazdırdı. Zira iki kere ardarda bu kupayı kazanma başarısını gösteren ikinci teknik direktör Juande Ramos. Bu başarıyı yakalayan ilk teknik direktörse Valdano’lu,Butragueno’lu,Hugo Sanchez’li Real Madrid’in başında bulunan bir başka İspanyol Luis Molowny.
Ramos Sevilla’nın başına geçtiğinde elinde hazır bir takım vardı. Ligi bilen ve kendini kanıtlamış birkaç tecrübeli ismi kadroya ekledi sadece. Altyapıdan gelen, İspanyol ligini bilen ve birbirini tanıyan oyuncuların motivasyonunu sağlamak çoğu zaman yeterlidir. Onu sürekli destekleyen Sportif direktör Ramón Rodríguez Monchi’nin etkisini unutmamak gerek. Kendisi zamanında Sevilla’da Simeone, Polster, Maradona, Suker, Zamorano ile oynamış. Ayrıca Sevilla 2000’de küme düştüğünden bu yana takımda Sportif Direktör görevini üstleniyor ve işini bilen biri. Takımı ve işini bilen biriyle çalışırken, teknik direktörün kendini takımın oyununa ve oyunculara verebilmesi daha kolaydı ve sonunda başarı da geldi.
Totttenham’dan teklif ilk geldiğinde böyle bir teklifi reddedemem diyip gitmişti. Londra’nın büyük kulüplerinden biriydi Spurs. Sezonun 10. haftası gibi takımın başına geçti ve Chelsea,Arsenal gibi devleri alt edip Lig kupasını müzesine götürdü. İlk sezon için iyi bir başarı sayılabilir. Ancak takımın başına geldiğinde yine hazır kurulu bir takım vardı ve o takım zaten iyi işler çıkarıyordu. Berbatov,Keane ve Lennon uzun süredir birbirlerine alışmış ve birbirlerini tamamlayan üç forvet oyuncusuyla başarıyı yakaladı.
Yeni sezona girilirken Keane ve Berbatov’un gitmesi hiç de iyi olmadı. Onların yerinde oynayabilecek bir tek adam Darren Bent vardı yanına transferin son günlerinde Pavlyuchenko alınabildi. Transferin son, sezonun ilk günlerinde yapılan transferlerle premier lige başlamak kolay olmadı. Daha birbirine uyum sağlamamış oyuncular topluluğu da zorunlu veya bilerek sürekli rotasyonla oynatılınca kaçınılmaz olan başarısızlık oldu ve buna da yönetim dayanamadı. Ramos ve yardımcıları ile Sportif Direktör Damien Comolli’ye yol verildi.
Ramos’un Comolli’yle iyi geçinemediği söyleniyor. Aynı şeyleri Ramos’tan bir önceki teknik direktör Martin Jol ile de yaşadığı ve Martin Jol’un da zaten bu yüzden takımdan ayrıldığı söyleniyor. O yüzden Comolli’nin gönderilmesi doğru bir karar. Yeni teknik direktör Harry Redknapp’a tam yetki verildiği açıklandı. Her şeyden sorumlu olan kişi o olacak diğer ingiliz takımlarda olduğu gibi. Peki Redknapp’a verilen yetki Ramos’a neden verilmedi? Muhtemelen uzun süredir kazanamama baskısı yaşayan Ramos’tan, Comolli gidince de yeterli verimin alınamayacağı düşünüldü.
Kıssadan hisse Ramos’ta pek fazla suçlanacak şey göremiyorum. Onu iyi gösteren de kötü gösteren de takımın yapıları. Biri hazır bir takımdı. Diğeri hazırlanma aşamasındaki bir takım. İyi hazırlayamadı o yüzden kötü bir hoca demenin de doğru olabileceğini zannetmiyorum. Transferler geç yapıldı ve bu da onun elinde olmayan bir durumdu. Sonuç olarak Ramos artık Londra’da değil. Daha kanıtlayacak çok şeyi olan bu adamı oynattığı futbol sebebiyle yedek kulübesinde tekrar görmek istiyorum…
Kategorisi Genel