Şike operasyonu devam ederken Guus Hiddink “Türkiye’nin futbol imajı zedelendi. Bunu temizlememiz gerek” demişti. Dünkü radyo programımda da Utku’yla aramızda geçen milli takım sohbetinde bu konudaki görüşümü söyle açıklamıştım: “Eğer bu imajı Emre ile temizleyeceksek hiç samimi bir davranış değil bu”.
Şimdi demokrasi kültürü çok gelişmiş Türkiye insanı hemen atlayıp “Ama suçu kanıtlanana kadar herkes masumdur” diyecek. Bizim demokrasiden anladığımız şey de zaten bu kadar. Demokrasi hakkında çok fazla bir şey olduğumuz da yok Türkiye insanları olarak. Neyse. Hiddink’in açıklamalarının ardından bu seçimi yapması neden samimi gelmiyor. Üstüne bir de milli takım kaptanlığının verilmesi hiç samimi gelmiyor. Nedenleri ise çok basit ve apaçık.
Öncelikle şike operasyonu hakkında imaj tazelenecekse iddianamelerde adı yer alan birini takıma alıp kaptanlık vermek doğru bir hareket değil. Bu imajı yabancı ülkelere karşı temizlemeye çalışıyoruz ama yabancı basına da “şike soruşturmasında adı geçen oyuncu kaptan oldu” kozu veriyoruz. Şimdi şike operasyonları sonucunda Emre Belözoğlu suçlu falan bulunsa cezalar alsa, üzerine laf söyletmediğimiz bayrağımızın sahaya en önde çıkan kişisi şikeci, dolayısıyla onun arkasında duran takım ve federasyon da şikeci olacak. Olmayacak, olmaz demeyin. İkisi farklı hiç demeyin. Lütfen.
Yine Emre’nin Macaristan’la 2007 yılında oynadığımız maçta attığımız golden sonra kaptanlık pazu bandı taktığı maçta el-kol hareketi yaptıktan sonra kaptanlığı alınmamış mıydı? Milli dürtülerle milli formayı giyen, Türkiye’nin bayrağını göğsünde taşıyan kişinin böyle bir davranışta bulunamayacağı söylenmemiş miydi? İsviçre maçı muhabbetine girmeyeceğim fakat ek olarak da İsviçre maçı bireysel değil toplumsal bir ayıptır.
Bu hareketin ardından kaptanlık Nihat’a, Tuncay’a, Hamit’e geçmişti. Şimdi üçü de yok diye mi verildi bu kaptanlık bandı yoksa Emre’den başkası yok muydu kaptanlık yapacak? Selçuk, Arda, Servet olamaz mıydı kaptan? Hepsi Galatasaray’lı olabilir ama kendi takımlarının kaptanlıklarını yapmış-yapan isimler diye bu isimleri örnek verdim.
O gün kaptanlık bandı alınan, TSYD tarafından “Kendisi bizim gözümüzde bundan böyle sadece futbolcu Emre”dir. Çünkü sporcular, ancak sporcu davranış ve erdemleri ile o unvanı hak ederler. Emre Belozoğlu bu davranışları ile hayatının en büyük yanlışını yapmıştır. Bundan sonra dileyeceği özür de içimizdeki üzüntü ve acıyı asla dindirmeyecektir. Sportmentlik ve sporcu kavramlarını benliğinde yaşatamayan bu gibilerin insanlık sınavından başarıyla geçmesini beklemek hayalperestlikten başka bir şey değildir. Aferin Emre, bizlere gerçek yüzünü gösterdin. Artık gerçek yüzün ve davranışlarınla gerçek yerini bulursun. Futbolcu Emre Belözoğlu”nu spor medyasına davranışlarından dolayı esefle kınıyor, bu kabul edilemez durumu, gereği için yetkili kurulların, bilgi için spor kamuoyunun takdirlerine saygı ile sunuyoruz” cümleleriyle kınanan, Profesyonel Futbolcular Derneği tarafından, “Emre Belözoğlu”nun Türkiye-Macaristan maçında tribünlere yaptığı çok çirkin hareketi profesyonel Türk futbolcusuna yakıştıramadık. Kendisini en ağır şekilde kınıyor ve aklını başına almasını diliyoruz” ayarı verilen ben değildim, Emre idi. Bugün aynı Emre’ye nedense ve nasılsa ‘manidar’ bir destek var.
Esasen Emre’ye verilen iki tepki de birbiriyle çok istikrarlı. İkisinin temelinde de milliyetçi refleksler öne çıkmış durumda. Nasıl mı? Macaristan maçında “milli bayrağı taşıyan kişi buna nasıl cüret eder?” cümlesi ile “milli bayrağı taşıyan kişiye böyle protesto yapılır mı?” cümlelerindeki aynı söz öbeklerini bulursanız her şey ortaya çıkıyor. Yardım ettim kalın kalın yazdım.
Mevzu kişiler, taraftarlar, protesto şekli falanda değil milliyetçi reflekslerden ibarettir. Kendi çıkarına göre her şeyi yapmaya hazır ve çelişkiler içindeki düşünce akımı milliyetçilik istikrarını korurken Türk spor basını da alt metinde bu istikrarı sürdürmekte. Benim tek arzum o gün Emre’yi yuhlayanlar, terbiyesiz diyenler, milli takıma yakışmıyor, milli takıma alınmasın diyenler, bugün Emre’ye sahip çıkan yazılarıyla ikisini yan yana alıp okusun.
Oktay Derelioğlu gibileri de faşistlik yapmasın. Dün Emre’yi yuhlayanları bugün NTVSPOR’daki programda “Yuhlayanlar Türk değildir” dedi.. En yakın maçta yuhlanması gerekenler listesinde 1 numaraya Oktay Derelioğlu’nu aldım ben..