Eklendigi tarih 04 Ocak 2010. Etiketler: Juventus, Milan, Sandro Salvadore
Italyan futbolunun isimsiz kahramanlarindan.En azindan ve muhtemelen benim jenerasyonum icin isimsiz bir kahraman-di. Fakat yeni baslayan serimin ikinci yazi konusu oldu ve artik isimsiz degil benim icin de… Belki de bundan sonra her 4 ocakta kendisini rahmetle anacagim…
Sandro Salvadore 15 yasindayken Milan’in yetenek avcilari tarafindan kesfedilmis. 1955’te baslayip 3 yil suren altyapi macerasi 1958 yilinda nihayete ermis. A takima ciktiktan sonra 4 yil boyunca 72 defa formasini giymis siyah-kirmizililarin. Bir de nazar boncugu takmis rakip aglara. Bu sure icerisinde 1960 yilinda Roma’da yapilan Olimpiyat oyunlarinda 4. olan Italyan takiminda forma giyen isimlerden biri olmayi basarmis. O donemdeki iki takim arkadasi da tanidik isimler: Giovanni Trapattoni ve Gianni Rivera… 10 yil boyunca formasini giydigi ulusal takimda 17 kez kaptanlik yaparak bu alanda 10. sirayi alan Salvadore 62 ve 66 yillarindaki Dunya Kupalarinda forma giyen isimlerden. 68 yilinda Italya’da organize edilen Avrupa Kupasi’ni kaldiran takimin icinde de yer almis. Takimin diger onemli arasinda ise Dino Zoff, Fachetti, Rivera ve Riva gibi onemli isimler bulunuyor…
Milan’da baslayan futbol hayatina 62’den sonra Juventus’ta devam eden Salvadore siyah-beyazli takimda ise toplam 12 yil sureyle futbol oynamis. Tam anlamiyla oynadigi mevkiinin vazgecilmezi, diger deyisle de defansin bel kemigi bir isim olmus. Oyle ki bu surede 331 maca cikmis. Bu sefer gol sayisi da artmis elbette: 14…
Ulusal takimda 36 maca cikan Sandro’nun ulusal takim kariyerinin bitis hikayesi ilginc otesi. 1970 yilinda Meksika’da yapilacak Dunya Kupasi’na hazirlanan Italya, kupaya aylar kala Ispanya ile subat ayinda karsilasir. Macin 23 ve 25inci dakikalarinda Italya kalesinde iki gol gorur. Gok mavilileri yikan goller Sandro Salvadore’den gelmistir. Karsilasma 2-2 sonuclanir. Italya’nin o donemdeki teknik direktoru Ferrucio Valcareggi mucadele sonrasinda Sandro’nun ulusal takim kariyerini bitiren aciklamayi yapar: Sandro artik guvenebilecegimiz bir isim degil. Onu artik takima almayi dusunmuyorum. Bu aciklamanin ardindan 1939 dogumlu sporcu erken bir yasta ulusal takima veda etmek zorunda birakilir…
Futbolu 1974 yilinda biraktiktan sonra kosesine cekilir ve kendi capinda bir sarap dukkani acar. Hayatini bu sekilde kazanan Salvadore en son 1 Kasim 2006’da Juventus’un 109. yil etkinliklerinde stadyumda gorulur ve o gunden sonra oynarken giydigi 6 numara onunla anilmaya baslanir. 3 ay sonra da 4 Ocak sabaha karsi 2007 yilinda uyurken gecirdigi kalp krizine yenik duser. Futbola veda ettikten sonra kendi haline cekilen bu sessiz libero, hayata da yillarini verdigi Juventus tarafindan efsanelestirildikten sonra sessizce veda eder…
- Seri A Sampiyonlugu: 5
- Milan: 1958-1959, 1961-1962
- Juventus: 1966-1967, 1971-1972, 1972-1973
- Italya Kupasi: 1
- Juventus: 1964-1965
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 05 Eylül 2009. Etiketler: arjen robben, arsenal, Barcelona, Bayern Münich, Diego, Emmanuel Adebayor, FIFA, Juventus, Lisandro Lopez, Manchester City, Olympic Lyon, Porto, Zlatan Ibrahimovic
Şöyle bir Fifa’nın sitesine bakayım dedim, dünya futbolunda gündemde neler var diye. Küçük küçük anketler olur hep burada. En son ‘Dünya Kupası oynayamayan en iyi futbolcu sizce hangisi?’ anketine oy vermiştim. Oyun Ryan Giggs‘eydi. Bu seferki anket de ‘Sizce en iyi transfer hangisi çıkacak?‘ Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 09 Temmuz 2009. Etiketler: andrea dossena, arsenal, Arsene Wenger, chris mavinga, emilliano insua, fabio aurelio, Juventus, kieran gibbs, Liverpool, PSG, Rafael Benitez
Liverpool’un defans oyuncusu Fabio Aurelio, yaz tatilinde çocuklarıyla futbol oynarken sakatlanmış. Ama öyle, kol-bacak şişmesi ya da 2 hafta da geçecek bir kırık değil sakatlığı. Bayaa dizi dönmüş adamın. Artık çocukları makasa mı aldılar, dize taban mı kaldırdılar naptılar anlamadım. Ama Aurelio’nun bu sakatlığı ısınmadan top oynayanlara ders olsun kardeşim. Artık ameliyathane mecburi istikamet oldu Brezilyalı için. Nereden baksan 6 ay sahalardan uzak. Bu da sezon açılışını kaçırdı demek anlamına geliyor. Hani diyorduk ya Rüştü’ye kramponunu temizlerken elini falçatayla kestiğinde geçirdiği sakatlık yüzünden “Sen profesyonel oyuncusun sağlığına dikkat edeceksin. Bu yüzden avrupada oynayamıyor bizimkiler efendim… peh keh teh…” Geçelim bunları arkadaşlar. Hepimiz insanız. Yumurta kırarken tavaya elimiz çarpabilir ve elimiz yanabilir, çay koyarken evdeki köpeğin çaydanlığı üzerine devirebilir vs… Bunlar normal şeyler… Bu haberin ardından Aurelio’nun sakatlığına benzer sakatlıklar ilk 10’u çıkarmış telegraph.co.uk. Of akıllara zarar…
Neyse biraz futbol yönüne dönelim işin. Bu sakatlığın Benitez için farklı anlamları da var tabi ki… Kendisinden istediği verimi alamadığı İtalyan Dossena’yı 7 milyon paund karşılığında Juventus’a satmanın hesaplarını yaparken planlar altüst oldu. Şimdi n’apsam diye kara kara düşünüyordur İspanyol. Bence hiç tereddüt etmeden satma kararının arkasında durabilir. Çünkü geçen yıldan yetiştirmeye başladığı Arjantinli Emilliano Insua o bölgeyi kapatabilecek yetenekte bir isim. Tecrübesi elbette tartışılır ama Arsenalli Kieran Gibbs, benim izlediğim maçlarda formasının ve bölgesinin hakkını vermişti. Ayrıca aynı bölgeye yazın PSG’den transfer edilen Chris Mavinga’nın da önemli katkı sağlayabileceği düşüncesindeyim. Hiç izlemedim 1991 doğumlu oyuncuyu ama Benitez onu Arsene Wenger’in elinden kaptıysa bu çocukta iş vardır.
Fabio Aurelio’ya acil şifalar dileklerimi iletirken, onu en kısa zamanda sahalarda bu güzel-alttaki golüne benzer golleriyle dönmesini bekliyor olacağım.
[vodpod id=Groupvideo.2915732&w=425&h=350&fv=]
BU MAÇIN GOLLERİ İÇİN TIKLA!!- CLICK TO WATCH 8 GOALS OF THIS GAME!!
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 14 Şubat 2009. Etiketler: AZ Alkmaar, Bill Shankly, Bob Paisley, Braga, CSKA Moskova, Dick Advocaat, Galatasaray, Gerard Houiller, Huub Stevens, inter, Juventus, Lech Poznan, Liverpool, Metalist Kharkiv, NEC Nijmegen, schalke 04, sevilla, St. Etienne, Standart Liege, Trapattoni, Twente, UEFA Kupası, zenit st. petersburg
UEFA’dan gelenlerin şansı: %25
Bu yıl ülkemizi avrupa kupalarında temsil edecek takım olarak sadece Galatasaray kaldı. Sarı – Kırmızılı ekibi 18 Şubat ve 26 Şubat’ta oldukça zorlu iki maç bekliyor. Hedef tabi ki İstanbul’da oynanacak finalde oynayıp kupayı kaldırmak. Tüm Galatasaraylıların UEFA Kupası’ndan beklentisi bu. Takım bu yüzden kadro yapısı olarak daha da güçlendirildi. Ve şanssız bir yenilgi dışında çok iyi sonuçlar alınarak UEFA Kupası’nda son 32’ye kalındı. Grupta ikinci olunarak Şampiyonlar Ligi’nden gelecek bir takımla eşleşmenin dünyanın sonu olarak görüldü. Ancak durum hiç de öyle değil. UEFA Kupası gruplu oynanmaya başlandığından 2004 yılından bugüne dek Şampiyonlar Ligi’nden gelip şampiyon olan tek takım CSKA Moskova olmuş. Diğer yıllarda şampiyon olan takımlardan Sevilla 2006’te kupaya uzandığında UEFA grubunu 7 puanla 1., 2007’de ise grubunu yine 7 puanla ancak 2. sırada bitirmişti. Geçen yılın şampiyonu Zenit St. Petersburg ise grubundan tek puan farkla ve neredeyse mucize ile çıkmayı başarmış. AZ Alkmaar son maçında 2-3 yenilmeyip, 3-3 berabere kalsaydı Zenit ve AZ’nin puanları, averajları, attığı ve yediği gol sayıları eşit olacaktı. Zenit’in şampiyonluğu ‘o’ derece bir mucize… Yine bu kupa gruplu oynanmaya başladığından bu yana, son 32’ye kalan 8 Şampiyonlar Ligi takımından 2005,2006 ve 2007 yıllarında sadece 3 takım son 16 ‘ya kalma başarısı gösterirken, geçen yıl şampiyonlar liginden gelen 5 takım son 16 ya kalabildi. Ancak yine sonuç değişmedi ve UEFA gruplarında mücadele eden takımlardan Zenit şampiyon oldu.
Kupalar Yerli Hocaların
Bu yıl 38.’si oynanan UEFA Kupası’nı bugüne dek 24 takım kazandı. Oynanan 37 finalden Juventus ve İnter 3’er kez kupayla ayrılırken takımın başında yerli hoca bulunuyordu. 1972’de oynanan ilk finalden bu yana istisna olan tek takım Liverpool, bu kupayı ilk kazandığında takımın başında İskoç Bill Shankly, ikincisinde İngiliz Bob Paisley, üçüncüsünde ise Fransız Gerard Houiller bulunuyordu. Takımın başında yabancı hoca bulunuyorken şampiyon olan diğer takımlar ise Hollandalı Dick Advocaat ile Rus takımı Zenit, Hollandalı Huub Stevens ile Alman Schalke 04. Yani toplamda oynanan 37 finalde sadece 4 kez takımlar yabancı çalıştırıcı ile şampiyonluğa uzanabilmiş.
Hiç sevemedim Trapattoni’yi ama bu kupayı 3 defa kazanarak rekoru elinde bulunduruyor.
İkisi Juventus biri de İnterle kazanılmış 3 UEFA Kupası var. Yok 4 değil 3 ben saydım Gio…
Bu yıl ise son 32’ye kalan 20 takımın başında yerli çalıştırıcı bulunuyor. Yani yukarıdaki tezimize göre Lech Poznan, Metalist Kharkiv, Braga,St. Etienne, Nec Nijmegen gibi takımların şansı Galatasaray’a göre daha yüksek gözüküyor. Son şampiyon Zenit’in, daha bir kaç yıl önce kupaya uzanan CSKA Moskova’nın , bu yılın süpriz takımları Twente ve Standart Liege’in ve tabi ki Alman çalıştırıcısı olan Galatasaray’ın şanslarını oldukça düşürüyor. Ancak bu güne dek oynanan 37 finalden Alman hocaların 5 kez kupayla ayrıldığını bilmekte yarar var.
İstatistikler elbette sadece geçmişe ait verilerdir. Her zaman da yenilenmektedir. Bu verilerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğidir önemli olan. Galatasaray’ın sadece bir sonraki tura çıkma şansını değerlendireceksek, sarı – kırmızılı ekibin son 16’ya kalma şansı: % 78…
Kategorisi Genel