Etiketler | "Milliyet"

Hak odaksız spor medyası


Beşiktaş’ta parasını alamayan sporcular haklarını hukuki yönden ararken, medya mağdur durumdaki sporcuları suçlayan nitelikte haberler yayınlıyor.

Yıldırım Demirören Beşiktaş’ın başına geçtiğinden beri kulübe maddi olarak yarattığı zarar gün geçtikçe arttı. Her başkanlık seçiminde de babasının koltuğuymuş gibi -artık babasının koltuğu demek de mümkün- mevkisine yapıştı ve “paramı verin başkanlık sizin olsun” tehditini savurmaktan da çekinmedi. Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün başkanlık koltuğunu satın aldı ve kimsenin de gıkı çıkmadı.

Tam sayıyı bilmiyorum ama bugünlerde Beşiktaş’ın borcu 400 milyon TL’nin kapılarını tıklamakta. UEFA kriterleri de kapıda. Bu süreçte kulübün borçlandıkları arasında tabi ki sadece kurumlar veya Yıldırım Demirören yok. Futbolcular, basketbolcular, voleybolcular, hentbolcular, diğer sporcular, kulüp çalışanları, Ümraniye personeli vesaire. Hal böyleyken herkes alacaklarını tahsil etmek için hukuki yollara başvurmaya başladı.

Bu konudaki ilk haber, basketfaul.com sitesinde yer alan, takımın basketbol oyuncusu Bekir Yarangüme’nin başkanın makam otosuna yaptığı haciz işlemi oldu. Bu haberi çok okunan-yaygın medyada pek fazla göremedik. Daha sonra geldiklerinde omuzlarında taşınan ama bugünlerin belalı çetesinin üyesi Portekizli Hugo Almeida, FIFA’ya ihtar çekip parasını aldı. Ardından Holosko, Sivok ve Fernandes de aynı yöntemle paralarını aldı. Sonrasında ise Eurosport Türkiye kendi imzalı haberinde Fabian Ernst’in de aynı yöntemle parasını alma girişiminde bulunduğunu yazdı. Ve son olarak da Nihat Kahveci’nin aynı yöntemle alacaklarını tahsil etmek için girişimlerde bulunduğu haber TRTSpor ‘dan geldi. Ferrari, Del Bosque, Tigana, Zapotocny’yi saymadım bile.

Derdim futbolcuların paralarının alıp alamamalarından çok, spor medyasında bu haberlerin nasıl yazıldığı.

Görsel TRTSpor.com.tr adresinden alınmıştır.

Sabah.com.tr : Kadıköy’de, ezeli rakibi Fenerbahçe’ye yenilen Beşiktaş’a bir darbe de futbolcusu Almeida vurdu. Portekizli oyuncunun geçtiğimiz ay FIFA’ya başvurup “Ücretim zamanında ödenmiyor” diyerek ihtar yazısı gönderdiği ve Beşiktaş’ı şikayet ettiği öğrenildi.

Eurosport Türkiye : Yakaladığı çıkışın ardından son üç maçını kaybeden Beşiktaş’a Fabian Ernst’ten de kötü haber geldi. Maddi sıkıntılar ile mücadele etmek zorunda kalan siyah-beyazlılar’da orta sahanın dinamosu Alman futbolcu alacaklarını tahsil edemediği gerekçesiyle FIFA’ya başvurdu.

TRTSpor.com.tr: (Anasayfasındaki manşet) – Bir darbe de ondan – Udinese ve Ferrari’yle mahkemelik olan, futbolcularının alacaklarını ödeyemeyen Siyah-Beyazlılar’a son darbe Nihat Kahveci’den geldi. . İşte bu olumsuz şartlarda bir de Nihat Kahveci’nin geçmişten kalan alacakları nedeniyle mahkemeye başvurduğu ortaya çıktı. Yaklaşık 2 milyon 440 bin Euro alacağı bulunan yıldız futbolcunun icra takibi başlattığı, Beşiktaş cephesinin itiraz için 1 hafta süresinin bulunduğu kaydedildi.

Görüldüğü üzere tüm haberlerde hakkı olanı isteyen ve bu açıdan hukuki süreçlere başvuran futbolcuların, Beşiktaş’a darbe vurduğu yönünde yazılmış. Haberlerde kullanılan bu dile göre futbolcular Beşiktaş’ın bu zor günlerinde kulübüne böyle bir şeyi yapmamalılar çıkarımına varmak mümkün. (bknz. İşte bu olumsuz şartlarda bir de Nihat Kahveci’nin geçmişten kalan alacakları nedeniyle mahkemeye başvurduğu ortaya çıktı.-TRTSpor) Bu durumda şu soru akıllara geliyor: Beşiktaş Jimnastik Kulübü , geçindirmek zorunda olduğu bir ailesi olan sözleşmeli futbolcusunun hakkı olan emeğinin karşılığı parayı sporcusuna vermeyerek, onun ailesine ve hayatına bir darbe vurmuyor mu? 

Yazılan bu haberlerde kullanılan dile göre hakkını aramak suçlu olmak manasına geliyor. Hele ki bu suçu Beşiktaş’a, Galatasaray’a karşı falan işlemek suçların en büyüğü haline getiriliyor. Fakat Türkiye spor medyası (bu genellemenin dışında kalanlara saygım sonsuz) İtalya, İspanya, İngiltere gibi liglerde sporcuların yaptığı hak arama eylemlerini öve öve bitiremeden sayfalarında, ekranlarında yer veriyor. Sonrasında da en oturaksız hayıflanma sorusu geliyor: “Bizim futbolcularımız neden sendikalaşmıyor? Biz de neden böyle bir eylem yapılmıyor?”

Bu ülkede spor medyası sporcuların hakkını aradığı haberleri bu şekilde, bu dille yayınladıkça sporcular sendikalaşamayacak. Çünkü bu şekilde medya sporcuyu kulübe düşman, dolayısıyla kulübüne aşık taraftarına da düşman konuma getiriyor. Halbuki tam tersini yapsa, mesela “Ernst hakkını arıyor” manşeti atsa ya da “Futbolcuların hak mücadelesi” dese bu konuda bir kamuoyu yaratıp belki de medyanın bu etkisiyle futbolcular daha kolay örgütlenebilecek. (Tabi ki bu konuda başka engeller de var ancak ben medya ayağını eleştirmekteyim bu yazımda.) Ama ülkemin medyası bu tür başlıkları atmak, bu tür eleştirileri için altındaki koltuğunu kaybedebileceği korkusunu da göğüslemek zorunda kalıyor. Ya da bu tür bir eleştiri yaptığında “Ne oldu, Vatan’dan istifamı ettin Güntekin?” sorusunun muhatabı olmak zorunda kalıyor. Ne zaman, yaygın medyada yukarıda verdiğim örnekler gibi başlıkları görmeye başlarız, ne zaman Vatan Gazetesi, Milliyet Gazetesi (ikisinin de sahibi Demirören olduğu ve konu da Beşiktaş’tan çıktığı için örnek verilmiştir. Yapmışlarsa da gözümden kaçmış.) spor servisleri bu tür hak haberlerini manşetten vermeye başlayabilir, o zaman yavaş yavaş sporcu sendikaları kurulabilir. Şirket-patron yandaşı spor gazeteciliği değil de, hak odaklı spor gazeteciliği talebimi de buradan duyurayım.

Bitişi de aşağıdaki fotoğrafla yapalım. Sloganı şöyle dönüştürelim:
Baba Hakkı yarattı. Demirören dağıttı. 

 

Kategorisi 0-Özel Dosyalar, 1-Futbol, Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig, Türkiyeden Futbol, YorumlarYorum (0)

Derbiye en güzel tepki!


yildiz-tablosuBazen ne desen boştur. Ne anlatırsan anlat, yorulmaktan öteye gitmez çabaların. Bunu yapmak yerine susmayı tercih etmiş Nevzat Dindar. Derbiye verilen en güzel tepki. Sayıları konuşturmuş. O sıfıra bir sorsak neler neler anlatır… Daha önce 19/05/2007’de oynanan derbi sonrası Mustafa Denizli’nin ve Rıdvan Dilmen’in yazmadıkları yazılarını yayınladığın için, bu puan tablosunun yayınlanmasına onay verdiğin için için teşekkürler Milliyet Spor Servisi. Teşekkürler Nevzat Dindar. Taraf Gazetesi de tüm futbolculara davranış notundan 1 puan vererek hepsini sınıfta bırakmıştır. Pardon Taraf Gazetesi bırakmadı, futbolcular sınıfta kaldı.

Kategorisi GenelYorum (0)

Gazetecilik Örneği


Maçtan sonra kural hatası var diye G.Saray yönetimi itiraz etti. Olumlu sonuçlanmayabilir. Emin değilim maçı izlemediğim için yorum da yapmayacağım. Ama şu iki yorum Milliyet Haber Portalı’nda yayınlandı. Ve bu adamlar ülkenin en çok izlenen haber portalı ve en büyük medya grubunun bir parçası. Muhteşem bir haberciliğe imza atarak Ümit Karan’a, içinde bulunduğu pozisyonu, üçüncü tekil şahıs olarak yorum yaptırmışlar! Vallahi BRAVO!!! Ve Ümit de kendini haklı bulmuş!! =) Bir de Ahmet Çakar’ın açıklaması var ki evlere şenlik bu adam gerçekten kuralları bilmiyor dedirtti bana. Neden mi? Önce bir yorumlara bakalım…

Ümit Karan: Yunus Yıldırım, kırmızı kartla Ümit’i oyundan attı. Orada (varsa küfür hariç) Ümit’in oyundan atılmasını gerektirecek bir hareket yoktu. Bu sahada Galatasaray’a vurulacak en ağır darbe buydu.

milliyet-umit-karan2Ahmet Çakar: Ümit bir ikili mücadelede buzun etkisiyle oyun sahasının dışına düştü. Yerden kalktı, sinirlenmiş ve yerdeki buzları tekmelemiş. Neymiş efendim, hakemin üzerine su sıçramış. Her maçta yaşanan bu masumane reaksiyonun karşılığı koskoca bir kırmızı kart. Üstelik bu olay oyun alanı dışında. Oyun hakem atışıyla başlayacağına çift vuruşla başlıyor. Bu da bir kural hatası. Ondan sonra hakemler bizi rahat bırakın diye haykırıyorlar. Yaptığınız bini aştı ve hala utanmadan suçu başkalarında arıyorsunuz. Yazıklar olsun.

Ahmet Çakar’ın bu yorumda birçok iddiası var. Ancak en çok ilgi çekeni bu olayın oyun alanı çizgileri dışında olduğu ve bu yüzden de futbolcunun bu hareketinin oyuna dahil olmadığını yani hakemin Ümit Karan’a oyun oynanırken, oyun çizgileri dışında yaptığı bir hareketten kırmızı kart gösteremeyeceğini iddia etmesi. Bu ne kadar mantıklı? Saha çizgileri dışındaki karları “kasıtlı olarak” hakemin üstüne sıçratırsa oyuncu oyundan atılamaz mı? O zaman bir oyuncu hakeme itiraz edeceği, küfredeceği zaman oyun çizgileri dışına çıksın boşaltsın içini. Olue mu öyle iş? Oyun çizgileri dışında olan yedek kulübesindeki oyuncular kırmızı kart görmüyor mu hakeme itiraz, küfür ettiğinde? Ayrıca şunu da eklemek lazımdır ki; evimdeki FIFA Oyun Kuralları kitabının 2007/2008 baskısında, “Kural 3: Oyuncu Sayısı” maddesinin altında “Oyun Alanı Dışındaki Oyuncu” başlığıyla bu konuya açıklık getirilmiş:

Eğer bir oyuncu istemeden oyun alanını çevreleyen çizgilerden birini geçerse, ihlal yapmış olarak yorumlanamaz. Oyun alanı dışına çıkışı hareketinin gereğidir ve oyunun bir parçası olarak düşünülür.

Hangi gazetede yazıyorsa Ahmet Çakar artık yazmasın. Kimse artık ondan yazı almasın. Siz ona bu kitabı gönderin o okusun ya da artık kolay para kazandıran yarışmalardan sunmaya devam etsin…

Kategorisi GenelYorum (0)

Sorgulamak Güzeldir…


Bir maçtaki her pozisyonu en az bir diğer maça kadar, zaman zaman da sezon sonuna kadar konuşan “pek değerli” pozisyon yorumcularımız bu sefer 17 sene öncesini tekrar tartışmak için gündeme getirmişler.  Lig TV’de Futbol Gündemi programında yapmışlar bu işi. Nedeni yeni uygulamaya geçirdikleri piero sistemlerini test etmek olabilir. Ama benim bir kaç sorum var?!?

-Sistemlerini test ettikleri maç neden 17 sene önceki maç? Bildiğim kadarıyla bir konu hakkında hukuki bir işlem başlatmak için 10 sene içinde başvurulmak lazım. Yoksa durum hakkında zaman aşımından hukuki işlem başlatılamıyor. Bu konu hakkında hukuki işlem başlatabilme süresi geçtiği için mi bu pozisyon seçildi?

-Daha geçen haftalarda Servet’in pozisyonu var mesela. Bu pozisyonu neden seçmemişler? Takımları hukuki bir işlem yürütme şansı olduğu için mi seçmemişler? Mesela büyük bir takımın topu içerden çıkardığını tespit ederlerse o takımla ters düşmemek için mi daha önce yaşanan bu olayları seçmemişler? Ya da seçmişler mi ben programı izleyemediğim için bilmiyorum.

-Neden Ahmet Çakar’ın maçını seçmişler?

-Erman Toroğlu’nun böyle bir maçı yok mu? Varsa neden onun maçında yaşanmış bir pozisyonu seçmemişler?

-Erman Toroğlu’nun böyle bir maçı varsa ve bu maçı değil de “rakip” kanalın hakem yorumcusunun maçını seçmek ne kadar objektif?

daha bir çok soru üretebilirim, üretilebilir,üretseniz iyi olur sorgulamak güzeldir…

Sorgulanma sırası Rıdvan Dilmen’de!’

41769Bir bu adamın maç hakkındaki yorumlarını kaale alıyorum. Dinliyorum beğeniyorum. Çünkü kendisi futbol oynamış biri olarak, oyun içinde futbolcunun yaptığı bir hatayı veya güzel bir hareketi empatiyle yorumlamayı beceriyor. Örneğin Güiza’nın attığı son gol hakkındaki yorumu herkes yapamaz. Islak zeminde, ıslak, dolayısıyla kaygan bir ayakkabıyla, ıslak ve seken bir topu tek vuruşla aşırtmanın kolay olmadığını söyleyip de yiğidin hakkını bu şekilde veren bir o vardı. Ya da yine ben ona rastladım desem bile şimdi başka bir yorumcunun böyle bir yoruma kafa yoracağını bile sanmadığımdan “bir o vardı” lafımı rahatlıkla söylüyorum..

İtiraz eden futbolcuya da oldukça hiddetlenen, itirazlardan alınan sarı kartlara anlam veremeyen sevdiceğim Rıdvan gel gör ki o 17 yıl önceki maçta hakemin gol kararına, pozisyonun gol olduğunu bilmesine karşın gidip kararın değişmeyeceğine bile bile itiraz etmiş. Hem de topun çizgiyi geçtiğini gören arkadaşı Semih’in itiklemesiyle yapmış bu işi. Şimdi ben Rıdvan’ın itirazdan kart gören futbolcuya kızmasını nasıl inandırıcı bulabilirm! Bari sen yapmayaydın bunu Rıdvan.. –Şimdi senden vaz mı geçmeliiii.. diyor Hüseyin (Yalın) arka fonda

Milliyet Gazetesini de internet sitesinde yayınladığı bu haberin son satırlarındaki Rıdvan ile alakalı kısımları kesip yayınlamaması objektif yayıncılıkla ne kadar bağlantılıdır?

haber aşağıdaki gibidir. kaynak Anadolu Ajansı’dır.. Evet bir iki cümle bende attım ama gerçekten fasa fiso cümlelerdi. Kişiler ve olaylar aynen buradaki gibidir…

Fenerbahçe ile Beşiktaş futbol takımları arasında 17 yıl önce oynanan derbide, son dakikada Beşiktaşlı Mehmet Özdilek’in attığı ve uzun süre tartışmalara neden olan golde, topun gol çizgisini 4 santimetre geçtiği görüntülerden tespit edilmiş.
O maçın hakemi Ahmet Çakar’ın, yardımcısı Çetin Oytuner: ”Hayatımda o karardan sonra çok şey değişti. İşler çığırından çıktı. İnandığınız bir kararı vermişsiniz, ama her türlü tehlike senin etrafında. Telefonlarınızı kesiyorsunuz, çocuğunuzu okula gönderirken, ‘Aman benim oğlum olduğunu söyleme’ diyorsunuz, ticaret hayatınızı askıya alıyorsunuz. O pozisyondan sonra zaten hakemliği bıraktım. Benim 30 yıllık futbol hayatım vardı. Yanlış bir karar vermiş olsaydık ne olacaktı, asılacak mıydık…” diyor..
Çetin Oytuner, verilen gol sonrasında Fenerbahçelilerin tepkisini aldığını, ancak kendisinin Fenerbahçe’nin genç takımlarında kaleci olarak oynadığını söyledi.10_10_2007_ahmet_cakar1

AHMET ÇAKAR: ”BENİM 17 SENEME NE OLACAK?”(fonda Sezen Aksu’dan şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler…)

Ahmet Çakar da, maç sonrasında iki gün, Cihangir’de bir arkadaşının bodrum katında dışarı çıkmadan yaşadığını anlattı.
“15 gün boyunca İstanbul’da kılık değiştirerek dolaştım. Ailemin güvenliği için kimseye yerimi söylemedim. Aylar geçiyor, olaylar yumuşuyor. Devrin ünlü Fenerbahçelileri beni düşman ilan ediyorlar. ‘Geçti mi, geçmedi mi‘ diye bana soruyorlar. O gün bugündür Fenerbahçelilerin sevmediği, Fenerbahçe düşmanı ilan edilmiş biri olarak yaşadım. Bizler günah keçisi olduk. Geçmeseydi, karar, sorumluluk benimdi. Madem geçti, bu doğru Çetin’in doğrusudur. Yanlış olsaydı, ben çaldım, benim yanlışımdır. Doğru Çetin’in. Peki benim 17 seneme ne olacak kardeşim?

SEMİH YUVAKURAN: ”TOP BANA GELDİĞİNDE GOL OLMUŞTU”

Maçtaki o kritik pozisyonda topa kale çizgisinde müdahale eden, derbide Fenerbahçe formasını giyen Semih Yuvakuran ise telefonla bağlandığı programda, kendisinin meşin yuvarlağı çizgi üstünden çevirdiğini, ancak topun kendisine gelmeden gol çizgisini geçtiğini savundu.
Semih, ”Top bana gelmeden önce gol olmuştu. Dönerek gelen topu ben çizgi üzerinden çevirmiştim” ifadesini kullandı.
Golü atan Mehmet Özdilek de ”Kararın doğruluğunun ortaya çıkması beni de çok rahatlattı. O günkü şartlarda Ahmet 112741hoca ve yardımcısı kararını inanarak vermişti. Hamleyi yapan oyuncu bendim. Topun içeri girdiğini, içerden Semih’in müdahalesi ile çıktığını söylemiştim. 17 yıl sonra bunun gündeme gelmesi, kafalardaki soru işaretlerinin giderilmesi önemli. Şu anda tarihe herkes tanıklık ediyor. Ahmet hocayı ve yardımcısını o günkü cesaretinden dolayı tekrar kutluyorum” diye konuştu.
Bu arada, o günkü maçta Turhan Sofuoğlu’nun yerine oyuna giren Rıdvan Dilmen, yıllar sonra bir itirafta bulundu. Dilmen, pozisyon sonrası topu çeviren Semih’e gol olup olmadığını sorduğunu ve Semih’in de kendisine, ”Gol ama itiraz et” dediğini söyledi. Dilmen, bunu saklamadıklarını, maçtan sonra da söylediklerini belirtti.

Kategorisi GenelYorum (0)


Takip et // Follow

Açık Radyo – Efektifpas

15 günde bir her pazartesi 19.30'da, 94.9 Açık Radyo'dayız. Duyurularımızı takip etmek için Twitter hesabımızı takip edebilirsiniz...

RadyoEfektifpas

Programlarımızın tüm podcast kayıtları online olarak bulunmasa da dinlemek isteyenler için bir kaç adet program mevcut

‘Salvador’ Guti

Johan Cruyff

Arşivler

Bülent Korkmaz – 3

Tottenham Hotspurs

Nazım Hikmet Ran

HaberVesaire Spor

Video Bug Report

Açılmayan bir video varsa resme tıkla, videonun linkini yolla Teşekkürler...

Facebook Hayran Sayfası

Nisan 2024
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
2930