1 haftadır Fenerbahçe-Manisaspor maçındaki kadın taraftarlar üzerine yazamamış olmanın getirdiği huzursuzluk bir yana bu süre içerisinde durum üzerine gözlem yapma fırsatımın olması fena olmadı. Bir kaç kadın taraftarla konuyu konuştum. Maça giden taraftarların yazılarını okudum. Twitter mesajlarına baktım ki sosyolojik analizler düzülebilir haklarında. Köşe yazıları okumadım. Her köşe yazarını okumayı da sevmiyorum zaten. Köşeyi kapan kendini çok bir şey sanıyor bazen, hoş olmuyor. Keşke o köşeler yerine eli yüzü düzgün dünyadan haber kısımları olsa da.. neyse..
En azından RadyoVesaire’deki radyo programımızda dile getirebildim bir çok şeyi de biraz olsun rahatladım. Hem orada konuştuklarımı hem de daha sonradan üzerine düşündüklerimi, ürettiğim soru ve analizlerimi hatta ve hatta komplo teorilerimi buraya yazayım..
Hayat kurtaran eşitlikçi klişelerle başlayayım. Bir ceza olarak kadınların maça girebilmesi tamamen anlamsız ve aşağılayıcı bir durum. Bu karar çıktığında kimi bloglara girip baktığımda “Artık Annelerimiz de maç izleyebilecek” başlığı ile karşılaştım. Arkadaşımızın adı Harun. Eğer bloglarken bir rumuz kullanmıyorsa kendisi bir erkek. Başlığın altında kısa bir yazı var. O yazıda da bu sevincini şöyle açıklamış:
“Çünkü kadınlarımız stada giremiyor korkuyorlardı..hatta çocuklarınıda bu yüzden stada dahi yollamıyorlardı..benim halam 42 yaşında ve 42 yıldır fenerbahçeli olmasına rağmen ilk defa yarın stada gönlü rahat bir şekilde oğlunuda alıp gidecek..bu onu belkide futbola daha bağlı yapacak..futbol sevgisi arttıkça artacak..”
Bu blogger arkadaş TFF bu kararı alana kadar kendisi bir karar alıp 42 yıldır gönlü rahat bir şekilde maça gidemeyen halasını alıp bir kere maça götürme girişiminde bulunmuş mu kendisine sormak isterim? Eğer böyle bir girişimde bulunmamışsan halanın 42 yıldır maça gidememesi konusunda suçu biraz da kendinde ara. Senin olduğun bir alana halan giremiyorsa takkeyi önüne koy ve düşün lütfen. (kişiye yüklenme niyetim yok ama bu kişi somut bir örnek sunuyor ve eminim ki bu kişi ve kişinin halası bu konuda yalnız değiller. yani bu yazdıklarımı her takımdan herkes üstüne alınabilir)
Maç öncesi yapılan geyikleri eleştirmeyeceğim fazla, zira o geyikleri eleştirmek o söylemin sürekliliğini değiştirmeyecek. Maç sonrası yapılan geyikler de aynı şekilde. Fakat kadınların attığı twitler, açtığı pankartlar konusunda söyleyecek sözlerim çok. Hepsi bir şizofrenik duruma tekabül ediyor ve erkek egemen bilinçaltının ortaya fırladığı patlama anları.
“Erkekleri aratmayacağız” diyenler vardı maçtan önce.. Maç içinde de “Babalarının kızları, Fenerbahçe aşkını tribünde yaşatır” pankartı açan da. Ve bunları söyleyenleri övenimiz de çok oldu. O konuya sonra geleceğim de, bunları söyleyen ve destekleyen kadınlarımızın şunun farkında olmadıkları çok açık. “Seyircisiz maçlara kadınlar ve çocuklar bedava alınsın” kuralı kadınların erkekleri aratmamaları için değil, kadınların erkeklerin yaptıklarını yapmayacakları öngörüsüyle çıkartılmıştı. Ama kadınlarımız erkekleri aratmamakta ısrarlıydı.
Yukarıda bahsettiğim pankartı açan kadınların şizofren durumlarına ne demeli? Babalarının küfür edip etmediğini bilemem ama o gün, o kadınlar stadyumdalarsa babalarının Fenerbahçe aşkını yaşarken ağzından çıkardığı küfürler nedeniyle orada bulunabildiler. Ve inatla da bu aşkı devam ettirdiklerini göğüslerini gere gere yazmışlardı. Sağolsunlar 61. dakikada da bu aşkı devam ettirdiler.
Radyo programımızda Utku çok güzel bir soru sordu: “Annesiyle maça gidebilen o küçük çocuk annesine, babasının neden onlarla birlikte gelemediğini sorduğunda annesi çocuğuna ne cevap verecek? ‘Baban çok küfür ediyor ve sahaya yabancı maddeler atıyor evladım’ mı diyecek?” Küfür etmediği halde o maça giremeyecek erkeklerin suçu erkek olmak mı? Erkek olmak küfür etme potansiyelini arttırıyor mu?
“Futbol stadları erkeklerin alanlardır” geyiğine hiç girmeyeceğim. Ama futbol stadlarında erkek egemen söylem hakimdir dersek yeridir. Zira 43bini biletli geri kalanı da kapıların açılmasıyla stadı dolduran 55bin kadın ve çocuğun 61. dakikada ettiği erkek egemen söyleme giren küfürlü tezahüratı hepimiz duyduk. İşte değişmesi gereken şey buydu. Fakat bu durumda değişen bir şey olmadığı yine görüldü. Bu durumu gündeme getirmeyen medya kuruluşları ve bu kuruluşlarda çalışanların %95’i, bu durumu cezasız bırakan TFF, bu tezahüratı içeri sızmış olma ihtimali olup kadınları gaza getirmiş olabilecek bir kaç erkeğe yükleyen Spor Bakanı Suat Kılıç daha ilk denemede sınıfta kaldılar.
bu konuda daha da yazacaklarım var.. başka zamanlara ayıralım artık bunu da.. komplo teorilerimi de ilerleyen yazılara sakladım.