Eklendigi tarih 10 Eylül 2009. Etiketler: Arda Turan, Fatih Terim, Semih Şentürk, Tuncay Şanlı, Türkiye-Bosna Maçı
Manşette ‘Yazık!‘ dedik. Bence yazık mazık değil! Bilakis hak ettik biz bunu. Bakalım ders çıkarabilecek miyiz? Ya da yine bir mucize –veya Afrika büyüsü– gerçekleşir de gidersek hataları pas pas altı mı edeceğiz? Bunu zaman gösterecek.
İlk yarı hızlı başlayıp golü getirmemiz hayra alamet değildi. Çünkü biz skor olarak öndeyken oynamasını bilmiyoruz. Topu ayağımızda tutamıyoruz. Baskıyı görünce ayaklarımız birbirine dolaşıyor. Yıllardır bu durum böyle ve biz çözüm üretemedik. Euro 2008’den itibaren sayarsak, Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 28 Ağustos 2009. Etiketler: Fenerbahce, Stoke City, Tuncay Şanlı
Bu transferi yorumlayacağım ama biraz sabır. Bu kapağı hazmetmek gerek…
*Ekleme saati 17.18: Tuncay’ın tekrar Premier Lig’de oynayacak olması çok iyi. Herkesin “kaldı da n’oldu!? Fener’e gelseydi Avrupa Kupası’nda oynayacaktı!” dediğini biliyorum. Fenerbahçe’nin de tek kandırma yöntemi bu mu yani? Avrupa’da da minimum Twente, Sheriff ve Steaua Bükreş’le oynayacaktı. Bu mu lan Avrupa! Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 28 Ağustos 2009. Etiketler: Middlesbrough, Robert Huth, Stoke City, Tuncay Şanlı
Tuncay’ın transferi sonunda yine gerçekleşemedi. Ya da onu da bugün açıklayacaklar. Dün gelen flaş haber sonrası Tuncay’ın M’brough’dan Stoke City’ye transfer olacağını okuduk öğrendik. Pardon olduğunu bile söyleyenler oldu. Ben bile dedim olmuş diye. Yazdık, çizdik bunu hatta. Ama bir daha şöyle İngiliz basınına bir bakayım dedim. Telegraph hala “Stoke City Tuncay için girişimlerde bulunuyor” diyor. Stoke City’nin resmi internet sayfasında ise henüz “Tuncay’ı aldık. Hadi hayırlı olsun” demiyor. Ama dün aynı anda Tuncay’la beraber transfer olacağı söylenen Alman stoper Robert Huth formayla pozu vermiş, Stoke City kameralarına açıklamalarını yapmış bile. Hiç sevmem futbolcu formayı giymeden “Transfer oldu” demeyi. Gazetede dedik napalım. Ama transfer ihtimali bitmiş değil. Tuncay haftalık 65bin sterlinde diretiyormuş. Bu parada anlaşılırsa Stoke City forması giyecekmiş… Olmadı Aston Villa’ya…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 20 Ağustos 2009. Etiketler: arsenal, Bülent Uygun, Eintracht frankfurt, Esteban Granero, Felix Magath, Galatasaray, Glen Johnson, Hugo Broos, Jack Wilshere, Liverpool, Michael owen, Michael Skibbe, schalke 04, Sebastian Giovinco, Sebastien Bassong, Tottenham Hotspurs, Trabzonspor, Tuncay Şanlı, Wolfsburg
Bu yıl daha derli toplu bir blog olma amacındayım desem de inanmayın. Pek de inandırıcı değil zira. Ne olur ne olmaz derli toplu olamayız belki. Ama bu yıl özellikle takip edeceğim ligler, takımlar, teknik adamlar ve futbolcular belirledim. Sürekli takip edeceğim diğer iki lig de Premier Lig ve Bundesliga olacak. Aslında zaten blogumu takip eden biri bu iki lige olan ilgimin farkındadır. Aldığım bu karardan mütevellit sizlerin benden takip edebileceklerinizin listesi şöyledir. -Bu liste genişletilecektir o konuda eminim-
Takımlar: Galatasaray, Trabzonspor, Tottenham Hotspurs, Arsenal, Liverpool, Wolfsburg, Eintracht Frankfurt, Schalke 04…
Futbolcular: Tuncay Şanlı, Sebastien Bassong, Glen Johnson, Michael Owen, Jack Wilshere, Sebastian Giovinco, Esteban Granero…
Teknik Direktörler: Michael Skibbe, Hugo Broos, Bülent Uygun, Felix Magath…
eklemelerinizle bu listeyi genişletebiliriz…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 19 Ağustos 2009. Etiketler: Fenerbahce, Middlesbrough, Tuncay Şanlı
Ne zaman bir futbolcumuzu avrupada bir lige göndersek aradan bir yıl geçmeden geri transfer etmek için çabalara giriyoruz. Elbette gittiği ilk sene yeterince forma bulamaması da bunda etken oluyor. Sanki bütün yeni transferler bir an evvel ilk 11’e girip takımının yıldızı oluveriyor?!
Tuncay da ilk senesinde takımının parlamaya aday oyuncularındandı. Ne diyo lan bu lavuk…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 08 Temmuz 2009. Etiketler: Gareth Southgate, Lincoln, Manchester United, mido, Tuncay Şanlı
“Vay be” diyorduk ya hep yurtdışına yerli bir oyuncu gönderdiğimizde -sanki biz yolluyoruz. gitmeden gelip elimizi öpüp helallik istiyorlar-. İşte şimdi duble “vay be” diyebiliriz. Çünkü artık adına hoş espriler yapılıyor futbolcumuzun. Espri konusu Tuncay. Espri detayı ise kendisine ulaşılamaması. Bir kaç gündür kensidine ulaşılamıyor. Aynı şekilde takım arkadaşları Mido ve Mohamed Shawky’den de haber yokmuş. thespoiler isimli blogda da bu fotoğrafı yayınlayıp üstüne “Gareth Southgate’e (Middlesboroug teknik direktörü) Mido,Tuncay ve Shawky’yi bulması için yardım edin.” yazmışlar… Kasmayın arkadaşlar ya.. Ben adresi vereyim. Tuncay Sakarya’da ıslama köfte yiyordur… Adamcağız yazık hasret kalmıştır köftesine. Manchester United deplasmanına giderken otobüsü durdurup takıma eliyle köfte yedirememek çok üzmüştür al yanaklımı… Sakarya’da kime sorsan gösterir.
Ben bu kalabılığa Lincoln’ü ekliyorum. Ama bulup Galatasaray’a getirmek için değil. Bulup tekmeyi basmak için…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 12 Ocak 2009. Etiketler: Abdülkadir Kayalı, Aragones, Aziz Yıldırım, CM, Euro 2008, Fenerbahce, Galatasaray, Gökhan Emreciksin, Gökhan Gönül, Kanal D, Kemal Aslan, Mahmut Hanefi, Selçuk Şahin, Serkan balcı, show tv, Tuncay Şanlı, Uğur Boral
Sene 2003’tü yanılmıyorsam. Abim Viyana’da okurken onun yanına gitmiştik annemle. O gün ya daha dışarı çıkmamış evde yemek yiyorduk ya da o gece dışarı çıkmayacaktık zaten… Uydu yayını sağolsun ya Kanal D, ya da Show Tv’den ümitler avrupa şampiyonası maçını izliyordum Sami Yen’de oynanan Türkiye ve Almanya arasındaki… Kadro efsane tabi ki… Tuncay,Kemal Aslan, Selçuk Şahin, Serkan Balcı, Servet Çetin, Mahmut Hanefi ve kalede de Recep… O dönemde kadrodaki oyuncuları kapma yarışına girişmişti üç büyük takım… En çok da Galatasaray’ın şu mükemmel kadrodan işe yarar hiç bir adam alamayışına üzülmüştüm. Tam aldık derken kaçırılan Tuncay’ı kaçırdık. Sırf Kemal Aslan yüzünden Gaziantepspor’u az seçmedim CM’de. Ardından Selçuk’u alırız, Serkan’ı alırız derken hepsi Fener’in yolunu tuttu. Neyse ki o kadroda bulunanlardan Sabri altyapısından çıkmıştı G.Saray’ımın da teselli olmuştu bana-bize..
O senelerin üzerinden çok geçmedi, hepsi şimdi Türk futbolunun lokomotif oyuncuları oldular. Ne yazık ki Fenerbahçe’ye transfer olanlar dışında.. Bir Tuncay bir de Servet vardı 2003 ümitlerinden F.Bahçe’ye transfer olup Euro 2008 kadrosunda da bulunan. Ve ne gariptir ki ikisi de Fenerbahçe’de değildi artık..
Kemal Aslan Kocaelispor’da dibe vurmuş,Serkan Balcı kendisini Serkan yapan hocasıyla yeni bir çıkış arayışında. Selçuk ise geldiğinden beri taraftarın sevgilisi olamadı. Recep de Fener’in kalesine geçip başarılı performans sergilese de 2008 yazında Aziz Yıldırım’dan veto yiyip Hacettepe’ye gitti. Kısacası şu güzelim Ümit Ulusal Takım kadrosu Fenerbahçe’ye geçince eridi gitti.. Onların Fener’e katkısı oldukça çoktu, fakat Fener’in onlara katkısı neredeyse sıfır oldu.. İki istisna dışında. Servet ve Tuncay…
Fenerbahçe izlediği transfer politikası gerçekten gıpta edilecek durumdaydı. Bu politikaya da devam ediyorlar. Uğur Boral, Kazım,Gökhan Gönül geldi bir-iki sezon evvel. İlhan Parlak da Ümit Ulusal takımda aldığı gol krallıklarıyla göz kamaştırmıştı. Kayseri’de sonradan girip attığı goller de cabası. Ve hemen ardından Fenerbahçe’ye geldi. Son olarak da Gökhan Emreciksin ve Abdülkadir Kayalı’yı kattılar kadrolarına..
Uğur Boral, Tuncay varken hiç bir zaman yeterli bir alternatif olarak düşünülmedi. Kazım’ın Aragones’ten yediği tokat kalmadı. Gökhan Gönül de eminim ki kendisinden daha iyisi olsaydı ilk 11’de olamayacaktı. Bu saydığım oyuncular şu anda “bence” zorunluluktan ilk 11’de forma giyebiliyorlar. “Yok canım sende” diyenlere sormak isterim, o zaman İlhan Parlak neden bu takımda en azından ikinci yarılarda ya da son 15 dakikada forma şansı bulamıyor?
Ben ne yazık ki bugüne dek Fener’in kadrosuna katılan genç Türk oyuncuların harcandığını, değerinin verilmediğine şahit oldum. Gökhan Emreciksin ve Abdülkadir Kayalı da kadroya katıldığından bu yana oynanan Bursa ve Tokat maçlarında ilk 18’e bile alınmadı Aragones tarafından. Zaten ben transfer istemiyorum diye bas bas bağırdı adam. Takım yeni yeni oturmuş bir de yeni oyuncuları takıma monte etmekle uğraşırsa biliyor ki zaman kaybedecek üstüne bir de puan kaybedecek. Şampiyonluk yarışından iyice kopacak. Bu iki ismi çok sık ne kadroya alacak, ne de sonradan oyuna sokacak kırmızı kart,sakatlık gibi istisnalar dışında. Gökhan’ın yine biraz şansı var ancak Abdülkadir’in pek şansı olduğunu düşünmüyorum antremanlarda kendini ispatlayamadığı sürece..
Teknik direktörün istemediği transferleri yaptı Aziz. Yine kendi bildiğini okudu. Yine gençlerin geleceğini şimdiden çöpe attı. Ya da gençler kendi geleceğini çöpe attı Manchester City isterken, Fenerbahçe’ye gelerek…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 09 Ekim 2008. Etiketler: A Milli Takım, Abdullah Ercan, Anelka, Cafu, colin Ka, Deivid de Souza, Ergün Penbe, Euro 2008, Fatih Terim, Fenerbahce, Gökhan Gönül, İbrahim kaş, Sabri Sarıoğlu, Serdar Kurtuluş, Theo Walcott, Tuncay Şanlı, Türkiye-Almanya maçı, Türkiye-Bosna Hersek maçı, Türkiye-Portekiz maçı, Ümit Davala
Haftasonu maçları daha tamamlanmadan 30 kişilik ulusal takım aday kadromuz açıklandı. Müzmin sakatların sakatlıkları sebebiyle kadrodan çıkarıldı ve Serkan Balcı kadroya dahil edilerek toplamda 24 kişiden kadro son halini buldu.
Açıklanan kadroda sakatlanıp çıkarılan oyunculardan Gökhan Gönül dahil olmak üzere 4 tane sağ savunmacı pozisyonunda oynayabilecek oyuncu var. Üstelik bunların ikisi de defansif yönü kuvvetli olan Serdar Kurtuluş ve İbrahim Kaş. Üçüncüsü ise son oynanan Almanya maçında bu pozisyonda başarıyla görevini yapan Sabri Sarıoğlu. Gökhan Gönül’ün yokluğundaki birinci seçeneğimiz o.
Geçen gün Fatih Terim’in bir açıklamasını okudum. Aynen aktarıyorum…
Milli Takımlar Sorumlusu Fatih Terim, “Sağ bekte dünya futboluna yeni bir Cafu armağan edebilirim. Hem rengi de tutuyor” diyerek asıl yeri sağ açık olan Kazım’ı savunmanın sağında oynatacağının sinyallerini verdi.
Fatih Terim böyle bir açıklama yaparak elindeki sağ kanat savunucularının bütün motivasyonlarını sıfırlamıştır. Biri İspanya’da,diğer ikisi de ülkenin iki büyük takımında bu pozisyonlarda oynayan oyuncuların orada varlığını sorguluyorum şimdi. Elbette bu oyuncular da bu açıklamayı okudularsa böyle düşüncelere dalıp takımdaki varlıklarını sorgulayabilirler. Bu da tamamen bir motivasyon kaybı yaratacaktır.
Kazım’dan Cafu yaratmak meselesine gelince, yapılan açıklamanın şaka olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü cümlenin içinde bu yönde düşünmeye yönelten şaka unsurları bulunuyor. Mesela “rengi de tutuyor” demek başlı başlına bir espri havası yaratıyor bende.
Fatih Terim yine bir basın toplantısında egosal bir açıklamaya imza atarak, “Ümit Davala santrafordu sağ bek yaptık, Abdullah Ercan 10 numaraydı sol bek yaptık, Ergün Penbe orta sahaydı onu da sol bek yaptık…” demişti. Evet bu oyuncular futbola başladıkları mevkilerin çok uzağında devam ettiler kariyerlerine ancak bu onların “komple” futbolcu olmalarından kaynaklanıyordu. Hangi mevkide ne yapacaklarını bilen ve oynama hırsına sahip oyuncular olmaları onları oynamaları istenen mevkinin oyuncuları yaptı. Elbette ki onlardaki bu altyapıyı görüp oyun yapılarına şekil veren hocanın katkısı büyük. Ama Kazımdan sağ kanat savunucusu yaratmak bana hiç doğru gelmiyor.
Avrupa Şampiyonası kadrosundaki süpriz oyunculardan olan Kazım’ın Almanya maçı dışında göze batan bir oyunu yok. İlk şansını bulduğu Portekiz maçında mağlup durumdayken ve topun bizde durması gereken dakikalarda kendisine gönderilen uzun topları arkasında duran oyuncuyu itip yok yere bir çok faul yaparak topu rakibe teslim etti. Zaten konrtolüne alması çok rahat olan poziyonlarda bu hatayı aynı maç içinde 5 defa yapması o maçta beni çileden çıkardı. Ancak bu durumu sanırım Fatih Terim o maçın stresinden algılayamadı.
Defansif anlayışı da bir hayli zayıf olan Kazım, şu anda oynadığı pozisyonda kaptırdığı toplardan sonra takım defansına yardım etmeyerek, takım içi defansif görev dengelerini tamamen bozarken kendi futbol anlayışında defansa yer olmadığını bir çok kez kanıtladı. Bunları göz ardı edip bu açıklamayı uygulamaya geçirecekse saygı duyarım en azından sözünün arkasında durduğu için. Ama Kazım’dan Cafu yaratma düşüncesi benim hiç aklıma yatmıyor. Eğer bu mevkide oynatılacaksa Bosna-Hersek maçında ters kademe hatalarına, geri dönmeyeceği için sağ savunma bölgesinde açılacak boş alanlara hazır olun.
Kazım’dan Anelka olur,Tuncay olur,Deivid olur, Theo Walcott olur ama bu oyun disiplinsizliğiyle Cafu olabileceğini düşünmek ütopiktir…
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 22 Eylül 2008. Etiketler: Antalyaspor, Emre Güngör, Fenerbahce, Galatasaray, Halil Altıntop, Michael Skibbe, Rigobert Song, Servet Çetin, Shevchenko, Tuncay Şanlı, Türkiye Belçika maçı
Bir önceki sezonun en değerli oyuncusuydu. Büyük takımdan Anadolu takımına gidip tekrar başka bir büyük takıma dönmek gibi bir başarıyı gösterdi. Geçmişte böyle oyunculara rastlamak çok zordur. Çünkü birçoğu büyük takımda oynamanın ağırlığına değil “İstanbul”a yenildiler.
Fernbahçe’den gönderilme sebebi Shevchenko’yu tutamaması olarak gösterildi. Ancak her zaman tersini iddia ederek, “O maçta Shevchenko’yu marke etme görevi başkasınındı ama şimdi söylemeyeyim en iyisi…” dedi. Sivas’ın Bülent Uygun’la yakaladığı çıkışta takım az gol yiyen ünvanı alırken savunmanın en göze batan oyuncusu oldu. Büyük bir takımdaki performansıyla ulusal takıma girmekte zorlanan “dev adam” Sivas’taki oyunuyla çatlak seslere karşın Ulusal takıma sık sık çağrılmaya başlandı.
Sözlemeşi bitince, yönetimin finansal kötüye gidişi düzeltme adına attığı başarılı bir adımla büyük paralar isteyen Tomas’ın alternatifi olarak Galatasaray’ın kadrosuna dahil edildi. Geçmiş performansına bakılınca herkes gelişi hakkında iki kere düşünmeye başladı.
Futbolda geçmişin değil geleceğin olduğunu geçen sezonki performansıyla çok iyi kanıtladı. Song’un yanında sırıtacağı, yokluğunda ise tek başına defansı idare edemeyeceği söylendi çok zaman. Ancak Afrika Kupası döneminde Emre Güngör takviyesiyle kısa zamanda uyumu sağlayıp çoğu zaman defansta, zaman zaman da sahada tek başına “güreşti” rakip takım forvetleriyle. Maçlarda kilidi çözen gollere de imza atarak taraftarın sevgilisi Ulusal takımın da vazgeçilmezi oldu. Avrupa Şampiyonası’nda sakatlığına karşın iki kişilik oyunuyla da Avrupalı’nın da dikkatini çekerek günümüzde ülkemizin en önemli defans oyuncusu haline geldi.
Ulusal Takımın ve Galatasaray’ın başarılarındaki kilit isim şu sıralar geçen sezon gösterdiği yüksek performanstan uzak bir görüntü çiziyor. Özellikle son üç maç üstüste defansında bulunduğu takımların defansif hatalarla gol yemesi dikkatimi çekti. Önce Belçika maçında, ardınan Antalya ve son olarak da Bellinzona maçında yenilen son golün ortak noktası defansif hatalardı. Kocaelispor maçındaki bireysel hatasıyla bu sayı dört oluyor.
Herkes bilir ki yan toplarda tehlikeli bölgeye toplaşan rakip takım oyuncularını topa müdahale etmemeleri için defansı yapan takım oyuncuları adam paylaşımı yapar. Bu paylaşımı yapma görevi de topu karşılayacak kalecinin ve defansın en kıdemli oyuncusunun görevidir. Ancak Ulusal Takımda Volkan ve Servet, Tuncay’ın tutması geren Sonck’u, Tuncay’ın yerine giren Halil Altıntop’a Sonck’u tutması gerektiğini hatırlatmayarak golü yememize sebep oldular. Maç sonrası Servet bunu konsantrasyon eksikliğine bağlayıp hatasını kabul etti. Antalyaspor maçında yine bir yan top organizasyonunda yenilen gol sonrası aynı tür açıklamayı yaptı. Bellinzona maçında yenilen üçüncü golü sadece ona mal etmek haksızlık olsa da defansif organizasyonu yapması beklenen kişi olan Servet 8 Galatasaraylı’nın arasından La Rocca’nın vurmasına karşı gelemedi.
Son Kocaeli maçında ise yenilen golde Taner’in avrupai bir vuruş yaptığı söylemek gerek. Fakat Servet’in de kaleye sırtı dönük olan oyuncuya pozisyon aldırıp şut attırması defansif zaaflarının zirve yaptığı andı bence. Bu belirgin düşüşü durduracak kişi Servet ve Skibbe’dir. Zira yazın fazlasıyla zafer türküleri okuyan Servet’in sesi yorulmuş gibi. Şu sıralar fazla detone oluyor…
*(Türkü Baba, kamplarda türküyü dilinden düşünmeyen Servet’in lakabıdır.)
Kategorisi Genel
Eklendigi tarih 15 Eylül 2008. Etiketler: Aykut Erçetin, Fenerbahce, Hamidou, Jan Koller, Lincoln, Rüştü Reçber, Tuncay Şanlı, Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçı, Volkan Demirel
“Nasılı, masılı yok abi. Galatasaray golü attı. Herkes seyircisine koşuyor ve golün sevincini yaşıyordu. Ben de kaleden topu çıkarıyordum. Bir de baktım karşıma dikilmiş ve bana küfür savuruyor. Pis pis de gülerek tahrik ediyor. Ağır küfürler ediyor. Var mı böyle şey. Profesyonellik bir yere kadar. Ben ailem için varım. Adrenalinin yükseldiği dakikalar. Bir anda çıldırdım. Üzüntüden kahrolduğum anda, çileden çıkardı beni. Yaptıklarından dolayı asla pişman değilim. Bugün olsa yine aynısını yaparım. Türkiye’de örf ve adetlerimiz var. Deyin yerindeyse, bu hareket öldürme sebebidir. O yaptığı küfürler nedeniyle adam vurulur. Sıkıyorsa gelsin o küfürleri dışarıda yüzüme karşı söylesin. Sahada birşey yapamayacağımı çok iyi biliyor.”
Bu sözler ulusal takımımızın kalecisine ait. Tamam, çok gergin bir maçtı. Son dakikada zorla atılan-yenen golle skor 2-1 olunca bir patlama yaşanması normaldir. Olması beklenen bir şey olsa da bu kavga, kesinlikle olması gereken değildi.
Maçtan sonra Volkan için yapılması gereken şey bence kadro dışı bırakılması iken, Fenerbahçe yönetimi ise “dışarıda dese öldürürdüm” mesajını veren futbolcusuna bir kuruş para cezası bile vermedi. Belli ki kulağını bile çekmemiş. Bir de PFDK’nın verdiği 6 maçlık ceza 4’e indirildi. Bu ne demektir; “Yaptın bi eşşeklik, suçlusun ama adam anana bacına küfretmiş kardeşim! Yerinde olsam ben de vururdum bi tane. O yüzden cezanı indirdik ağır tahrik var işin içinde. Delikanlı adammışsın be Volkan …..”
Fenerbahçe Yönetimi ve Federasyon’un bu tavrı göstermiştir kırmızı kartı Volkan’a, Çek Cumhuriyeti ve Hacettepe maçlarında. Çünkü iddialara göre Jan Koller de çok ağır sözler söylemişti Volkan’a. Volkan’ın da maşallahı varmış yabancı dilini çok geliştirmiş. Kim ne “küfür” ederse anlıyor. Acaba Türkiye hakkında sorular sorulsa güzel İngilizcesiyle anlatabilecek mi? Hacettepe maçında ne yaptı canım abartıyorsun diyenler olabilir. Ama Volkan kaçan penaltının ardından hakeme yönelip yine “bak işte penaltı değildi gördün mü yukarıda allah var” diyerek penaltı olmadığı konusunda itirazlarına devam etti. Hakeme itiraz kesinlikle sarı karttır. Bunu bilmiyorsa oynamasın.
Geçtiğimiz Şubat’ta oynanan Galatasaray maçından itibaren ben bu adamın Ulusal Takım kaleceliğini haketmediğini düşünüyorum söylüyorum. Zaten Çek maçında da ben bu kaleyi haketmiyorum Tuncay bile geçse olur demişti. Neyse ki son dakikada yemişti de kartı yine biz sırtını sıvazladık koskoca Koller’i de devirdin be koçum aslanım diyerek.
Kaleci Profili
Bir yanda Hamidou’nun yediği golden sonra yanına gidip onu teselli edip, maç sonu da bunlar futbolun içinde olan şeyler Hamidou’nun yerinde olmak istemezdim diyen Aykut… Bir yanda penaltı kurtarıp yarı finale çıkmaya hak kazanmasına karşın sevimek yerine ilk olarak Petric’in yanına yönelen Rüştü… Bir yanda da “pişman değilim bir daha olsa bir daha yaparım” diyen Volkan… Harbi adammışsın be Volkan!! Yine yaptın yapacağını…
Kategorisi Genel